Popüler Türk sinemasının yükselişe geçmesinde büyük pay sahibi olan Mustafa Uslu ve Dijital Sanatlar, bu sefer Dünya Halter Şampiyonu olan gururumuz Naim Süleymanoğlu’nun biyografik yorumlaması ile karşımıza çıkıyor.
Naim Süleymanoğlu’nun hayat hikayesi yakın tarihte kendisini kaybettikten sonra gündeme gelmişti. Süleymanoğlu Bulgaristan’ın Mestanlı köyünde doğup büyüyen Türk asıllı halter sporcusu. Yıllar içerisinde çeşitli rekorlar kırarak Türkiye’ye iltica eden Süleymanoğlu, Bulgaristan’ın komünist rejimi ile beraber gelen asimilasyon politikalarından dolayı turnuva için gittiği Avustralya’dan Türkiye’ye sığınmış, ardından Türkiye Milli sporcusu olarak olimpiyatlara katılmış ve dünya rekoru kırarak göğsümüzü kabartmıştı. 2017 yılında aramızdan ayrılan Süleymanoğlu’nun biyografik sinema filmi ise çok zaman geçmeden seyirciye sunuldu. Süleyman Dilbirliği, Müslüm Gürses, İlyas Bazna gibi isimlerden sonra Naim Süleymanoğlu’nun da eklendiği liste kabarmaya devam edecek gibi gözüküyor.
Filmin yönetmenlik koltuğunda çektiği reklam filmleri ile bilinen Özer Feyzioğlu bulunuyor. Feyzioğlu filmin senaryosunu Barış Pirhasan ile birlikte yazmış. Filmin müziklerini Fahir Atakoğlu üstlenirken görüntü yönetmenliği Martin Szecsanov’a ait. “Kurgucular kralı” Mustafa Presheva ise yine iş başında…
Filmin öyküsüne baktığımızda filmin ilk yarısı bir sporcunun biyografik hatlarını oldukça iyi çiziyor. Fakat film ilerledikçe hikaye politik bir meseleye dönüşüyor ve bu durum sportif öykünün önüne geçiyor. Bulgar Hükümeti’nin komünist politikalar doğrultusunda asimilasyon politikaları uyguladığını biliyoruz. Fakat filmde bu durum belli bir nedene bağlanmadan işleniyor ve açıklık meydana geliyor. Milliyetçilik ve politik meseleler yer yer Naim’i geri plana itecek kadar yüksek dozda. Bunlara ek olarak Naim’in haltere başlayışı da oldukça basite indirgenmiş. Feyzioğlu reklamcılıktan gelen alışkanlıkları sinemasına yansıtmaktan kaçamamış…
Mustafa Uslu’ya burada ayrı bir parantez açmak gerekir. Yapımcısı olduğu filmlerde yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere mekan tercihlerinde bir hayli başarılı olduğunu belirtmek gerekir. Uluslararası piyasada Türk filmlerinin işlevsel yönünü arttıran Dijital Sanatlar ekibi övgüyü hak ediyor. Kullanılan arşiv görüntüleri, ve TRT’nin payını da unutmayalım…
Filme dönecek olursak elbette melodram bir hayli yüksek. Fahir Atakoğlu’nun epik-dramatik karışımı müzikleri de oldukça güzel fakat her Dijital Sanatlar yapımının klasik sorunu olan “son ses müzik” sorunsalı burada da boy gösteriyor. Kitle sineması için elbette işe yarar malzemeler fakat bir süre sonra tektip eserler üretilecek gibi gözüküyor.
Oyunculuklara baktığımızda Hayat van Eck Daha (2017) filminden sonra bir başarılı performansa daha imza atarak sinemada parlayacak bir isim olduğunu belirtmiş. Selen Öztürk ve Yetkin Dikinciler de yeterliyken Gürkan Uygun de rolünün hakkını vermiş. Konuk oyuncu olarak İsmail Hacıoğlu’nu görmek de göz doldurucuydu…Eypio’nun filme özel çıkardığı şarkının da taçlandırılması gerekir.
Film Box Office Türkiye verilerine göre yaklaşık 1.87 milyon kişi tarafından izlenerek 31.69 milyon lira hasılat elde etti.