Bu yıl 25.’si düzenlenen Safranbolu Altın Safran Belgesel Film Festivali’ne üçüncü gidişim oldu ve hepsinde de şehre deyim yerindeyse aşık oldum. Yatay mimarili, o civarda bir tepe ya da dağ varsa onlara karşıdan bakabildiğimiz, görebildiğimiz yerleri çok seviyorum. UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan, eski konakları, Arnavut kaldırımlı tertemiz sokakları, biraz aralara dalınca meyve dolu bahçelere çıkan evleriyle Safranbolu hem turistik hem de yaşamak için ideal Anadolu kasabalarından. Festivali de kimseler duymazken duymuş, gitmiş biri olarak mutluyum açıkçası. Çünkü arkasındaki özveriye, devam ettirmek için yapılan çabaya hep tanıklık ettim ve sonuç ortada… Bir kere en uzun soluklu sadece belgesellerden oluşan bir festival, önceki yıllarda fotoğraf da vardı ama bu sene saf belgesel duygusu vermek için onu etkinlik programından çıkarmışlar, eminin başka bir etkinlikle onu da devam ettirirler.
Festival bu yıl anladığımız kadarıyla ‘tasarruf tedbirlerine takılmış olsa da, bütçenin doğru ve gerekli yerlere harcanınca mümkün olabileceğini gösterdi bir kez daha bize. Festivalin basın toplantısında sevgili başkan Elif Köse’ye festivalde bizler için neler yapacaksınız diye soran birine belgesel festivali yaptıklarını çok güzel açıkladı. Halk konserleri genelde film festivallerinin bir yerinde bir ses sanatçısının çıkmasıyla halka olan görevini tamamlamış gibi gösterilir, halk da şehir ya da kasabasındaki festivalin sadece konser kısmının kendisi için olduğunu düşünür ne yazık… Elif Köse bu soru üzerine Safranboluları belgeselleri izlemeye davet etti.
Hep derim festivaller o şehrin, kasabanın insanı için yapılır. Biz eşlik etmek, etkinlik yapmak ya da jüri olarak görev alırız genelde. Bu sene konser yoktu ama birçok gösterim, atölye, söyleşi, Açıkhava filmleri, gezi vs. vardı. Ben de Çocuklar İçin Belgesel Sinema Atölyesi yaptım, katılan çocuklarla belgesel sinemanın ne olduğuyla ilgili konuştuk, film örnekleri izledik. Atölyem Safranbolu Türker İnanoğlu İletişim Fakültesi’ndeydi. Öğrenciler çok ilgili, tatlı, kafa yoran gençlerdi. Neler izliyoruz, sinemada kadının görünürlüğü hakkında neler düşünüyoruz gibi konularda bizlerden görüş istediler. Bir İletişim Fakültesi mezunu olarak bu etkinliğin mekanı benim için ayrıca anlamlıydı.
Sonrasında önceki yıllarda benim kitaplarımla drama çalışmaları yapan Serpil Erdoğan’ın güzel çabalarıyla ilkokul öğrencileriyle ‘Çamsakız ve Hareketli Sakızlar’ kitabım üzerinden bir imza ve söyleşi gerçekleştirdik, kendisiyle yıllar sonra tanıştığım için mutlu oldum, çabalarına sağlık diyorum.
Musa Ak, Serdar Sabuncu festivalin her şeyi, yine güzel bir festival organize etmeyi başarmışlar, belediyenin ve fakültenin katkılarıyla. Halkın ilgisi özellikle akşam Açıkhava gösterimlerinde üst seviyelerdeydi… Safranbolu’da Zaman belgeseliyle Safranbolu’ya dikkat çeken Süha Arın’ın yaktığı meşale hala yanmaya devam ediyor, o zaman nice yıllara diyelim bu güzel, tertemiz, enerji deposu kasabada yapılan bu güzel festival için…
Ödüller
Uluslararası Uzun Metraj Belgesel Film kategorisinde Vahit Sarıtaş’ın “Flanöz” eseri mansiyon, Alexandr Avilov’un “Tanya, Summer, Winter” eseri jüri özel ödülünü alırken, “Bir Gün, 365 Saat” filmiyle yönetmen Eylem Kaftan en iyi belgesel film ödülünün sahibi oldu.
Uluslararası Kısa Metraj Belgesel Film kategorisinde en iyi belgesel film ödülüne Elina Talvensaari’nin “How To Please” filmi layık görülürken, “İyi Ölüm” ile jüri özel ödülünü Hasan Ete aldı.
Kültürel Miras Ve Korumacılık Temalı Ulusal Belgesel Film kategorisinde Kerem Soyyılmaz’ın Rodakis’i Ararken isimli eseri Süha Arın en iyi belgesel ödülünü almaya hak kazandı.
“Safranbolu Temalı Ulusal Belgesel Film Yapım Destek Yarışması kategorisinde en iyi proje ödülüne “Safranbolu’nun İzleri” filmi layık gösterildi.