Erkan Özcan’ın senaryosunu yazdığı ve aynı zamanda yönetmenliğini yaptığı “Son Bir Tatil” filmi bugün vizyona girdi.
Başrollerini Toygan Avanoğlu ve Burcu Gönder’in paylaştığı filmde Aras karakterini canlandıran genç oyuncu Ömer Gülşen, ilk kez sinema filminde rol almanın heyecanını ve kariyeriyle ilgili hayallerini paylaştı.
“Son Bir Tatil” filmindeki karakterinizden bahsedebilir misiniz?
Filmde Aras karakterini canlandırıyorum. Aras, çok samimi, neşeli, sıcakkanlı, espritüel ve ailesine oldukça bağlı biri. Hayata karşı pozitif bakış açısı, bu karakteri oynamayı benim için gerçekten keyifli bir deneyim haline getirdi. Aras’ın yaşam enerjisi ve içtenliği, filmdeki genel atmosferi büyük ölçüde etkiliyor.
Bu filmle ilgili sizi en çok heyecanlandıran şey neydi?
Bu filmle ilgili beni en çok motive eden şey, senaryoyu okumaya başladığım andan itibaren duyduğum heyecandı. Okuma provasına geldiğimizde ekibin enerjisi ve uyumu tüm ekibe motivasyon sağladı. Herkesin aynı tutkuyla projeye yaklaşması, tüm sürecin ne kadar özel olduğunu hissettirdi. Finalin ise beni şaşırtmadığını söyleyebilirim; film sürecindeki tüm bu dinamikler, sonucu tahmin edilebilir ve tatmin edici hale getirdi. Bu yolculuğun her anından keyif aldım.
Filmdeki diğer başrol oyuncuları Toygan Avanoğlu ve Burcu Gönder ile nasıl bir uyum yakaladınız?
Toygan Avanoğlu ve Burcu Gönder ile uyumumuz gerçekten mükemmeldi. Onların profesyonelliği ve yeteneği, filmdeki her sahnenin doğal ve akıcı olmasına büyük katkı sağladığını düşünüyorum. Özellikle komedi türünde, bu uyum çok kritiktir. Onların performansları ve enerjileri, benim karakterimle çok iyi bir uyum sağladı ve bu sinerji, filmin komedisini daha etkili hale getirdi. Birlikte çalışırken aramızda güçlü bir işbirliği ve anlayış gelişti; bunun da her sahnede kendini gösterdiğini düşünüyorum.
Karakterinizle ilgili nasıl bir hazırlık yaptınız? Bu süreçte size en çok yardımcı olan şey ne oldu?
Karakterim Aras, kişiliğimle birçok açıdan benzerlik taşıdığı için hazırlık süreci kendi açımdan oldukça doğal geçti. Kendimi bu karakterin içine kolayca sokabildim çünkü onun samimi ve neşeli yapısı, kendi doğamla örtüşüyor. Bununla birlikte, karakterin derinliklerine inebilmek için senaryoyu dikkatlice inceledim ve Aras’ın hayatına dair detaylara odaklandım. Özellikle, onun aile değerlerine olan bağlılığını ve hayata pozitif bakış açısını anlamak önemliydi. Bu süreçte, bana en çok yardımcı olan şey, ekip arkadaşlarımın ve yönetmenin desteği oldu. Onların geri bildirimleri ve rehberlikleri, karakteri daha iyi kavramamı sağladı ve performansımı geliştirdi. Ayrıca, gerçek hayattaki kişisel deneyimlerim ve gözlemlerim, Aras’ın içsel dünyasını daha iyi yansıtabilmeme yardımcı olmuştur.
Sinema kariyerinizde ilk kez kamera karşısına geçtiniz. Bu deneyimi nasıl buldunuz ve karşılaştığınız en büyük zorluğunuz ne oldu?
Kamera karşısına geçmek benim için hayal ettiğim bir mesleğe adım atmak anlamına geliyordu ve bu deneyim inanılmaz derecede heyecan vericiydi. İlk sinema deneyimim sırasında birçok yeni şey öğrendim ve kendimi geliştirmeye çalıştım. Çalışmaya devam da edeceğim. Elbette, setin dinamiklerine alışmak ve kameranın önündeki rolü seyircimize doğru bir şekilde kavrayıp hissettirmek çok kolay değildir. Özellikle ilk defa bir sinema set ortamını deneyimliyorsanız… Ancak, ekibimizin desteği ve rehberliği bu süreci çok daha kolay hale getirdi. Genel olarak, bu yolculuğu hem çok öğretici hem de inanılmaz keyifli buldum.
Çekimler sürecindeki en unutulmaz anınız nedir? Özellikle hatırladığınız bir sahne veya anekdot var mı?
Çekimler sürecindeki en unutulmaz anım; Toygan Abi ile çektiğimiz sahil sahnesiydi. Bu sahnede, senaryoda yer almayan bir doğaçlama gelişti ve bir anda denize atlamam gerekti. Bu tamamen anlık bir karar ve spontane bir anıydı. Bu sahneyi hala unutamıyorum.
Siz daha çok ne tarz filmler izlemeyi seversiniz?
Ben aksiyon ve gerilim filmlerini çok seviyorum. Özellikle John Wick ve Jason Statham’ın başrolde olduğu filmler benim favorilerim arasında. İzlerken yaşadığım heyecan ve adrenalin, bu tür filmleri izleme keyfimi artırıyor.
Set olmadığı zamanlarda neler yaparsınız, vaktinizi nasıl geçirirsiniz?
Set dışında genellikle evde vakit geçirmeyi tercih ediyorum. Evde olduğumda, spor yaparak enerji depolamayı seviyorum. Ayrıca, kendime vakit ayırarak rahatlamaya da çalışırım. Kitap okumak, film izlemek veya sadece dinlenmek gibi aktivitelerle zamanımı değerlendiririm. Bu, hem zihin hem de beden sağlığımı korumak için önemli bir rutin haline geldi.
Kariyerinizde sizi en çok etkileyen veya ilham veren bir oyuncu veya yönetmen var mı? Varsa, kim ve neden?
Kariyerimde beni en çok etkileyen oyuncu James Franco. Onun çok yönlülüğü ve farklı karakterleri başarıyla canlandırma yeteneği, bana büyük ilham veriyor. Bir oyuncunun tek tip karakterlerle sınırlı kalmaması gerektiğini düşünüyorum ve James Franco’nun bu alandaki başarısı bu görüşümü destekliyor. Yönetmen olarak ise; Quentin Tarantino’yu çok beğeniyorum. Tarantino’nun yarattığı dünya ve kendine özgü yaklaşımı, sinema dünyasına inkar edilemez ve benzersiz bir hava katıyor.
G000000000elecek projeleriniz hakkında bize bilgi verebilir misiniz? Hayalinizde nasıl bir rol yatıyor?
Farklı projeler için görüşmeler sürüyor. “Hayalimdeki rol”e gelince, farklı ve ilginç karakterleri canlandırmak istediğimi söyleyebilirim. Çeşitli karakterlerde performans sergilemeyi istiyorum o yüzden bir tercih üzerinden gidemiyorum. Özellikle, psikolojik derinliği olan veya karakterin içsel çatışmalarını ön plana çıkaran roller beni oldukça heyecanlandırıyor. Bu tür projelerde, hayal gücümü ve yeteneklerimi en üst düzeye çıkarabileceğimi düşüyorum.