Yarışmalara ve ödüllere olan mesafemi her fırsatta belirtiyorum. Hele ki Oscar Ödülleri en az ilgimi çekenlerden. Fakat aslolan belgesel filmler diyerek ve her yerde kurmaca film, senaryo, oyuncu Oscar adaylarından söz edilirken belgesel sinema eksik kalmasın dedim.

Oscar’ın En İyi Uzun Metraj Belgesel Film Adayları

Honeyland: Tamara Kotevska & Ljubomir Stefanov, Makedonya

American Factory: Julia Reichert & Steven Bognar. ABD

The Cave: Feras Fayyad, Danimarka

Edge of Democracy : Petra Costa, Brezilya

For Sama: Waad Al- Kateb & Edward Watts, İngiltere

Bu filmlerin içerisinde beni gerek içerik, gerek sinematografik açıdan en çok etkileyen ve işte bu belgesel sinema dediğim Honeyland oldu. Hatice Muratova  85 yaşındaki yatalak annesiyle birlikte Balkanlar’ın sarp dağlarında terk edilmiş bir köyde yaşamaktadır. Geçimini yabani arıcılıkla sağlar, fakat arıların payını da ihmal etmez hatta arılarla konuşur, onlara şarkılar söyler. Bir gün köylerine bir aile taşınır. Bir yandan yapayalnızlıkları dağılırken bir yandan arıcılık yapmak isteyen bu aile ile bir gerilim başlar aralarında. Çünkü onların tek derdi daha hızlı ve çok bal üretip daha çok para kazanmaktır. Hatice ise arılara ve geleneksel yöntemlere sadıktır. Kısacası belgesel, 56 yaşındaki Hatice’nin, komşuları, yalnızlığı ve doğa ile mücadelesini,  koca yürekli hikayesini anlatıyor.

 

American Factory, ABD’nin Ohio eyaletinin Dayton şehrinde bulunan Ohio’nun General Motors fabrikasının 2008’de kapanmasıyla işini kaybeden on binlerce insanın 3 yıl sonra aynı fabrika yerine kurulan otomotiv camı üreten Çinli Fuyao fabrikasında işe başlamasıyla ilerleyen süreçleri anlatıyor. Globalleşmenin, kültürel farklılıkların çalışma ilişkileri üzerindeki etkileri ve tabii kapitalizmin farklı farklı yansımaları yer alıyor belgeselde. Film eski ABD Başkanı Barack Obama ve eşi Michelle Obama’ya ait Higher Ground Productions isimli prodüksiyon şirketinin Netflix için ürettiği ilk belgesel olma özelliğini de taşıyor.

The Cave Suriye’deki mevcut iktidar ve destekçileri tarafından bombalanan Guta’daki bir hastanede bulunan doktor Amani Ballour’un zorlu mücadelesine odaklanıyor. Bombardımanın ardından ancak bir tünelle girilebilen hastanede yer altında bulunan ameliyathaneler, ameliyat esnasında daha az acı çekmesi için telefonlarından klasik müzik dinleten doktorlar, kısıtlı imkanlarla yapılan tedaviler,  Dr. Ballour’un yaşama ve yaşatma çabası filmde gözler önüne seriliyor.

Edge of Democracy Brezilya’da yaşanan ekonomik kriz sırasında iki farklı siyasi ismin kendi güçlerini devam ettirebilmek için halkı nasıl kutuplaştırdığı; Devlet Başkanları Lula De Silva ve Dilma Rousseff’in aileleri ve sanayici  geçmişleri hakkında hesaplaşmaları sonrası iki tarafında yükseliş ve düşüş dönemleri anlatılıyor. Yükseliş dönemi sonrası halkın verdiği tepkiler ve düşüş dönemi sonrası birbirine karşı zıtlaşmış bir halkın oluşumu. Bütün bu  süreçler siyasilerin ve halkın gözünden aktarılıyor. BElgesel filmi Netflix’ten izlemek mümkün.

For Sama 26 yaşındaki yurttaş gazeteci Waad al-Kateab’ın ilk belgeseli ancak belgeselin diğer yönetmeni İngiliz belgeselci Edward Watts’ın filmografisinde pek çok belgesel var. Basit bir dijital kamerayla Suriye’deki  ayaklanmanın başından 2016 sonuna Halep’in zorunlu tahliye edilmesine kadar çekilmiş görüntülerden oluşuyor belgesel. Waad al- Kateab, savaşın korkunç gerçekliğinde, kızı Sema’nın geleceğinin belirsizliğini, doktor kocasıyla direnişlerini, umudu, umutsuzluğu, doğumu, ölümü Suriye trajedisini  içerden bir gözle anlatıyor. Malatya Film Festivalinde izlemiştim. Salon gözyaşlarına boğulmuştu. Beni ise rahatsız eden iki şey vardı bu kadar çok ceset, kan göstermek gerekli miydi yaşananları göstermek için ve oradaki kan,ölüm ve gözyaşının tek sorumlusu Suriye’deki mevcut iktidarın ve Rusların attığı bombalar mıydı?

Başta da belirttiğim gibi benim favorim Honeyland. Oscar oyunu, Oscar lobisi hakkında çok da bilgi sahibi olmamakla birlikte; sanırım bu yıl hem Suriye konulu bir belgesele hem de Suriyeli bir yönetmene ödül verme zamanı Oscar için. Bir favori belirtmekle birlikte hangisi ödül alırsa alsın çok da önemli değil benim açımdan. Her zaman hak eden almıyor malum. Oyunlar, lobiler, konjonktür…. Sadece bu filmleri izleyin, sorun, sorgulayın, düşünün, düşündürün, arkasındaki derdi anlamaya çalışın derim. Biliyorum kolay iş değil belgesel izlemek… Bilgi, yürek, kafa, akıl, ruh, mantık, vicdan yoruyor.

Semra Güzel Korver
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV-Sinema mezunu. Aynı alanda, aynı üniversitede Doktora’ya devam ediyor. Profesyonel yaşamı 1992-99 yıları arasında VTR Araştırma Yapım-Yönetim Şirketinde geçer. 1999’dan günümüze TRT İstanbul Televizyonunda prodüktör ve belgesel yönetmeni olarak çalışmaktadır. 1992’den bu yana başta belgesel yapımlar olmak üzere pek çok haber, kültür, reklam ve tanıtım projesine Araştırmacı, Prodüktör, Yönetmen, Editör ve Danışman olarak imza atar. Dönüşüm, Fan-Atik, Şehir İnsanları, Alamnya Alamanya, Multikulti Haberler belgesellerinden bazılarıdır. PRİX Europa, Al Jazeera, Altın Portakal, Malatya, Oscar Türkiye Seçici Jürisi gibi bir birçok ulusal ve uluslararası film festivalinde jüri üyesi olur, ödüller alır. İ.Ü. Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, Radyo-TV Yayıncılığı Bölümünde ders verir (2001-02). Avrupa Konseyinin “ayrımcılığa karşı sesini yükselt” kampanyasında uzman olarak yer alır (2010). Avrupa Konseyi, TRT ve Bahçeşehir Üniversitesi tarafından düzenlenen Avrupa Medya Buluşmasının koordinatörlüğünü yapar (2010). Güneydoğu Avrupa Yayın Birliği (SEE PMS), Ortak Yapımlar Grubunda editör olarak bulunur (2011-2013) Avrupa Yayın Birliği(EBU) Kültürlerarası ve Çeşitlilik Grubunda bir sezon başkanlık yapan Korver (2011-13) 8 yıl oyunca bu grupta prodüktör, yönetmen ve editör olarak çalışır. Bazı kitap ve dergilerde makaleleri, denemeleri ve röportajları yayınlanır. Bir sezon başkanlığını da yaptığı Belgesel Sinemacılar Birliğinin kurucu ve aktif üyelerindendir. Festivallerde ve üniversitelerde Belgesel Sinema Atölyeleri yapmaktadır. Gazeteciler Cemiyeti üyesidir. Neyyse (www.neyyse.com) adlı bloğunda ve Cinedergi'de belgeselci adlı köşesinde (www.cinedergi.com) yazmaktadır.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.