Korku üçlemesinin ilki olarak 14 Mart’ta sadece 14 gün vizyonda kalacak ve yerini bir sonraki filme devredecek olan ‘İlk Seans: NMSM’yi ve ötesini yönetmeni Murat Toktamışoğlu ile konuştuk. Korku sinemasına biraz daha fobiler üzerinden yaklaştıklarını açıklayan Toktamışoğlu seyircinin de bu filmlerden kendi korkularıyla yüzleşip ayrılacaklarını ifade ediyor.

 Öncelikle merhaba. Bu seri nasıl ortaya çıktı, daha önceki korku filmlerinden içerik ve teknik olarak bir farkı var mı?

Seri ve proje fikri Hann Yapım Genel Müdürü Onur Aşa’ya ait. Pandemi dönemindeki kısıtlılıkların insanlardaki bazı fobileri tetiklemesinden yola çıkarak fobileri temel alan bir korku gerilim serisi yapmayı düşünmüş. Proje fikrini bana ilk açtıklarında konu çok ilgilimi çekti. Klasik alışılmış Türk korku sinemasının hikayelerinin dini temalar ve büyü ve cinlerin dışında bir konseptti. Fobilerin insan hayatını nasıl etkilediği ve neler yaşatabileceğini gösterme fikri beni heyecanlandırdı. Serinin diğer alışılagelmiş korku filmlerinden bazı temel farklılıkları var. Öncelikle konu daha önce işlenmemiş ele alınmamış bir konu. Bir üçleme olarak tasarlanıp çekilmesi de bir ilk. Her filmde tek başrol oyuncusu ile 4 fobi işleniyor. Her filmin sonunda sonraki filme geçişle ilgili bir sahne var. İlk seanstan itibaren seyredenler bu detayı mutlaka fark edeceklerdir. Klasik ani sıçratmalara ve sese dayalı korku filmleri değiller. Ayrıca her film jenerikler hariç 60 dk süreli ve sadece 14 gün vizyonda kalacak 15.günü yok. Bu açılardan Türk sinemasında ve korku türünde ilkleri barındıran bir film serisi oldu. Ayrıca çok kaliteli ve farklı efektler uyguladık.

Filmler 60 dakikalık sürelerde vizyona girecekmiş ve 14 gün serinin diğer filmi vizyona çıkacakmış. Seyirci açısından avantaj ve dezavantajları nedir böyle bir sistemin?

Seyirci açısından avantajı 60 dakikalık sıkılmadan izleyebilecekleri arasız bir deneyim sunması. Filmler arası bağlantı da hoşlarına gidecektir. Dezavantaj ise 15.günün olmaması. İlk 14 günde izleyemeyenlerin başka şansı olmayacak. Ancak serinin diğer filmini 14 gün sonra izleyebilirler. Ancak ilk seanstan son seansa kadar bütün olarak izlemek bir ayrıcalık olacak. Bu tür bir yöntem Türkiye’de ilk kez uygulanıyor. Gişe rekorları kırsa bile 15.günü olmayacak serilerin vizyonda.

İlk korku NMSM’de sanırım bir kadının korkularıyla yüzleşmesi anlatılıyor. Şehirde kadın olmanın avantajlı ve dezavantajlı yanları çok. Bir metroda geçen hikayede farklı korkularda da yüzleşme var sanırım?

Evet. Kadın olmanın zorluklarını kısmen görüyoruz filmde. Ayrıca ülkemizde ve dünyada yaşanan bazı aile içi olumsuz durumları da yansıtacak perdeye. Filmde işlediğimiz korkuların çoğu yaygın bilinen korkular değil. Bilinen korkuları da çok farklı şekilde işledik. Karanlık korkusu, kirlenme korkusu, gölge korkusu ve fare korkusu ilk seansın fobileri. Fobilere sahip olan insanların o korkuları ne derece gerçekmiş gibi yaşadıklarını göreceğiz. Filmlerin hepsi sürpriz sonlarla bitiyor. Ayrıca filmin son sahnesinden sonra da sürpriz sahnelerimiz olacak.

Diğer bölümlerde hangi korkular ele alınacak, oyuncular da bir süreklilik olacak mı?

Serinin 2. Filmi ikinci seansta çocuk korkusu, ayna korkusu, yıkanma ve kusma korkusunu işledik. Son seansta ise yalnızlık korkusu, ölüm korkusu, diri diri gömülme korkusu ve yağmur-su korkusunu ele aldık. Her filmin başrol oyuncusu farklı. Bununla birlikte ilk filmin sonunu ikinci filme ikinci filmin sonu üçüncü filme. Üçüncü filmin sonunu da Temmuz 2022de vizyona girecek büyük bütçeli yeni filmimize bağlayan sahneler var. Ayrıca her 3 filmin içine de Temmuz 2022de vizyona girecek filmimizden ipuçları koyduk.

Korku sineması izlenen ve merak uyandıran bir tür mü hala. Bir ara çok fazla çekilmişti ama biraz tüketildiğini söylemek mümkün mü?

Türkiye’de ciddi bir korku seyircisi var özellikle gençlerde. 800binlere kadar çıkan seyirci rakamları gören bir tür. Türün Kalitelisi her zaman seyredilecektir. Dünyada her tür ve konuda film binlerce kez çekiliyor. Tüketmek söz konusu olamaz. Hala savaş kahraman felaket bilim kurgu aşk komedi filmleri izliyoruz yani tüketmiyoruz konuyu. Türlerde üretilen film sayıları tükenmeye yol açmaz sadece seyircinin iyi filmle kötü film arasındaki ayrımı daha net yapmasına ve daha seçici olmasına neden olur. Kaliteli bir film her zaman değerini er geç bulur.

Çekimler bir yandan da devam ediyor sanırım, nerelerde çekim yapıyorsunuz?

Biz üçlemenin çekimlerini bitirdik. Kurgu aşamasındayız. Mart ayında da yeni filmimizin çekimlerine başlayacağız. Çekimlerde ilk filmi metroda, ikinci filmi bir evde üçüncü filmi ise Belgrad ormanlarında tamamladık ce hep gece çalıştık.

Oyuncu seçimleri konusunda nasıl bir yol izlediniz?

Karaktere göre uygun fizik ve oyunculuk açısından değerlendirerek uzun bir süreçte bulduk başrol oyuncularımızı. Sıkı bir ön çalışma süreci oldu. Tek başlarına minumum diyalogla oynayan oyuncularımız için de farklı bir deneyim oldu.

Seyirci bu filmden nasıl duygularla ayrılacak?

Korkarak gerilerek ve kendi korkuları ile yüzleşerek ayrılacaklar. Fobilerin can acıtabileceğini görecekler ve din teması ve cin büyü dışında da korku gerilim filmi üretilebiliyormuş diyeceklerdir.

Banu Bozdemir
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Sinema yazarlığına Klaket sinema dergisinde başladı. Dört yıl Milliyet Sanat dergisi ve Milliyet gazetesinde sinema yazarı, kültür sanat muhabiri ve şef yardımcısı olarak çalıştı. İki yıl Skytürk Televizyonunda sinema, sanat ve ‘Sevgilim İstanbul’ programlarında yapımcı, yönetmen ve sunucu olarak görev aldı. Antrakt Sinema Gazetesi’nde iki sene editör olarak çalıştı. Tarihi Rejans Rus Lokantasına hazırlanan ‘Rejans Tarihi’ ve ‘Rejans Yemekleri’ kitabının editörlüğünü yaptı. Rejans Rus lokantası başta olmak üzere birçok şirketin basın danışmanlığı görevini üstlendi. Film + sinema dergisine Türk sineması röportajları yaptı. Küçük Sinemacılar, Benim Trafik Kitabım, 'Çevremi Seviyorum' adı altında on iki tane ‘çevreci’, dört tane fantastik çevre temalı yirminin üzerinde çocuk kitabı bulunuyor. Sosyal medyada yolunu kaybeden bir genç kızın maceralarını anlattığı ‘Leylalı Haller’ yazarın ilk romanı. Kaşif Karınca ise beyaz yakalılara çocuk kafasıyla yazdığı ufak bir yaşam manifestosu özelliği taşıyor. TRT’ye çektiği ‘Bakış’ adlı bir kısa filmi bulunuyor. Halen aylık sinema dergisi cinedergi.com'un editörü, beyazperde.com ve öteki sinema yazarı. Kişisel yazılarını paylaştığı banubozdemir.com sitesi de bulunan yazar filmlerde ve festivallerde jüri üyesi olarak görev alıyor, filmlere basın danışmanlığı yapıyor, sinema ve kısa film atölyelerinde ders veriyor. Çocuklarla sinema ve çevre atölyeleri düzenliyor.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.