CANSU KARAKARTAL

Dünya prömiyerini 16. Sundance Film Festivali’nde yapan Possessor, 2012 yılında Antiviral ile ilk uzun metraj deneyimini yaşayan, usta yönetmen David Cronenberg’in oğlu; Brandon
Cronenberg’e ait.

Sundance’den eli boş dönmesine ve beklenti düşüren yorumlarına rağmen, uncut versiyonunu da izlemiş olan bana; ‘armut dibine düşermiş’ dedirtebildi..
Ağır ama kendinden emin temposuyla, soğuk ve minimalist dizayn edilmiş mekanlarıyla, AndreaRiseborough, Christopher Abbott, Tuppence Middleton, Sean Bean gibi başarılı  oyuncu kadrosuyla ve zamanın çok ötesinde hissettirebilmeyi başarabilen özgün distopyasıyla 2020’ye yakışır bir iş çıkarmış Brandon Cronenberg.

Film; yeni bir teknoloji vasıtası beyin implant projesiyle insanların beyinlerinin içine girebilen Andrea Riseborogh’un canlandırdığı kiralık katil Tasya Vos’u ele alıyor.
Tasya evli ve çocuklu bir kadındır. Hizmet verdiği şirketin görevleri doğrultusunda, beyinlerini ele geçirdiği kişileri kontrol ederek bazı insanlara suikast düzenlemektedir. Görevlerin zorluğu ve stresti arttıkça, kendi hayatında şiddet içeren geçmişini ve onu zorlayacak anılarını bastırmakta güçlük çekecek ve gittikçe kontrolünü kaybetmeye başlayacaktır. Kısa bir süre sonunda geleceği nokta; kendi kimliği ve kontrol ettiği kimlik arasındaki çekişme ve kontrol kavgası olacaktır.

Babasının öncüsü olduğu body horror türüne yeni bir soluk getirmeyi başarabilen Brandon
Cronenberg babasının asla taklitçisi değil, mahir bir takipçisi olduğunu düşünüyorum.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.