Star TV ekranlarından pazartesi akşamları izleyiciyle buluşmaya başlayan Sefirin Kızı adlı dizi hali hazırda yayınlanan ilk iki bölümüyle reyting sıralamasında üst sıralarda yer almayı başardı. Dizinin oyuncu kadrosunda Neslihan Atagül Doğulu (Nare), Engin Akyürek (Sancar Efeoğlu), Uraz Kaygılaroğlu (Gediz), Doğukan Polat (Yahya), Hivda Zizan Alp (Elvan), Özlem Çakar Yalçınkaya (Refika), Erhan Alpay (Akın), Erdal Küçükkömürcü (Güven), Gonca Cilasun (Halise), Tülin Yazkan (Menekşe), Esra Kızıldoğan (Müge), Cemre Öktem (Zehra), Edip Tepeli (Kavruk Ömer) ve çocuk oyuncu Beren Gençalp (Melek) yer alıyor.
Filmin adında geçen “Sefir” Arapça kökenli bir isim ve “elçi” anlamına geliyor. Dizi elçi kızı Nare ile fakir bir yarıcının oğlu olan ama sonradan henüz nasıl olduğunu öğrenemediğimiz bir şekilde zenginleşen Sancar arasındaki yarım kalmış ve hala bitmemiş aşk hikâyesini temel izleğine oturtuyor. İlk iki bölümden öğrendiğimiz kadarıyla çocuk yaşarından beri birbirlerine âşık olan sadece yazları görüşebildikleri için yıllarca hasret içerisinde birbirlerine kavuşmayı bekleyen Nare ve Sancar’ın aşkı kavuştuklarını düşündükleri gece yarım kalıyor. 8 sene önce birbirlerine kavuştukları gecenin nasıl kâbusa döndüğünü izleyici flashbackler ile öğreniyor. Babasının manevi oğlu Akın tarafından tecavüze uğramış ve korktuğu için bunu anlatamamış olan Nare, Sancar tarafından eline bekâret simgesi kırmızı kuşak verilerek gecenin bir yarısı bakire olmadığı için kapının önüne atılıyor. Bekâret ve namus mefhumuna ilişkin bu temsil nedeniyle sosyal medyada olumsuz tepkilerle karşılaşan dizi reklamın iyisi-kötüsü olmaz düsturu ile mi merak yaratıp bu kadar izlendi? Yoksa izleyici gerçekten diziyi beğendi mi? yüksek reytingleri daim olacak mı hep birlikte göreceğiz. Yalnız şunu belirtmek isterim ki ben de bu temsilden oldukça rahatsız oldum.
Hikâyenin devamında Nare o gece uçurumdan atlıyor ve mucizevî bir şekilde ölmüyor. Ondan o geceden sonra hiçbir şekilde haber alınamaması ikili arasındaki aşkı bölgede efsane haline getiriyor. Nare o gecenin bir diğer mucizesi olarak gördüğü bebeği sayesinde hayata tutunuyor ve babasının yanında Karadağ’da yaşarken aradan 8 yıl geçmiş olmasına rağmen kendisine tutkun olan Akın tarafından bir kez daha taciz edilince Akın’ı bıçaklayarak kızını alıp babasına emanet etmek için Türkiye’ye kaçıyor. Ne tesadüftür ki Sancar’ın düğün gününde gelip işi daha da zora sokmak istercesine nikâhını izledikten sonra kızının babası olduğunu ona ve ahaliye söylüyor. Sonrasında niyet kızını Sancar’a emanet edip hapse girmemek için intihar etmek ancak yolda tanıştığı ve devamında kendisine yardım etmek için çırpınan Gediz sayesinde Akın’ın kurtulduğu haberi kızını geri almak istemesine neden olunca eski âşıklar tekrar karşı karşıya geliyorlar. Nare’yi Karadağ’a döndürmek için velayeti kendisinde olan Melek’i alıp götüren Güven âşıkları kızları için zoraki de olsa yan yana getirecek görünüyor.
İzleyici diziyi nasıl buldu? Nasıl okudu bilmiyorum ama benim için rahatsız edici olan, inandırıcılığı sarsan, tutarsız görünen noktaları ben sıralamak istiyorum. Belki senaryo ekibinin dikkatini çeker. Öncelikle dizinin kadına bakışının ataerkil kodlar çerçevesinde şekillenmesi ve toplumsal cinsiyet ayrımının normalleştirilmesi beni rahatsız eden noktalardan ilki. Dizide ki bekâret ve namus vurgusunun rahatsız ediciliğine değinmiştim. Bir de üzerine dizideki kadın karakterlerin de (Anne, Menekşe vb) bu duruma tepki vermiyor ve hatta onaylıyor, meşrulaştırıyor oluşu benim için çok daha fazla göze batan bir durum. Nare ve Sancar arasındaki ilişki başta olmak üzere Sancar’ın etrafındaki diğer kadınlarla olan ilişkilerinde de kadın hakkına duyarsız bir adam oluşu, sözlü ve hatta fiziksel şiddet uygulaması, kadınlarında bu duruma tepki vermiyor oluşu kadın-erkek ilişkilerine ilişkin şiddeti normalleştiren bir temsil olarak beni rahatsız eden bir diğer nokta. Özellikle Menekşe’nin körkütük âşık tavrı ve Nare’nin kızının söylemiyle güçlü görünen kadın imgesine karşın kendisine inanmamış, onu yalnız bırakmış Sancar’ın şu aşamada bile kendisine sözlü ve fiziksel şiddet uyguluyor olmasına bir şey dememesi, tepki vermemesi oldukça rahatsız edici. Bu nedenle Sancar’ın çok âşık özelliği ile kahramanlaştırılmamasını ve karaktere ilişkin eksi yanların görülmesini umuyorum.
Dizide bana inandırıcı gelmeyen noktalar arasında Nare’nin o gece uçurumdan atlamış ölmemiş ve kalıcı ya da görünür bir sakatlık yaşamamış olması; kurtarıcısının manevi abisi ve tecavüzcüsü Akın olması, ki Akın onu uçurumun dibinde nasıl buldu?; Nare’nin ikinci intihar girişiminden önce uçurumdan fırlattığı defterini sonrasında elliyle koymuş gibi bulması; Nare’nin Sancar’ın annesinin intihar girişimini Melek’e söyleme tehdidine boyun eğmesi; Nare’nin babasının kızına ulaşmak için Gediz’i araması; Nare ve Gediz arasındaki hızlı gelişen ilişki ve Gediz’in herkesi karşısına alıp Nare’ye aşık olacağına ilişkin ipuçları ilk göze çarpanlar arasında yer alıyor. Sancar’ın nasıl zengin olduğu ve Nare’nin neden her şeyi ajandaya not aldığı ise kafamda aydınlanmayan soru işaretleri olarak duruyor.