Sarıkamış Çocukları, Ayla: The Daughter of War, Müslüm, Türk İşi Dondurma filmleriyle Türk ve dünya seyircisinin ilgisini çeken, ödüllü yönetmen Can Ulkay’la Cinedergi okuyucuları için bir araya geldik. Çalışmayı, üretmeyi her daim çok sevdiğini belirten başarılı yönetmen Can Ulkay, pandemi döneminde de boş durmadı, başrolünü Çağatay Ulusoy, Ersin Arıcı, Emir Ali Doğrul’un paylaştığı, ‘Kağıttan Hayatlar’ filmiyle yine izleyicisinin kalbini çaldı. Netflix paltformunda 1 günde 5 kıtanın izlediği ‘Kağıttan Hayatlar’ı, Türk Sinemasını, hedeflerini ve yeni hobilerini anlatan Can Ulkay “ Türk Sinemasının geleceğini çok iyi görüyorum. Teknik olarak çok iyi bir yerdeyiz. Dünya standartlarını yakalamış durumdayız. Bir yandan dizi sektörümüz dünyada ikinci durumda. Onun getirmiş olduğu çok büyük bir dalga var. Diziler sayesinde Türkiye biliniyor, Türk oyuncuları tanınıyor. Bunlar Türk sineması için hep artı. Filmlere daha fazla yatırım yapılmasından yanayım. Çünkü hikaye konusunda bir hazinemiz var” dedi.

Hocam, pandemi dönemi sizin için nasıl geçiyor?

Her şeyden önce üretmeyi çok seviyorum. Reklam dünyasından geldiğim, çok yoğun geçen bir dönemle birlikte üretmek alışkanlık oldu benim için. 5-6 senedir de uzun metraj ve reklam çekimlerim bir arada gidiyor. Pandemiden önce her şey çok güzeldi. Sinemalar doldu taştı. Dolu dolu söyleyişiler yaptık.  Sonra pandemi geldi ve şöyle bir durduk. Daha ne olduğunu anlayamadığımız, evde kaldığımız dönemde okuyamadığım kitaplar vardı onları okudum. Senaryo için araştırma yaptım. Salgının ilk çeyreği böyle geçti. Kısıtlamalara dayanamayan en fazla bizim sektör oldu. İkinci dönemden itibaren çok yoğun bir çalışma başladı. Çok fazla içerik üretilmeye başlandı. Dijital platformalar sektöre hareketlilik getirdi. Tabiri caizse görüntü yönetmeni, montajcı şu an yok piyasada hatta yönetmen bile. Dediğim gibi üretmeyi çok sevdiğim için pandeminin ikinci döneminde Netflix’e ‘Kağıttan Hayatlar’ filmiyle birkaç reklam projesi yaptım. Birçok gerçekleşmesini istediğimiz işlerin ön çalışmasını hazırladık. Şu anda piyasa oldukça yoğun bir şekilde ilerliyor. Sette son zamanlarda pozitif vakalar arttığı için biraz durmaya başladı ancak inanıyorum bayram sonrası yine sektör hareketlenecektir.

MEKANLARI KENDİMİZ YARATTIK

‘Kağıttan Hayatlar’ etkileyici hikayesi dışında, izleyicilere görsel bir şölen sunuyor. Resimler, ışık muhteşem. Sinemaseverlere pandemi hediyesi oldu bence…

Teşekkür ederim inşallah öyle olmuştur. ‘Kağıttan Hayatlar’ benim için çok özel bir film oldu. Çünkü pandemi döneminde yaptık. Netflix projesi biliyorsunuz. Aslında küçük bir öyküsü var baktığınızda oyuncu performansına dayalı bir hikaye. Mekan ve ışıklarla hikayeyi süslemeyi başardık diye düşünüyorum. Mekanları kendimiz yarattık çöp deposu dahil hepsini. Her kare yönetmenin resmidir. Her şeyi düşünmek lazım ışığı, rengi… Özellikle ‘Kağıttan Hayatlar’da bunu deneme fırsatını çok buldum. Çok rahat çalıştık görüntü yönetmenimiz ve sanat yönetmenimizle birlikte. Bir duvarın önünde bir oyuncu ya da olay çekmek hiç işime gelmiyor. Görüntü açısından çok güzel övgüler alıyoruz. O kirliliğin içinde o renkleri, ışıltıları vermek daha değerli oldu.

DÜNYA İZLEYİCİSİ İSTANBUL’U GÖRDÜ

Kağıttan Hayatlar’da İstanbul’da çok güzel. Zor oldu mu çekimler?

İstanbulluyum…İstanbul’u çok seviyorum. İstanbul’un her yeri bir fotoğraftır, resimdir, hatıradır. Hikâye ne olursa olsun bu şehri dünyaya göstermeyi, anlatmayı, düşündürmeyi istiyorum. Kağıttan Hayatlar’da daha çok göstermek, kullanmak isterdim. Ancak geniş planlar çekemedik pademinden dolayı. Crane’le çekmek isterdim fakat drone’la çekmek zorunda kaldık. Çünkü herkes maske taktığı için. Sonuçtan mutluyuz en azından sevdiğimiz şeyleri çekebildik. Uluslararası bir film yaptık. Bu sayede dünya izleyicileri İstanbul’u da gördü bu hayatları da görmüş oldu.

Film, uluslararası yarışmalara katılacak mı?

Bunu konuşuyoruz çok fazla teklif geliyor. Hepsi çok değerli teklifler. Netflix yapımcı olduğu için o karar veriyor. Ayla filmimden dolayı tanıdığım festivallerin yöneticileri telefonla arayıp bana sordu, bende Netflix’e yönlendirdim. ‘Kağıttan Hayatlar’ umarım bir de festivaller aracılığıyla dünyayı dolaşır.

Çağatay Ulusoy’la çalışmak nasıldı?

Çağatay’la çalışmak çok enteresandı. Aslında Çağatay’ı uzun süredir izliyordum. Onun sinemaya olan düşkünlüğünü biliyorum. Sadece kamera önünde değil kamera arkasına da çok ilgisi ve bilgisi var. Her gün yeni bir şey öğreniyor, çok meraklı. İleride filmler de çekecek ben eminim. Birkaç yarışmaya katıldığı kısa bir filmi de var. Oyunculuk yaparken de kamerayı düşünüyor. Aslında her şeyi düşünüyor. Her zaman söylüyorum açılan kapılar yani dijital platformalar, oyuncululara daha çok performans, kendilerini gösterme şansı veriyor ve verecek. Daha özgür daha değişik konularda çalışabiliyoruz, bu platformalar sayesinde. Çağatay’da (Ulusoy) bu performansını biraz daha ileriye,h farklı tarzdaki oyunculuklara taşımış oldu. Daha da taşıyacak muhtemelen. Değerliydi birlikte çalışmak.

Filmlerinizin sevilmesinin bu kadar izlenmesinin sırrı nedir?

Ana akım sinema yapıyorum. Olabildiğimce filmlerimde bütün duyguları kullanmaya çalışıyorum. Geçenlerde de bir şey okumuştum. “Film eğlendirsin, kuşlar diyarına götürsün, ağlatsın, avutsun, yüreğini sızlatsın, olmadı içini karartsın. Korkudan titretsin, biraz da düşündürtsün”… Bunların hepsini yapmak zor. Elimden geldiğince senaryo aşamasında hikayeyi bir yerden bir yere götürürken bunlardan bir kısmını kullanmaya çalışıyorum. Benim içinde şans oldu arka arkaya böyle işler yaptım. Her şeyden önce duygulara hitap ettiği için ben de memnunum.

SETE EKİPLE BİRLİKTE GİDERİM

Bir projeye başladığınızda ve sete çıktığınızda nelere önem verirsiniz?

Ön hazırlığa çok önem veriyorum. Notlarımın ve renkli kalemlerimin bulunduğu çantamı sette asla yanımdan ayırmam. (Gülüyor) Mekanlar, kostümler ön hazırlık döneminde hazır olmalı. O yüzden çok uzun süre ön hazırlık yaparım. Sete çalışma arkadaşlarımla birlikte  giderim. Birlikte hazırlanırız. Onlar için de motivasyon olur. Sette zaman geçirmeyi çok severim. Bunların dışında, disiplin çok önemli benim için. Herkes elindeki işi doğru yapmalı. Bir de her yapacağım işte yapımcıyı da düşünürüm.

Filmlerinizle değer kattığınız Türk Sineması’nı nerede görüyorsunuz?

Teknik olarak çok iyi bir yerde. Dünya standartlarını yakalamış durumdayız. Bir yandan dizi sektörümüz dünyada Amerika’dan sonra ikinci durumda. Onun getirmiş olduğu çok büyük bir dalga var. Türkiye biliniyor, Türk oyuncuları tanınıyor. Bunlar hep Türk sineması için hep artı. Pandemiyle birlikte özellikle bu dijital platformlarda işin içine girince Türk içeriklerine çok fazla talep arttı. ‘Kağıttan Hayatlar’ı çektiğim için söylüyorum. 4 sene önce çektiğim Ayla filmimiz hala dünyayı dolaşıyor. 4 senede 5 kıtayı dolaştı. Netflix’te yayınlanan ‘Kağıttan Hayatlar’ 1 günde 5 kıtayı dolaştı. Bu dijital platformlarla birlikte dünyayı dolaşma şansımız çok arttı. Bununla birlikte Türk yapımlarına beğeni ve ilgi de arttı. Böyle bir avantaj yakalamışken değerlendirmemiz gerekir. Türk sinemasının ve yönetmenlerini gördüler. Hikaye anlamında hiç eksiğimiz yok. Hatta hiç yapılmamış bir hazinemiz var hikaye konusunda. Bu nedenle filmlere biraz daha yatırım yapılmasından yanayım. Kısaca söylemek gerekirse, Türk sinemasının geleceğini çok iyi görüyorum.

YENİ HOBİM; FRAGMAN VE JENERİK

Sanatın farklı dallarıyla da ilgileniyor musunuz?

Sinema- TV mezunuyum. Resim, heykel, seramik, grafik hepsinin dersleri vardı. Sinema okulu için çok kıymetlidir bu dersler. Atölyelerin içinde arkadaşlarla birlikte çalıştık. Heykeller yaptık birlikte filmlerimize jenerikler bile yapmışlığımız vardır. Böyle olunca ister istemez bütün dalların içinde olduk. Resim yapmayı çok seviyorum özellikle daha çok karikatür. Bir de jenerik çok önemli bence. Yeni hobim fragman ve jenerik. Çok ilgileniyorum. Dünyanın her yerinden fragman jenerik örneklerini toplamaya, neler yapıldığını görmeye çalışıyorum. Bir de fotoğraf çekmeyi seviyorum.

ÇOK SES GETİRECEK ‘BİR FİLM’ YAPMAK İSTİYORUM

Can Hocam, bundan sonra ne yapmak daha doğrusu hayaliniz nedir?

Oscar gibi bir şeyden bahsetmiyorum. Yanlış anlaşılmasın. Çok konuşulacak çok ses getirecek bir film yapmayı çok istiyorum. Bir gün bunu yapacağım. Türk sineması için çok değerli bir film yapmak en büyük hedefim. Ayla filminde çok hissettim bu duyguyu. “Bu Türk filmiymiş” desinler istiyorum. Hayatta zaten arzu ettiğim pek çok şeyi yaptım o yüzden kendimi şanslı buluyorum, üretmeye devam edeceğim.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.