Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen, AB Türkiye Delegasyonu, Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Çankaya Belediyesi tarafından desteklenen 34. Ankara Film Festivali tüm hızıyla devam ediyor. Festivalde dün, Ulusal Ulusal Uzun Film Yarışması’nın ve VEKAM film seçkisinin gösterimleri vardı.
Ulusal yarışmanın ilk filmi Filiz Kuka imzalı Yüzleşme’ydi. Annenin ölümüyle açığa çıkan bir sırrın yüzleşmesini yaşayan aile fertlerini anlatan filmin söyleşisinde yönetmen Filiz Kuka, ‘ İnsanın kendini öldürme isteği üzerine düşündüm. “Bizim başımıza gelse ne yaparız?” sorusundan ortaya çıktı film. Hepimiz yaşama çok sıkı tutunuyoruz ama annenin ölümle kurtulmasını istedim. Bu yüzden karakterin ismi Evren oldu. Fakat bunun net bir cevabı yok. Bu durumda bizim görüşlerimiz bencilce geliyor, benim başıma gelmedi tabii. Bir de ölüme çok değer veriyoruz, yaşarken birçok şeyi kaçırıyoruz,’ dedi.
Fikret Reyhanîn Cam Perde filmi dört yaşındaki oğluyla yaşayan Nesrin’in bir yandan eski eşi Ömer’in baskıları ve bürokratik engellerle uğraşırken bir yandan da sevgilisi Selim ile olan birlikteliğinde kritik kararlar almanın eşiğinde olduğu bir sürece odaklanıyor. Film ekibinden oyuncu Selen Kurtaran: “Beni, kadın hikayesi olması etkiledi. Bir kadını daha iyi anladığın için daha çok etkileniyorsun senaryoyu okuduğunda. Çok tanıdık şeyler ama bunu böyle gözümüze sokarak, çok büyük şiddetler, silahlar gibi şeyleri de göstermeden aslında küçücük şeylerin yani küçük gibi görünen kapı çalmaların, kadınların hayatında ne kadar büyük bir baskı ve korku oluşturduğunu, hayatlarını devam ettirmek için hep bu adamlarla ya da ahlak bekçisi insanlarla savaşmak durumunda kaldıklarını görmek ve bunu böyle abartılı bir şekilde değil de çok naif bir yerden bize göstermesi ve anlaşılır olması benim çok hoşuma gitmişti. Direkt zaten Nesrin’i oynamak istedim.”
Oyuncu Uğur Karabulut: “Nesrin’in yaşadığı mağduriyet aslında erkek egemen sistem tarafından yaşadığı mağduriyet. Burada sadece cinsiyet olarak erkekten bahsetmiyorum. Ömer’in annesi de erkek egemen zihniyetle yaklaşıyor Nesrin’e. Nesrin orada yalnız başına mücadele veriyor, etrafında biz dönüp duruyoruz. Belki biraz da gürültü çıkarıyoruz. Sorunu hem yaratıp hem de çözüm buluyormuş numarası yapıyormuşuz gibi yorumluyorum ben.” “Ben başından beri çok gerildim. Senaryoyu okuduğumdaki gerginliği filmi ilk izlediğimde de yaşamıştım. Maalesef çok umutlu bir son görmemiştim okuduğumda. Sadece süreç çok gergindi. O gerginlikle de bittiğini düşünüyorum.”
Alper Çankaya: “Senaryoyu ilk okuduğumda böyle bir kadın hikayesinde yer alma ihtimali çok heyecanlandırdı beni. Daha sonra hikâye hepimizi daha fazla içine aldı. Daha yaşadığımız yerden bakmaya başladık hikâyeye. Öyle olunca heyecanımız süreçte de devam etti. Senaryoyu okuduğumda çok beğendim ve bir parçası olmayı çok istedim.”
Dün ayrıca Koç Üniversitesi Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (VEKAM)’ın öncülüğünde Ankara’yı mesken edinmiş filmlerin gösterimi yapıldı. Bu yıl altı filmin başvurduğu bölümde Özlem Mengilibörü, Can Mengilibörü imzalı Laf Aramızda Engürü Kahve, Kadir Uluç’un Midas’ın İzinde, Onur Kutluoğlu ve Kayahan Kaya’nın ortak çalışması Opera’nın Hayaleti, Halis Eren Koçyiğit’in Konur Sokak, Nebil Özgentürk’ün MADELET, Rüzgâra Karşı Zorlu ve Cesur Bir Yürüyüşün Öyküsü ve Alper Kaya ve Gökçin Dokumaci’nin Beş Şehir: Ankara filmleri gösterildi. Kazanan filmin ödülü 10 Kasım’da yapılacak ödül töreninde sunulacak.
Midas’ın İzinde belgeselinin yönetmeni Kadir Uluç: “Gordion’u hep ön plana çıkarmak istiyorduk. Çünkü Ankara’nın bir UNESCO Dünya Mirası Listesi yoktu başkent olmamıza rağmen. Böyle bir festivalde yer almak ve Gordion’un tanıtımını yapmak bizim için her zaman en büyük hedefti. Bunu da başardık. Çok teşekkür ediyorum gelip izlediğiniz için.” “Şaşıracaksınız belki ama biz o belgeseli bir günde çektik. Sabah 3’te Ankara’dan yola çıktık, sabah 5’te başladık, üç kamera birlikte çalıştık. Bir günde bitirdik çünkü bir kazı gününü ele aldık. En zor kısmı kurgu aşaması ve senaryo yazım aşaması oldu. Bunun için de çok kitap okuduk. Çekim süreci en kolay olan şeydi.”
Opera’nın Hayaleti’nin yönetmenleri: Onur Kutluoğlu, Kayahan Kaya
Onur Kutluoğlu: “Tarih için alıştığımız bir durum var. Tarihteki bazı olayları, hikayeleri kurguyla karıştırarak farklı formlarda izliyoruz. Ama bu mimarlık tarihi için çok gerçekleşmiş bir şey değildi şimdiye kadar. Ben, Ankara’da Şevki Balmumcu’nun sergi evi hikayesini bir grafik romanına çevirerek benzer bir formülü uygulamayı denedim.”
Konur Sokak’ın yönetmeni Halis Eren Koçyiğit: “Sinema öğrenciyim ben. Bu benim 7. dönem ödevimdi. Konur sokakta büyümüş bir insan olarak aslında oranın meselesini anlatmak istiyordum. Mülkiyeler Birliği, Mimarlar Odası, tanıdıklar, esnaflar derken onlara bir şekilde ulaştım. Bir prodüksiyon sürecinden bahsetmek olmaz herhalde. Bir adet DSLR kamera bir adet ses kayıt cihazı ile çıktım aslında.”
Laf Aramızda Engürü Kafe’nin yönetmenleri Özlem Mengilibörü, Can Mengilibörü: ‘Umarım film anılarınızı canlandırmıştır. Rıza’nın 60-70 tane kasedi vardı, hepsini dinleyip çıkarttık. Sözlü tarihi yalanlamak veya doğrulamak zor bir şeydir. Eksik veya farklı fikirler olabilir. Kentle ilgili derdi olan insanlarız. Hepimiz Engürü Kahve içinde değildik. Bir gazetede sözlü dizisini yapalım derken bu iş ortaya çıktı. Bir, bir buçuk sene bu tarihle ilgili araştırma yaptık daha sonra yakın çevreden görüşmeler yaptık. Kartopu metoduyla gittik. Görüşmeyi reddeden çok az insan oldu. Filmi bir kitap haline getirme amacımız da var.’
Uluslarararası seçkide yer alan Matěj Chlupáček imzalı Biz Hiçbir Zaman Modern Olmadık / We Have Never Been Modern filmi de bugün Ankara seyircisiyle buluştu. 1937 yılında geçen filmde bir inşaatta ölü bulunan bebeğin akıbetini araştıran bir çiftin çatışması aktarılıyor.
Jonathan Glazer imzalı Zone Of Interest’de Auschwitz toplama kampı komutanı Rudolf Höss ve karısı Hedwig kampın hemen yanında ki bir evde hayallerinde ki hayatı yaşamaya çalışırlar. Zone of Interest, prömiyerini 2023 Cannes Film Festivali’nde yaptı ve Akademi Ödülleri’nde Birleşik Krallık’ın adayı olarak seçildi.
Ivo Trajkov’un Piargy filminde, Banska Bystrica adında bir piskopos, Piargy kasabasında bir çığ felaketinden sonra Deccal’ın doğduğunu öğrenir. Piskopoz Banska Bystrica, rahip Balaz’la beraber bu çığ felaketinden sağ kurtulan Johanka ile Piargy köyünde neler olduğunu araştırmaya başlarlar.
7 KASIM 2023, SALI (FESTİVALDE BUGÜN)
BÜYÜLÜ FENER SALON I
14:00 Karganın Uykusu
16:30 Aniden
19:00 Sanki Her Şey Biraz Felaket
21:30 Zone of Interest
BÜYÜLÜ FENER SALON II
14:00 Ulusal Belgesel Film Yarışması 2 – Dal Değdi Gözüme / Dinamo Mesken
16:30 Ulusal Belgesel Film Yarışması 3 – Kavur
19:00 Yüzleşme
21:30 Cam Perde
BÜYÜLÜ FENER SALON III
14:00 Arıların 20.000 Çeşidi
16:30 Beyaz Plastik Gökyüzü
19:00 Kidnapped
21:30 Benimle Sinemaya Gel
8 KASIM 2023, ÇARŞAMBA (FESTİVALDE YARIN)
BÜYÜLÜ FENER SALON I
14:00 Beyaz Plastik Gökyüzü
16:30 Annesinin Kuzusu
19:00 Kör Noktada
21:00 Arıların 20.000 Çeşidi
BÜYÜLÜ FENER SALON II
14:00 Ulusal Belgesel Film Yarışması 4 – Rodakisi Ararken
16:30 Karganın Uykusu
19:00 Aniden
21:30 Sanki Her Şey Biraz Felaket
BÜYÜLÜ FENER SALON III
14:00 Kısa Yarışma 2 – Dikiş Makinesi / Çamaşır İpi / Ben Sen O, Biz… / Kurbağlar / Ruj / Labirent / Magus Baba’nın Maymunu / Ben Süpermarket Değilim / Ayna / Son Ağaç / Denge / Dev’r’inim
16:30 Kısa Yarışma 1 – Hayırlı Olsun Ziyareti / Vuruyor Gol Oluyor / Güneş Ay & Kadın / Çember / Kruvasan / Paket
19:00 Je’Vida
21:30 Kötü Yaşamak