‘Directed By Women Turkey’ Festivali’nde jüri üyesi olan gazeteci, yazar ve sinema eleştirmeni Banu Bozdemir “Sanat özellikle sinema sanatı da erkek egemen bakış açısından besleniyor ne yazık! Kadın hikayeleri varmış gibi görünüyor. Erkeği şiddet yanlısı ama karizmatik, kadını ayakları üzerinde durmaya çalışırken sorunlu biri gibi gösterirsek yol alamayız, aksine gerileriz” diyor.
Dansçı Caretta, Ajan Bilbo, Ayak İzi Ülkesi, Cin Atı, Küçük Sinemacılar, Son Kurşunkalem gibi sayısı 20’yi aşan çocuk öykü ve romanlarıyla okuyucuların ilgisini çeken ünlü yazar Banu Bozdemir bu kez sinema eleştirmenliği kimliği ile Bu yıl 10-13 Eylül tarihleri arasında Kadıköy Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’nde ikincisi düzenlenecek Directed By Women Turkey’ festivalinde jüri koltuğunda oturuyor. Bozdemir’e CineDergi okuyucuları için kadın filmlerini, festivallerin önemini ve çalışmaları hakkında keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
10-13 Eylül tarihlerinde Kadıköy Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’nde ‘Directed By Women Festivali’ yani ‘Kadın Kısa Film Yönetmenleri Festivali’nde jüri üyesi olarak görev alacaksınız. Böyle bir etkinlikte neden olmak istediniz?
Aslında bu tarz etkinliklerde yer almayı biraz da sorumluluk duygusuyla yapıyorum. Bilindiği üzere ülkemizde kadın kimliğine bakış açısı rahatsız edici boyutlarda. Bunun için sosyal statü gerekmiyor, her kadın bir şekilde erk olanın girdabına giriyor ve şiddet görebiliyor. Sanat özellikle sinema sanatı da erkek egemen bakış açısından besleniyor ne yazık! İzmir’de 2021’de dördüncüsü yapılacak olan 4. Kadın Yönetmenler Festivali’nin de danışma kurulunda yer alıyorum. Ankara’da kadın yönetmeler festivalinin ilkini yaptık bu sene. Directedbywoman Festivali geçen yıl başladı, kamuya duyurulması anlamında yardımcı oldum, festivale katıldım, filmleri izledim. Bu sene jüri olmam yönünde teklif gelince hiç düşünmeden kabul ettim. Kısa film izlemeyi çok seviyorum ve kadın bakış açısıyla yapılan filmleri hem merak ediyor hem de destekliyorum. Kendime çok yakın bulduğum konular, dertler, bakış açılarıyla karşılaşıyorum. Karşılıklı etkileşim oluyor ve aynı zamanda destek olduğumu hissetmek beni mutlu ediyor.
FESTİVALLER FARKINDALIK YARATIR
Bu tür etkinliklerin faydaları ve etkileri nelerdir?
Bu tür etkinlikler görünürlük kazanmak için yapılır. Özellikle kısa film deyince durmak gerekiyor. Çok fazla kısa film festivali var ama seyirciye ulaşma oranı hala az. Festivaller güzel bir buluşma ortamı yaratır ve farkındalık sağlar. Aynı dertleri olan insanların varlığıyla karşılaşırsın, film izlerken dertleştiğini düşünürsün. Çünkü karşımızdaki bize bir şey anlatıyor, dikkat çekiyor, dertleşiyor bizimle. Ya da sevinci paylaşırsın, anlaşırsın hatta bazen kenetlenme düzeyinde olabilir izlemeler. O yüzden çekilmesi kadar çok insanla buluşması da önemli.
MUHALİF BİR YAZARIM AMA YAŞADIKLARIM BENİ ETKİLEMİYOR
Yazar ve sinema eleştirmeni olarak Türkiye’de kadın sanatçı olmanın zorluklarından bahsedebilir miyiz…
Kendi adıma birebir yaşamasam da bazen diken üstünde yaşadığımı hissettiğim oluyor. Muhalif bir kadın yazar olduğum bazı etkinliklerde yer alamadığım, yer aldıysam bile arka planında neler yaşandığını duyduğum şeyler oluyor. Çok takmıyorum açıkçası, yaptıklarıma ve birikimime güveniyorum. İşlerimi tutkuyla yapıyorum, onun da görünür olduğunu düşünüyorum. Erkekler kadar bazı kadın arkadaşlarımızın arkamızdan kuyumuzu kazdığını duyduğum zamanlarda bile onlar adına üzüldüm. Çünkü ben yoluma devam ettim. Bu tarz kıskanç ve kötücül düşüncelerin bunları yapan insanların sorunsalı olduğunu ve aslında onları durdurduğunu düşünüyorum. Yazarlık zor bir alan maddi ve manevi olarak ama insan haz alacak bir noktayı yakalıyor neyse ki…
DİJİTAL DÜNYAYA ALIŞACAĞIZ
Dünyayı kasıp kavuran pandeminin sektöre nasıl bir etkisi oldu ve olacak? Dünya nereye doğru evriliyor ve sizce neler değişecek?
Her sektöre etkisinin olduğu kesin. Böyle bir süreci daha önce deneyimlemediğimiz için hala alışkanlıklarımızın peşinden gitmemiz çok normal. Yani birlikte film izlemeyi özlüyoruz, birlikte hareket etmeyi. Aramıza çekilen mesafelerden rahatsızız ama dijital dünyanın nimetlerini de kullanmaya başlamıştık zaten. Evden film izlemeler, sanal müze gezmeleri, sanal dünya turları gündemimizdeydi zaten. Bu sene birçok şey dijital yapıldı, herhangi bir olasılık dahilinde de b planı olarak köşede duruyor. Çevrimiçi film festivallerinde filmler izledik, bir nevi uyum sağlamış gibi gözüksek de salonları özlüyoruz, birlikte film izlemeyi. O yüzden normale dönene kadar biraz dijital devam edecek, salgın azaldığında sanatsal faaliyetler normale dönecek diye düşünüyorum.
KADINI NASIL TASVİR ETTİĞİMİZ ÖNEMLİ
Televizyonda ve sinemada kadın hikayeleri yeterli mi sizce? Hangi konular daha çok gündeme gelmeli?
Kadın hikayeleri varmış gibi görünüyor ama kadını nasıl anlattığımız önemli. Toplumun gözü önünde kadını nasıl tasvir etiğimiz, nereye yerleştirdiğimiz önem kazanıyor. Erkeği şiddet yanlısı ama karizmatik, kadını ayakları üzerinde durmaya çalışırken sorunlu biri gibi gösterirsek yol alamayız, aksine gerileriz. En son İstanbul Film Festivali ulusal yarışma filmlerini izledik. Orada filmlerin genel bakış açısı erkeklerin sanatsal, varoluşsal ve kişisel bunalımlarıydı. Kadınlar ise bu bunalımlara dolanıp kalmış, erkeği anlamadığı için neredeyse suçlu gösterilen kadınlar! Bunun değişmesi lazım. Kadınların istekleri, arzuları ve gücü olan bireyler olarak gösterilmesi daha anlaşılır. Erkekten ayrıldığı için suçlu gösterilen, şiddete uğraması normalmiş gibi lanse edilen karakterler yerine hayatı için çabalayan kadın karakterler topluma yol göstermesi açısından daha avantajlıdır.
SENARYOM YOK UZATMALARI OYNUYORUM
Sinema eleştirmeni olarak Türk sineması ve televizyon yapımlarından umutlu musunuz? Daha çok neleri eleştiriyor gündeme taşıyorsunuz?
Yerli dizi izlemiyorum, çünkü akışını kaybediyorlar bir süre sonra. Filmlerde ise konusuzluk, bir fikrin peşine takılmış ama açımlanamadığı için sürekli tekrara düşen ve kısa film havasından çıkamayan festival yapımları izliyoruz. Yavaşlama duygusu filme sanatsallık falan katmıyor, kattığı nadir yerler vardır, o başka ama bütün filmi bu duygu üstüne kurmak “Senaryom yok o yüzden uzatmaları oynuyorum” bakış açısından öteye gitmiyor. Festivaller, vizyon vs… birkaç tane eli yüzü düzgün filmin hatırına dönüyor inanın. Bu sene az film çekildiği için festivallerde aynı filmlerle karşılaşma olasılığımız da fazla olacak ne yazık!
ÇOCUKLAR İÇİN YAZMAK EĞLENCELİ VE FANTASTİK
Gazeteci ve sinema yazarlığı dışında çocuk öykü kitaplarınızla da çok konuşuluyorsunuz. Neden çocuklar için kitap yazıyorsunuz?
Çocuklar için yazmanın keyfi bambaşka… Onların tertemiz, duru dünyalarına mesajlar yollamak ve onların keyif aldıklarını izlemek birçok şeyin ötesinde. Çocuklar için yazmayı daha anlamlı, eğlenceli ve fantastik buluyorum. Dünyamızın sıkıcı atmosferinden çocuklarla beraber bambaşka dünyalara kaçtığımı hayal ediyorum. Farklı kahramanlar yaratmak, onları doğanın içinde hayal etmek, doğayı kitaplarda da olsa koruduğunu bilmek mutluluk kaynağı benim için.
DOĞA SAVAŞINI KAZANIR UMARIM
Hedefleriniz arasında neler var?
Daha fazla kitap yazmak, film izlemek, okumak, gezmek, doğayla haşır neşir olmak var. Özellikle doğa konusu önemli. Doğa insanoğluna karşı direniyor ayakta kalmak için. Umarım doğa bize karşı verdiği savaşı kazanır, ayakta kalır. O zaman biz de ayakta kalırız. Ülkemiz hayaller kurmak açısından biraz zorlu kulvarlar barındıran bir ülke. Dünyamız da öyle gerçi…
İDEALLERİNİN PEŞİNDEN GİTSİNLER
Genç arkadaşlara neler söylemek istersiniz?
Deneme yanılma yoluyla ideallerinin peşinden gitsinler, neyi yapmak istiyorlarsa ona el atsınlar. Sonrasında hayat, içgüdüleri ve karşılarına çıkan fırsatlar onları yönlendiriyor. Mümkün olduğunca hayatın tadını çıkarsınlar ama yapmak istedikleri şeyleri de biriktirmeyi denesinler. Film izlemek, kitap okumak hayata hazırlayan keyifli şeyler, o dünyaların içinde de çok güzel deneyimler yaşayabilirler. Kendilerine ve üretilen işlere fırsat versinler yeter ki…