Kameraarkası.org platformunun kurucusu, görüntü yönetmeni, memleketin televizyon ve sinema üretimleri üzerine kafa yoran sevgili arkadaşım Hayri Çölaşan ile 10. Malatya Film Festivalinde farklı kategorilerde jürideydik.

 Malum festivaller sinemanın bileşenlerinin buluşma noktası. Bu buluşmalarda sinemaya dair pek çok mesele konuşuluyor, tartışılıyor. Hayri ile belgesel sinema festivalleri, jüriler ve ödüller üzerine koyu bir sohbete daldık. Sizleri de bu sohbete ortak etmek isteğimi kendisi ile paylaştım. O da “olur ” dedi.  Ortaya böyle karışık, karşılıklı soru cevap şeklinde bir söyleşi çıktı.

 Hayri kamerarakası’nda memlekette yapılan her türlü sinema ve TV filmini kayıt altına alarak bir envanter de oluşturuyorsun ya.

Evet

Bu yıl kaç belgesel film festivali yapıldı?

Sadece Belgesel Film Festivali olarak düzenlenen 6 Belgesel Film Festivali yapıldı. İkisi online, dördü gerçek mekanlarda yapıldı. Documentarİst hem online hem de mekanlarda yapıldı.

22.Safranbolu Altın Safran Belgesel Film Festivali (16 – 18 Eylül 2021)

15.Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali (04 – 09 Ekim 2021)

14.Documentarİst İstanbul Belgesel Günleri (06 – 11 Temmuz 2021)

6.Türk Dünyası Belgesel Film Festivali (13 – 15 Ekim 2021)

1.Kültür Sanat Belgeselleri Film Festivali (20 – 21 Şubat 2021) Online

8.Bozcaada Ekolojik Belgesel Festivali (13 – 19 Ekim 2021) Online

Bunların yanı sıra Antalya, Ankara, Adana, Boğaziçi, Malatya gibi farklı türlerin bir arada olduğu festivallerde de kategorik olarak da yer aldı belgeseller. Kaçı online, kaçı yüz yüze yapıldı bu festivallerin?

Çeşitli film festivallerinin belgesel dalı olarak 123 fiziksel. Sadece internet üzerinden ve FilmFreeway üzerinden düzenlenen yarışmaların belgesel ödülleri olarak 32 sanal.

İnternetin sunduğu imkanlarla yeni bir festivalcilik şekli de doğdu artık.

2019 yılında sadece internet üzerinden online olarak düzenlenen İzmir Artemis Film Festivali varken 2020 yılında 14 yarışma başladı. 2021 yılında ise bu sayı 31’e ulaştı.

Evet, internetin sunduğu imkanlarla ve salgındaki sokağa çıkma yasaklarından beslenen bir çok sanal festival yapılmaya başlandı.

Sanal derken?

Alışılagelmiş fiziksel olarak düzenlenen filim festivali kültürünün dışında bir anlayışa sahip, internet üzerinden düzenlenen film yarışmaları son 4-5 yıldır çeşitli platformlarda düzenleniyordu. 2020 yılında sadece Türkiye değil tüm dünyada bu tip internet üzerinden film yarışmaları çoğaldı. O yüzden online değil de “sanal festivaller” diyorum ben bunlara.

 Teknik ve ilkesel olarak bu sanal festivallerin fiziksel ve online festivallerden farkları neler?

Büyük bir çoğunluğu para kazanma amaçlı olduğu için yarışmaların çok azı yılda bir kez ya da 3 ayda bir. Çoğu aylık ve haftalık olarak düzenleniyor.

Aylık ve haftalık mı? 3 ayda bir bile çok. O kadar kayda değer, bir festivale gönderilecek nitelikte film üretiliyor mu ki?

 Yakında günlük yarışma düzenlenirse hiç şaşmam. Çünkü bu tip sanal yarışmalar ulusal düzenlenmez, zaten bir ülkede bu kadar üretim de olmaz. Tüm sanal festivaller uluslararası düzenleniyor. Tüm dünyada bu yarışmaları besleyecek kadar film bulunabiliyor.

Özellikle fiziksel olarak düzenlenen geleneksel festivallerden ödül alamayan, finalist olamayan, katılıp umduğunu bulamayan birçok film bu tip yarışmalara yöneliyor, kendisi farkında olsa da cv’ye yazacak bir ödülü, afişe koyacak bir sırması oluyor.

Bu sanal festivaller para kazanma amaçlı olduğu için katılım parası alınıyor. Sinema alanında ünlü kişiler jüri yapılarak veya kendilerine onur ödülü gibi ödüller verilerek, daha fazla katılımcıyı çekmek için festivalin legal olduğunu düşünmeniz sağlanıyor. Sinema alanındaki önemli mevkilerdeki kişilerin buna alet olmaması gerekiyor. Belki de durumun böyle olduğunu bilmiyorlardır.

Bilmeyebilirler. Gerçi bir festivale jüri olarak davet aldığımızda sorup soruşturuyoruz. Nedir, ne değildir, kimler var festival komitesinde, diğer jüri üyeleri kim vs. ancak yine de anlaşılmayabilir.

 Bu festivallerin hemen hemen hepsinde film gösterimi yapılacağı bildirildiği halde yapılmıyor. Sahte bir gösterim programı açıklanıyor. Verilen film gösterim linkleri çalışmıyor.

Hemen hemen her katılana ödül veriliyor. Çok fazla ödül veriliyor. Bir seferde yaklaşık 30 ödül veren yarışmalar düzenleniyor. Ödül alanlardan fotoğraf çektirip göndermeleri isteniyor.

Tevekkeli değil ortalık “ödüllü yönetmen”den geçilmiyor. İşte yok İtalya’dan ödül aldım, Almanya’dan ödül aldım, Singapur’dan ödül aldım yok Arjantin’den ödül aldım. Bazı filmler var ki hani buna hangi jüri, kim nasıl ne ödülü vermiş diyorsun. Ya da demek ki katılan diğer filmler o kadar kötüydü ki aralarından bu sivrildi diyorsun.

 Bu tip sanal yarışmaları sistemle kafa bulan kişiler, para kazanmaya çalışan dolandırıcılar, işin ciddiyetinden haberi olmayan para kazanmak için yola çıkan gençlerin evde tek başına veya ekip olarak düzenlediği görülüyor. Ama ne yazık ki içlerinden bazılarının akademisyenler, kısa filmciler, oyuncular olduğunu da görüyoruz.

 Para ödülü de var mı? Hadi ödül belgesi ve heykelciği ya da plaketi her neyse verilir de?

Bu sanal festivaller para kazanma amaçlı olduğu için hiçbiri kesinlikle para ödülü vermiyor. Her katılan aslında kendi ödül heykelciğinin ve kargosunun parasını da ödemiş oluyor. Jüri üyeleri yok veya açıklanmıyor. Bir seçici var ama kim olduğu belli değil. IMDB gibi veri tabanlarına festivalin ödülleri eklenerek cazibeli hale getiriliyor. FilmFreeway gibi platformlar bu yarışmalara olanak tanıyor, böylece isteyen herkes kişisel yarışmasını düzenleyip oturduğu yerden para kazanabiliyor.

Peki insanlar bu sanal festivalcilere sormaz mı neden öyle, neden böyle, bu nasıl organizasyon diye?

İletişim kesiliyor. Mail adresi sahte veya cevap verilmiyor. Web sitesi sahte veya gerekli bilgiler verilmiyor. Festival direktörü sahte isim veya gerçek ise tüm iletişimleri kesiyor. Bu tip yarışmaları düzenleyenlere sahtekar gözüyle de bakanlar var.

Başka ülkelerde yaşayan uyanıklar kendi ülkelerinde sahtekar damgası yememek için Türkiye adresi veriyorlar. Örneğin 2020 yılında 4 yarışma İranlılar tarafından gerçekleştirildi. 2021 yılında 3 İran, 1 Almanya, 1 Amerika yarışması İstanbul adresi kullanıyor.

 Bu tip festival ve yarışmalar için yapan memnun, gönderen memnun, ödül alan memnun diye baksak ne olur? Onlar da kendi çapında takılırlar, öyle bir kategori olurlar.

Bu yarışmaları düzenleyenler para kazanıyorlardır ama bunlar çok büyük paralar değil ufak hesaplar olduğu aşikar. Ancak dünya sineması için ne yaptıklarının farkında değiller. Farkında olanlar da dünyadaki festival, ödül sistemi ile neredeyse kafa buluyorlar, dalga geçiyorlar. Bu tip yarışmaların düzenleme şeklini bilmeyen okul, kurum veya kişiler yönetmenin gerçekten bir jüri tarafından ödüllendirildiğini düşünerek bunu haber yapıp sosyal medyada duyuruyorlar. Türkiye’deki bazı televizyon kuruluşlarının genel müdürleri ödül aldı diye elemanını kutluyor, haber yapıp boy boy resim çektiriyor veya üniversite rektörleri öğrencimiz ödül aldı diye araştırmadan duyuru yapıyorlar.

 Desene durum vahim.

 Bu tip internet üzerinden yapılan sanal yarışmalar ne yazık ki Kültür Bakanlığından bile destek alabiliyor. Ayrıca bu tip para kazanılan yarışmalara Kültür Bakanlığı veya vergi dairesinin de bir yaptırımı yok. Bu yarışmaları hatta bütçe verilen bütün yarışmaları, düzgün yapılıp yapılmadığına dair takip edecek bir birim de bulunmuyor.

Bu tip online yarışmalar hiç mi yapılmayacaktı? Yurt dışında bir çok festival paralı başvuru ile yapılıyordu zaten pekiyi ülkemizde düzenlenen festivaller paralı yapılamaz mıydı? Tabii ki bunlar bir gün olacaktı. Bu tip paranı gönder ödülünü göndereyim yarışmaları da gerçekleşecekti.

Evet teknoloji sosyolojiyi etkiliyor, hatta belirliyor. Ancak bu durumdan gerçek sinema üreticilerini, sinema sektörünü, sinema sanatını ve sinema seyircisini korumak lazım.  

O zaman tüm dünyada artık ödül alan yönetmenlerin ödülü hangi yarışmalarda aldığı da sorgulanacak. Bu tip bol ödüllü para ile ödül verilen sanal festivallere katılan yönetmenlere saygı duyulmayacak. Bu yarışmalardan bol ödül alan yönetmenler tespit edilip elenecek. Bu tip yarışmalar aslında fiziksel ve geleneksel festivalleri düzenlemenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Geleneksel festivallerden alınan, mesleğinde önemli jüri üyelerinin verdiği ödüllerin de ne kadar değerli olduğunu daha iyi anlatıyor.

CineMascot instagram hesabı üzerinden bu tip yarışmalara katılmaması için kısa filmcileri uyaran bir oluşum kurdu. FlimFreeway üzerinden düzenlenen ve bu şartlara uyan festival ve yarışmaları deşifre etti.

Her şey bir ödül sertifikası ve heykelciği için yani. Nerden, kimden gelirse gelsin.

 Bu tip sanal yarışmalar, özellikle kendini tanıtmaya çalışan veya yeni film çekmeye başlayan bir yönetmen için önemli olan ödüllere karşı saygıyı, inancı azaltıyorlar. Bilerek veya bilmeyerek bu yarışmalara kazananlar gerçekten bir jüri tarafından ödül aldıklarını düşünüyor. Bunun farkında olan ve özgeçmişime ödül yazayım diyen birçok uyanık da sadece bu tip festivallere katılıyor. Paranı gönder ödülün gelsin. Özgeçmişine yaz okulun, ailen seninle övünsün.

Ödül avcılığı artık ödül budalalığına dönüşmüş durumda. Son zamanlarda o kadar çok rastlıyorum ki, özellikle genç ya da ilk belgeselini çeken yönetmenlerde. Filmlerinden söz ederken daha adını, konusunu, yapım koşullarını, gösterim mecralarını belirtmeden bilmem ne kadar ödül aldıklarından söz ediyorlar. O kadar çok ödül almış bir filme sizin bir eleştiri ya da yorum getirmenizi anlamsız buluyorlar ya da siz zaten getirmiyorsunuz, getirme gereği duymuyorsunuz. Hele sizin jüri olduğunuz bir festivale katılmışlarsa zaten o kadar çok ödül ve beğeni almışlar ki; e artık siz de beğenir ve ödül verirsiniz, vermezseniz zaten ön yargılısınız, birilerine torpil geçiyorsunuz ya da bu işten anlamıyorsunuzdur.

Bu yarışmalarda jüri üyeleri kimler ve jüri nasıl seçim yapıyor, buna da bakmak lazım.

Senin sözünü ettiğin, artık adına ne diyeceğimizi bilemediğimiz sanal festivallerde nasıl seçildiğini bilmiyorum. Ancak genel olarak belgesel festivallerindeki jüriler festival organizasyonu tarafından kendi vizyon ve misyonuna ve belgesel anlayışlarına-algılarına uyan kişilerden seçiliyordur . Bazen eş dost, sen-ben bizim oğlan ya da alakasız kişiler olmuyor mu, oluyor tabi. E o zaman katılımcılar beğenmedikleri jürilerin olduğu festivallerde filmlerini çekebilirler. Jüriler nasıl seçilmeli diye fikrimi sorarsan.

Evet soruyorum

Ben resmi ve gayri resmi danışmanlık yaptığım festivallerde; belgesel konusunda belli bir tecrübe ve birikime sahip, alanın çeşitliliğini sağlayacak yönetmen, yapımcı, senarist, görüntü yönetmeni, kurgu yönetmeni, film müzikleri bestecisi, sinema yazarı, araştırmacı ve akademisyenden oluşmasının öneminin altını çiziyorum. Bu isimlerin tek tip olmamasına farklı sinema anlayışlarından, toplumsal ve kültürel çeşitlilikten seçilmiş olmalarının gerekliliğinin altını çiziyorum. Sen ben bizim oğlan şeklinde olmamalı kesinlikle.

Sen ne düşünüyorsun jüriler ve ödüller konusunda? Ödül sayısı mı önemli, hangi festival ve / veya yarışmadan ve hangi jüriden ödül aldığı mı önemli? Dahası ödül ne kadar önemli?

Aslında ben yarışmaya karşıyım. Yıllar önce Barış Manço ile bu konuyu konuşmuştuk, O “sanatın yarışması olmaz sergisi olur” demişti. Bunu atasözü olarak kabul ediyorum, haklı. Ancak madem ki sinema sektöründe film festivallerinde yarışmalar düzenleniyor, o zaman eğer bir istatistik olarak bakarsak ödül sayısı da önemli. Ama halen devam eden yarışmalardaki siyaset, adam kayırma, taraflı jüri seçimi gibi unsurların dışında bir de bu tip sanal yarışmalar düzenlenmeye başlandığında kesinlikle ödülü hangi festivalin, hangi jürinin verdiğine herkes dikkat etmek zorunda.

 Sen ne düşünüyorsun?

Aslında bu konudaki düşüncelerimi biliyorsun. Ödülün merak, bilinirlik ve bir sonraki belgesel için heyecan, motivasyon ve kaynak yarattığı açık. Ancak yurt içi ve yurt dışı festivallerinde ödüller alıp bir daha ortalıkta gözükmeyen pek çok kişi var. Ödülü kutsayanlardan değilim. Önemli olan üretmeye devam etmek, filminizi gösterebilmek, seyirci ile buluşmak, seyircinin ilgisine mazhar olmak, tartışmak, sormak, anlamak ve de filminizle alanda, sektörde, süreçte, zamanda yer almak, hatırlanmak, referans gösterilmek.

 Şimdi sanal ve fiziki festivallerle birlikte festivallere dair yıllık rapor ve analiz yapmak da zorlaşacak. Ne yapıyorsun. “fiziki ve sanal” festivallerde alınan ödüller diye ayrı kategorize mi ediyorsun?

Sanal yarışmalar tüm dünyada yeni bir gelişme olduğu için ve üzerlerinde akademik çalışmalar yapılmadığı, kitaplara girmedikleri ve bu konuda sempozyumlarda bazı kararlar sonuçlar alınmadığı için nasıl bir yöntem izleneceğini kimse bilmiyor. Ben de karar veremiyorum. Yönetmen “ödülümü yaz” diyor, sanal olsa da “bana verdiler” diyor, Diğer yönetmenler ise “bu geçerli olmaz çünkü sahte” diyor. Ancak sanıyorum tüm dünyada bu tip yarışmalar görmezden gelinecek, istatistiklere girmeyecek ve değerlendirilmeyecek. Ödülü alanlar da örneğin işe girerken sanal yarışmadan ödül alındığını gördüklerinde, bir gün bunun kötü bir şey olduğunu fark edecekler…

2020 ve 2021 yılının her kategorideki festival, jüri ve ödül festival analizine kameraarkası.org adresinden ulaşabilirsiniz.

www.kameraarkasi.org/makaleler/makaleler/2020_filmfestivalleri.pdf

www.kameraarkasi.org/makaleler/makaleler/2021_filmfestivalleri.pdf

Semra Güzel Korver
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV-Sinema mezunu. Aynı alanda, aynı üniversitede Doktora’ya devam ediyor. Profesyonel yaşamı 1992-99 yıları arasında VTR Araştırma Yapım-Yönetim Şirketinde geçer. 1999’dan günümüze TRT İstanbul Televizyonunda prodüktör ve belgesel yönetmeni olarak çalışmaktadır. 1992’den bu yana başta belgesel yapımlar olmak üzere pek çok haber, kültür, reklam ve tanıtım projesine Araştırmacı, Prodüktör, Yönetmen, Editör ve Danışman olarak imza atar. Dönüşüm, Fan-Atik, Şehir İnsanları, Alamnya Alamanya, Multikulti Haberler belgesellerinden bazılarıdır. PRİX Europa, Al Jazeera, Altın Portakal, Malatya, Oscar Türkiye Seçici Jürisi gibi bir birçok ulusal ve uluslararası film festivalinde jüri üyesi olur, ödüller alır. İ.Ü. Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, Radyo-TV Yayıncılığı Bölümünde ders verir (2001-02). Avrupa Konseyinin “ayrımcılığa karşı sesini yükselt” kampanyasında uzman olarak yer alır (2010). Avrupa Konseyi, TRT ve Bahçeşehir Üniversitesi tarafından düzenlenen Avrupa Medya Buluşmasının koordinatörlüğünü yapar (2010). Güneydoğu Avrupa Yayın Birliği (SEE PMS), Ortak Yapımlar Grubunda editör olarak bulunur (2011-2013) Avrupa Yayın Birliği(EBU) Kültürlerarası ve Çeşitlilik Grubunda bir sezon başkanlık yapan Korver (2011-13) 8 yıl oyunca bu grupta prodüktör, yönetmen ve editör olarak çalışır. Bazı kitap ve dergilerde makaleleri, denemeleri ve röportajları yayınlanır. Bir sezon başkanlığını da yaptığı Belgesel Sinemacılar Birliğinin kurucu ve aktif üyelerindendir. Festivallerde ve üniversitelerde Belgesel Sinema Atölyeleri yapmaktadır. Gazeteciler Cemiyeti üyesidir. Neyyse (www.neyyse.com) adlı bloğunda ve Cinedergi'de belgeselci adlı köşesinde (www.cinedergi.com) yazmaktadır.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.