Bu sene Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Sanat Direktörü görevini üstlenen Deniz Yavuz ile görüştük. Ben bu ülkede sansürle tam anlamıyla hiçbir zaman hesaplaşılmadığını düşünüyorum o yüzden Yavuz’a sorularımı yöneltirken geçen sene yaşananlar konusunda ondan bir cevap beklerken aynı zamanda sektörün tavrını da sorgulamayı bir borç bilirim.

Merhaba Deniz, öncelikle başarılar. Bu yıl Antalya Film Festivali’nin sanat direktörlüğü sende. Öncelikle duygularını ve nasıl bir strateji geliştirerek festivali yaptığınızı sorayım?

Teşekkür ederim. Bu yıl tamamen periyodu kaçırmamak adına hareket ettik. Bildiğiniz gibi çok dar bir zamanda hazırlanmak zorunda kaldık. Altın Portakal özelinde de malum olumsuzluklar eşliğinde ilerlemek durumundaydık. Önceliği uluslararası film seçkisine verdik ve böylesine köklü bir festivalin ana damarı olan ulusal seçki de büyük hassasiyet gerektiriyor.

Festivallerde bazen ülkenin girdabından etkilenerek bazı olumsuzluklar yaşayabiliyor, geçen sene Altın Portakal’da da buna benzer bir şeyler yaşandı, bu sene geçen sene yapılamayanları giderecek neler yapılacak? Sektörün gözü bu anlamda Altın Portakal’ın üzerinde.

Altın Portakal’da geçen yıl Kanun Hükmü isimli Necla Demirci’nin yönetmenliğini yaptığı belgesel film bir dizi yanlışlıklar sonucunda gösterilemedi. Bunun sinema yaşamına da yansımasının ardından festivalde yer alan sanatçılar ve filmler Altın Portakal’dan çekildi. O dönem bu sürecin prodüksiyon tarafında yer alan bütün paydaşların hepsinin böylesine bir negatif görüntünün içinde yer almak istemediklerini biliyorum. Açıkçası Kanun Hükmü filminin bugün umumi alanlarda gösterilmesi ile ilgili hukuki olanaksızlıklar olduğunu biliyorum. Bu sebeple bu filmin gösterimiyle ilgili herkesin elinin kolunun bağlı olduğunu düşünüyorum. Bu ve benzer sebeplerden ötürü büyük bir sorumlulukla Altın Portakal’ın yaklaşan edisyonunu gerçekleştirmek üzere yola çıktık. Elimizden geldiğince 2023’ün Altın Portakal’ında yer alan filmlerin mağduriyetlerini önümüzdeki yıllarda kaldırmak adına çalışmalar ve görüşmeler yapmayı planlıyoruz. Bu hassasiyete gözetirken sürdürülmesi gerek festival içeriğini de gözetmemiz ve en verimli şekilde sinemaseverler ve Antalyalılar ile buluşturmalıyız.

Bu sene ilk defa yapıyoruz dediğiniz bir şey var mı?

Spesifik bir ‘ilk’imiz yok. Öğrenci filmleriyle ilgili gerçekleştireceğimiz bölümün dinamiklerini ve kurallarını değiştirdik. Öğrenci filmlerini ulusal bazda bir jüri eşliğinde değerlendireceğiz. Sinema Okulları Öğrenci Filmleri Yarışması’nı akademisyen, yazar Sema Fener koordine ediyor. Uzun bir aradan sonra yine Antalya’da bir sinema çalıştayı gerçekleştiriyoruz. Bir başka ilk diyebileceğim durum ise yabancı film seçkisinin uzun bir sürenin ardından böylesine geniş ve nitelikli olması.

Festivalde bu sene neler var? Akçeli ödüller de artmış görünüyor. Festivaller yıllar içerisinde film gösterimiyle birlikte film çekimini de, buluşmaları da destekler ve önemser hala geldi. Altın Portakal bu sene bu anlamda neler yapıyor?

Toplam 5 milyon TL.’lik bir ödül dağıtımı yapılacak. Altın Portakal gibi köklü festivallerin eserlere kattığı prestiji de görmezden gelmemek lazım. Uluslararası ve ulusal bazda akçeli ödüller mevcut festivalde. En iyi film Altın Portakal’ını kazanacak yapıma 1,5 milyon TL. parasal ödül verilecek. Diğer kategorilerdeki maddi ödül kırılımları arasındaki farklar da kapatıldı.

Sinema Çalıştayı da festivallerin gündeminde oluyor ve daha çok akademik sunumlarla konulara dikkat çekilip çözüm odakları aranıyor, bu konu çok önemli ama daha kapsayıcı olması nasıl sağlanır, amaçlanır?

Sinema Çalıştay’ı dokuz oturumdaki 30’a yakın konu odağıyla endüstri profesyonelleri ve akademisyenlerin katılımıyla gerçekleşecek. Böylesine kapsamlı bir çalıştay en son yine Antalya’da 2003 yılında yapılmıştı. Çalıştayların kapsamlarının geniş olması için kapsayıcılık çok önemlidir. Kısıtlı bir hazırlık sürecinde sinema yaşamının neredeyse bütün meslek örgütü, dernek ve sendikalarıyla görüşmeler yaptık ve oluşacak sonuç bildirgelerinin endüstrinin önünü açacağına dair inancımız tam.

Antalya çok köklü bir festival ve asıl odak noktası ulusal yarışmalar ve ulusal filmler. Herkes oralarda olmak, sesini duyurmak istiyor, bu anlamda yarışma dışı gösterimler de var mı programlarınızda? Onların içeriğinden biraz bahseder misin?

Festival seçkilerinde yer alan filmlerin toplumla, halkla bağ kurmasını sağlamak çok önemli. Bu yıl 12 ulusal yarışma filminin yanı sıra 10 uzun metrajlı yerli sinema filmi de izleyiciyle buluşacak. Geçen yılın yarışma seçkisinden üç yapım Antalya’da özel gösterimde olacak. Popüler oyuncuların olduğu gişe hedefli filmlerin de festivallerde vizyondan öncelikli olarak halkla buluşmasını sağlamak önemli. Bu yıl bu konuda çalışmalar yaptık ve sürprizlerimiz olacak.

Çocuklar için özel bir programınız var mı; ya da engelli gösterimleri amaçlanıyor mu? Bütün şehri festivale katmak için çemberi genişletebildiniz mi?

Evet, Antalya şehir sinemalarında da gösterimlerimiz olacak. Biri açık hava olmak üzere toplam 6 farklı lokasyonda perdelerde olacağız. Bütün salonlar engelli gösterimlerine açık. Bu konuda daha kapsayıcı çalışmalar yapmayı düşünüyoruz. Şehir gösterimlerinin yanı sıra festival tırı ile Antalya’nın ilçelerine çocuk filmlerini ve vizyonda ilgi görmüş yapıtları da götürüyoruz.

Sektöre bir mesaj, bir dilek, temenni olarak söylemek istediğin bir şey var mı? Antalya Film Festivali bu sene nasıl bir festival olacak?

Festivalin ana hatlarını aslında sorularınızı yanıtlarken vermiş oldum. Yapıcı adımlar atarak herkesi kapsayacak bir festival yapmaya gayret gösteriyoruz. Bu yılki felsefemiz pozitif bir şekilde olumsuzlukları aşmak, çözümler bulmak ve katkıları arttırarak sinema kültürümüzü hak ettiği yere taşımak…

Teşekkürler

Ben teşekkür ederim.

Banu Bozdemir
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Sinema yazarlığına Klaket sinema dergisinde başladı. Dört yıl Milliyet Sanat dergisi ve Milliyet gazetesinde sinema yazarı, kültür sanat muhabiri ve şef yardımcısı olarak çalıştı. İki yıl Skytürk Televizyonunda sinema, sanat ve ‘Sevgilim İstanbul’ programlarında yapımcı, yönetmen ve sunucu olarak görev aldı. Antrakt Sinema Gazetesi’nde iki sene editör olarak çalıştı. Tarihi Rejans Rus Lokantasına hazırlanan ‘Rejans Tarihi’ ve ‘Rejans Yemekleri’ kitabının editörlüğünü yaptı. Rejans Rus lokantası başta olmak üzere birçok şirketin basın danışmanlığı görevini üstlendi. Film + sinema dergisine Türk sineması röportajları yaptı. Küçük Sinemacılar, Benim Trafik Kitabım, 'Çevremi Seviyorum' adı altında on iki tane ‘çevreci’, dört tane fantastik çevre temalı yirminin üzerinde çocuk kitabı bulunuyor. Sosyal medyada yolunu kaybeden bir genç kızın maceralarını anlattığı ‘Leylalı Haller’ yazarın ilk romanı. Kaşif Karınca ise beyaz yakalılara çocuk kafasıyla yazdığı ufak bir yaşam manifestosu özelliği taşıyor. TRT’ye çektiği ‘Bakış’ adlı bir kısa filmi bulunuyor. Halen aylık sinema dergisi cinedergi.com'un editörü, beyazperde.com ve öteki sinema yazarı. Kişisel yazılarını paylaştığı banubozdemir.com sitesi de bulunan yazar filmlerde ve festivallerde jüri üyesi olarak görev alıyor, filmlere basın danışmanlığı yapıyor, sinema ve kısa film atölyelerinde ders veriyor. Çocuklarla sinema ve çevre atölyeleri düzenliyor.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.