Greta Gerwig, “Louisa May Alcott’un 1868 tarihinde yayınlanan Little Women adlı eserinin neden 8. uyarlamasını yönetmek istedi” diye sorarak başlayabiliriz Küçük Kadınlar üzerinde düşünmeye. Greta Gerwig kendisi için önemli olan bir romanın aynı zamanda son derece güncel / zamanlar ötesi olduğunu düşünmüş olmalı. Çünkü filmde yaptığı şey tam olarak bu. İç savaşa dair gördüğümüz tek sahneyi saymazsak (ki o sahne de evrensel bir savaş sahnesi gibi) filmin hangi dönemde geçtiğini anlamak için çaba sarf etmek gerekiyor, özellikle Oscar’da da ödüllendirilen kostüm tasarımı filmin zamansız olma çabasının altını çizmiş.
Gerwig’in uyarlaması pek çok mecrada yazıldığı üzere uyarlandığı romanın ruhuna sadık ancak yapısal farklılıklara sahip. Bu yapısal farklılıklar da yönetmenin, romanda ya da önceki uyarlamalarda daha düşük sesle ifade edilen düşüncelerin yüksek sesle dile getirilmesini sağlıyor. Gerwig’in uyarlamasının öne çıkan üç özelliği var.
Bunlardan ilki lineer (doğrusal) anlatımı bozması. Lineer anlatının kırılması, filmin önceki uyarlamalarında olduğu gibi bir “happily ever after” (ve sonsuza dek mutlu yaşadılar) temalı klasik anlatı geleneğini yıkılmasını sağlıyor. Jo ve romanın basım süreci sadece kendisi ve yayıncısı Dashwood ile sınırlı tutulmuş. Friedrich bu sürecin dışında bırakılmış. Dashwood ilk etapta romanı reddediyor. Ancak kızları romanı çok seviyor. Postmodern özdüşünümsel bir son izliyoruz. Dashwood ve Jo romanın (ve aynı zamanda filmin) sonuna dair konuşuyorlar. Dashwood’un talebiyle Jo karakteri evleniyor. Kadın karakter ya evlenmeli ya ölmeli Dashwood’a göre. Oysa Louisa May Alcott Jo’nun evlenmesinden yana değil. Alcott romanın son bölümü yayınlanmadan önce bir arkadaşıyla yaptığı yazışmalarda, okur mektuplarının Jo’nun evlenmesini talep ettiğini oysa kendisinin böyle istemediğini belirtiyor. Alcott tüm romanı ve en önemlisi Jo’yu kendisinden yola çıkarak yazıyor. Alcott (tıpkı Jane Austen gibi) hiç evlenmese de dönemin uylaşımlarına boyun eğerek baş karakteri için geleneksel bir son yazmak zorunda kalıyor.
Filmin sonunun filmin iki karakteri arasındaki konuşmalara göre şekillenmesi, izleyicinin izlediğinin kurmaca bir film olduğunu fark etmesini sağlıyor. Dashwood ve Jo arasındaki romanın sonu ve yazarın romandan alacağı telif payına dair sahnenin, Times Up hareketinin etkisiyle kadın yönetmenlerin sayısını arttırmak ve yaratıcılıklarını desteklemekle ilgili güncel sürece göndermede bulunduğuna dair yorumlara denk gelmek mümkün. Gerwig’in uyarlamasının ikinci özelliği ise nonlineer anlatıyla uyumlu biçimde oyuncuların kameraya bakarak konuşmaları ve filmin son bölümünün bu yabancılaştırma tekniğini doruk noktasına çıkarması. Son olarak Gerwig, genç kadın / yaşlı olgun erkek ilişkisini meşrulaştırmıyor ve bu geleneği oyuncu seçimleri ile kırıyor.
1994 yapımı filmde Amy / Laurie ve Jo / Friedrich çifti arasındaki yaş farkı, oyuncu seçimleri nedeniyle hayli belirgindir. Kadın ve erkek oyuncular arasındaki kadının genç, erkeğin ise yaşlı olmasına dayanan uzlaşı kuşkusuz toplumdaki kadınlar ve erkekler arasında yaş ve deneyim farkı olması gerektiğine dair ataerkil uzlaşıları pekiştiren bir niteliğe sahiptir. Filmin 1994 versiyonunda Amy çocukluğundan itibaren Laurie’ye hayrandır, Laurie onu ilk öpen kişi olacağına dair söz vermiştir. Friedrich ise Jo’nun karşısında tam olarak bir öğretmen olarak konumlanır, sürekli ona nasıl yazması gerektiğini, eksikliklerini söyleyen kısaca “mansplaning” yapan bir karakterdir. Hatta Jo’nun Little Women romanını “yazabilmesinin” sebebi Friedrich’in kendisine verdiği öğütleri dinlemesidir. Gerwig’in yorumundaysa küçük Amy’nin Laurie’ye hayranlığını içeren bölümler çıkarılmış (Amy’i tek oyuncu canlandırıyor). İki karakteri oynayan oyuncular aynı yaştalar. Amy, Laurie’ye muhtaç olan, onu bekleyen olarak sunulmuyor. Jo ve Friedrich ilişkisi, Jo’nun babasına hayranlığı, baba figürü yerine koyacağı onu “ehlileştirecek” bir erkeğe ihtiyaç duyması motivasyonundan hareket etmiyor. Jo’nun romanını yayınlama süreci koca ve evlilik süreci ile birlikte ilerlemiyor. Hem Amy hem Jo, kendilerine yönelik mansplaning söylemlerine yanıt veriyorlar.
Greta Gerwig’in Little Women yorumu, kadınlara erkeklerin dünyasının içinde yer veren, komşu ev ve küçük kadınların evi arasındaki sınırı kaldıran bir film. Kadınlar, erkeklerin yalnız monoton ve ruhsuz hayatlarını aydınlatıyor. Gerwig gibi yönetmenlerin filmleri kadınların patriyarka altındaki öznel deneyimlerini ve hayatlarının yapısal belirlenimlerini ifade ettiği için oldukça önemli.