Başrollerini Engin Akyürek, Şerif Sezer, Hilal Altınbilek’in oynadığı filmin yönetmenlik koltuğunda Çağan Irmak oturuyor. Irmak aynı zamanda filmin senaryosunu da yazan kişi.
Çağan Irmak, Türk sinemasındaki en popüler yönetmenlerden birisi. Çektiği filmler ve diziler daima popüler olmayı başarıyor. Cast seçimi ise yine gündemin popüler oyuncuları ile yapıldığından Irmak sineması daima bir albeni yakalamayı başarıyor. Asmalı Konak dizisi ile başlayan “Kapadokya’da töre” konusu yıllar boyunca Türk dizi sektöründe kendini üretmeyi başaran bir tema haline geldi. Akabinde Çemberimde Gül Oya politik zeminde geçen bir aşk öyküsüydü ve döneminde büyük ilgi uyandırmıştı. Aynı dönemde gelen Babam ve Oğlum (2005) filmi, Mustafa Hakkında Herşey (2004) filminden sonra Çağan Irmak’ın auteur yönetmen olup olmayışına ilişkin tartışmaları beraberinde getirmişti. Issız Adam (2008), Dedemin İnsanları (2011) gibi filmler ile bu tartışma yeniden gündeme geldi. Zira Issız Adam filmi ile sosyal psikoloji alanında bir farkındalık yaratmak isteyen Irmak, Dedemin İnsanları filminde kendi hayatına dair hikayelerden yola çıkarak, sosyolojik olgulara yoğunlaştı. Göç ve aidiyet kavramlarına yönelik çıkarımlar ile toplumsal farkındalık yaratmayı amaçlayan Irmak, Türk-Yunan mübadelesine çift taraflı bir perspektiften bakmayı başarmıştı. Fakat Irmak sineması bu noktadan sonra farklı bir noktaya doğru ilerlemeye başladı. Tamam Mıyız? (2013) filmi ile çıtayı düşürmeye başlayan Irmak, ardından çektiği filmler ile adeta Televizyon Filmi ayarında işler üretmeye başladı. Keza dizileri de reyting kurbanı olmaya başlayarak final vermeye başladı.
Irmak için bir başka parantez açmak gerekebilir. Zira kendisi Türk Fantastik Sineması alanında işler veren nadir yönetmenlerdendir. Babam ve Oğlum‘da kullandığı fantastik-rüya temalı motifler filmin ana hikayesinden bağımsızdı. Ardından televizyon için çekmiş olduğu Kabuslar Evi serisi ise “perili ev” teması üzerinden ilerleyen özgün işlerdi. Akabinde Ulak (2008) filmi ile dogmatik değerler üzerinden bir fantastik evren kuran Irmak, Tamam Mıyız? (2013), Prensesin Uykusu (2009), Nadide Hayat (2015) ile de bu tarz motifleri filmlerine yerleştirmişti. Elbette Irmak’ın kullandığı tek malzeme fantastik bir üslup değildi. Aynı zamanda Yeşilçam’a da göndermeleri bulunan bir yönetmen Unutursam Fısılda (2014) filmi ile bu geleneğini sürdürmüştü. Her filminde önceki filmlerinden esintiler barındıran Irmak, Çocuklar Sana Emanet filmi ile Kabuslar Evi serisinin esintilerini barındırıyor. Oyuncu seçimi konusunda Avşar Film’in popüler dizi oyuncusu Hilal Altınbilek başta olmak üzere Çağan Irmak’ın vazgeçilmezi Şerif Sezer bulunuyor. Başrolde ise Engin Akyürek bulunuyor.
Kerem (Engin Akyürek) ve Yeşim (Hilal Altınbilek) mutlu bir çifttir ve bu çiftin çocuğu olmamaktadır. Ardından gelişen bir trafik kazası sonucu Yeşim hayatını kaybeder. Yaşadığı travmalardan dolayı psikolojik sorunlar yaşayan Kerem, Çanakkale’nin bir köyüne giderek bir süre sükunetli bir hayat sürmek ister. Bu da işe yaramayınca şifacı kadın olarak da bilinen Zişan Nene’den (Şerif Sezer) yardım ister. Ona musallat olan şeyin çözümünü bulmak yorucu bir süreçtir. Film bu noktada tipik Türk korku filmlerini anımsatıyor. Fakat filmin alt metinleri ve öyküsü din istismarına yönelen korku filmlerine kaymasına engel oluyor. Çizilen taşra profili ise oldukça karton duruyor. Mekanın ana hikayeye hiçbir şekilde katkısı bulunmuyor ve sembolik mekanlara dönülüyor. Çağan Irmak’ın Ege furyası artık yeni bir şey koyamıyor. Gökhan Tiryaki ise maalesef kendisine ait bir şeyler koyamamış. Buna ek olarak hikaye ve karakterlerin derinliğinin zayıf olması ise filmin inandırıcılık özelliğini kaybettiriyor. Engin Akyürek ve Şerif Sezer gibi isimler son derece yapay çizgilerle performanslarını sergilemişler. Yan karakterlerin de silik yapısı ana karakterleri fazla zorlamış. Kerem’in hikayesi ise adeta geçiştirilmiş.
Klasik korku filmlerinin aksine “ruh” temasına yönlenen Irmak, akıllara Asya usulü korku filmlerini getiriyor. Ringu (1998) ya da The Grudge (2004) bile son dönemlerde görülen bariz örnekler. Cin, iblis ya da şeytandan ziyade musallat olan varlığın hayalet ya da ruh olması yönetmene daha özgür bir ortam yaratabiliyor. Fakat görsel efektlerin vasatlığı bu duruma gölge düşürmüş. Zira şamanist ritüellere başvurmak ya da mistik ögeler eklemek özgün bir deneme olsa da pek etkili olmamış. Fakat çocuk istismarı, pedofili gibi konulara farkındalık yaratmaya çalışan Irmak, bu konuda ayakta alkışlanmalı ! Kaybolup giden çocukların yaşantısını ve onlarda kalabilecek travmatik unsurlara gösterme çabası muazzam. Elbette Irmak’ın toplumsal duyarlılığı tartışılmaz bir konumda fakat böylesine farkındalık yaratabilecek bir filmi yönetirken fazla mı duygusal davrandı diye düşünmüyor değilim.
Filmin müzikleri ise kendisini ön plana çıkaramıyor. Cengiz Onural ve arkadaşları -nam-ı diğer Aria- maalesef güçlü müzikler ortaya koyamamış. Fakat Zeynep Casalini’ye ait “Yas Uykusu” şarkısını bu genellemeden tenzih etmek gerekir…
Çağan Irmak Kabuslar Evi serisinin tekrar eden bir yapım ortaya çıkararak tekrara düşmüş. Özgün olma hedefiyle yola çıktığı film maalesef kariyerinde kalıcı olamamış. Daha iyi olabilecek bir hikayeyi maalesef elinin tersi ile itmiş. Son zamanlarda bir hayli düşüşe geçen Irmak sineması kendisini ne zaman toparlayacak belirsiz… Film Box Office Türkiye verilerine göre 67 bin kişi tarafından izlenerek 836.000₺ civarı hasılat elde etmiş.