Mahsun Kırmızıgül gerçek bir hikayeden senaryosunu kaleme alıp, yönettiği “Mucize” filminin devamı niteliğindeki “Mucize 2 Aşk” sinemaseverlerle buluşuyor.
Dağ köyünde yaşayan engelli Aziz ile görücü usulü evlenen Mızgin’in saf ve koşulsuz sevgisini anlatan filmde muhteşem performansıyla oyunculuğunu konuşturan Mert Turak, CineDergi için buluştuğumuzda tüm içtenliğiyle sorularımızı cevapladı. Usta oyuncu Mert Turak “İyi bir iş aktörün namusu gibidir. Yıllar sonra dönüp baktığımda arkamda kötü bir iş istemem. Çok mükemmeliyetçi, kendime acımasız bir adamım” diyor.
AZİZ’İN İÇSEL YOLCULUĞU DAHA ZORDU
Mucize filminde gösterdiğiniz başarılı performanstan sonra Mucize 2 Aşk ile yine karşımızdasınız. Aziz rolüyle yine çok konuşulacaksınız. Nasıl bir süreç geçirdiniz?
Mucize zordu ikinci film daha da zordu diyebilirim. İkinci filmin senaryosunda Aziz’in yedi yılda nasıl düzeldiği anlatılıyor. Bu devam filmi gibi görünse de aslında çok özgün bir senaryosu var. İlk filmi izlemeyenler dahi Mucize2’de yepyeni bir dünyanın kapılarını aralayacaklar. Bir aktör olarak da çok heyecanlandım. Aziz iyileştikten sonra da bir 4 yıl izliyoruz. Toplamda Aziz’in 12 yıllık hayatını görüyoruz beyazperdede. İkinci filmde, Aziz’in bedensel iyileştirilmesi, içsel yolculuğu kadar zor değildi. Bir doğulu olarak Foça’nın göbeğinde mücadelesi daha meşakkatliydi. Bir daha bu kadar büyük performans oynayabilir miyim bilemiyorum. (Gülüyor) Bir daha bu kadar büyük performans oynayabilir miyim, böyle büyük bir proje bir daha gelir mi bilemiyorum ama umarım gelir. Mucizelerin hayatımda artık apayrı bir yeri var. (Gülüyor)
Aziz rolüne nasıl hazırlandınız?
9 ay gibi bir süre içerisinde hazırlandım. Senaryoyu Vivaldi’nin 4 Mevsimi’ne böldüm ve “Bunun içsel ve fiziksel yolculuğunda bir grafiği olmalı” dedim ve sete çıktığımda rahat olmak adına çok çalıştım.
MAHSUN FİLMLERİNİ ANLATIRKEN YAŞAR
Mahsun Kırmızıgül’ün yönetmeliği ve filmleri için neler söylemek istersiniz?
Daha önceki filmlerini izlemiştim. Mahsun filmlerini anlatırken oynar. En büyük rolden en küçük role kadar yaşar. Onun inanmasına siz dinlerken kapılıyorsunuz zaten. Varını yoğunu bu işe adadığını görüyorsunuz. Bir röportajımda da söylemiştim aktör ve yönetmenin hikayesi aynı sevgili için düello eden iki silahşorun durumudur aslında. Aynı şey için uğraşırsınız ama yönetmen “Ben daha çok seviyorum” der. Aktör “Hayır ben daha çok seviyorum ben daha derin düşünüyorum” der ve kapışırsınız. Bunun sonucunda ortaya sağlıklı bir çocuk doğar. O yüzden Mucize 2’de çok daha rahat ve emin ilerledik. Erdal Özyağcılar, Fikret Kuşkan, Ali Sürmeli gibi Türk sinemasının ustalarıyla bir arada oynamak yine en büyük şansımdı. Erdal Ağabey ve Fikret Kuşkan ile hocam olan Yıldız Kenter’in öğrencileriydik. Mucize 2 benim için enteresan bir deneyim oldu.
Gerçek bir hikayeden yola çıkan Mucize filmlerinin kahramanı Aziz Bey ile tanışma fırsatı bulabildiniz mi?
Evet hem kendisiyle hem eşiyle tanıştım. Film için başarılar diledi. Çok başarılı bulduğunu ifade etti sağ olsun.
İZLEYİCİ KOŞULSUZ SEVGİYİ GÖRECEK
Bu kadar duyarsız, sevgisiz bir dünyada ‘Mucize 2’ filmi iyi gelecek galiba…
Sadece Türkiye için değil dünyanın problemi duyarsızlık. Kimsenin kimseye tahammülü yok. Artık kimsenin karşılıksız, menfaatsiz, hiçbir şey yapmadığı yere dönüşüyor. O nedenle burada koşulsuz sevmek, inanmanın gücünü görüyoruz, o yüzden Mucize…
Filmdeki performansınızdan etkilenen genç arkadaşlar olacak, oyunculuğunuz kalplerine dokunacak bence. Sizin oyunculuk hikayeniz nasıl başladı?
Liseye başladığımda annem ve babam kendi aralarında konuşuyorlardı “Hukukçu mu olsun, mühendis mi olsun” diye. Onlar aralarında konuşurken lisede tiyatro yapmıştım. Baktım sahnede bana bir şeyler oluyor. O zaman karar verdim ve oyuncu arkadaşım Öner Erkal’la beraber kurslara gitmeye başladık. Sahne tozunu yutunca iflah olmaz derler bende de aynı şey oldu. Sınavlara girdim 12 sınava girdim 13’üncü de kazanmıştım.(Gülüyor) Bizim zamanımızda konservatuar okumamak ayıp gibi bir şeydi. 98 yılında Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi GSF Tiyatro bölümüne girdim. 1 yıl okudum. Dokuz Eylül Üniversitesi GSF Tiyatro Bölümü’ne yatay geçiş yapacakken, İstanbul Üniversitesi Konservatuarı’nın sınavlarına girmek, denemek istedim. Ve kazandım. (Gülüyor) Daha sonra 2003 yılında İstanbul Büyükşehir Şehir Tiyatroları’na girdim. 2005 yılında Haldun Dormen Hoca’nın ‘Kantocu’ oyununda anlatıcı rolüyle sükse yaptığıma inanıyorum. Sonra arka arkaya diziler geldi. Ama benim için tiyatro her zaman esastır.
3 YILDIR KARINCALAR’I OYNUYORUM
Projelerde sizi çok göremiyoruz. Tercihiniz tiyatrodan yana olduğu için mi? Yoksa seçici misiniz?
Bugüne kadar bütün kalbimle yapmak istediğim işlerde hep oldum. Yeşil Deniz, Beni Böyle Sev, Mucize filmleri ve şu anda Şehir Tiyatroları’nda tek kişilik oynadığım Karıncalar adlı tiyatro oyunu. Allah olmak istediğim işleri karşıma çıkardı. Bizi biz yapan tiyatroculuğumuz. 3 yıldır sadece tiyatro yapıyorum mesela. Mucize filmi dışında. Sadece tiyatro yapmak bende; o sırt çantasıyla konservatuara giren o çocuğu hatırlatıyor. Hiç unutmam Yıldız Kenter Hocam ilk derste şöyle demişti: Tiyatroyu bir basamak olarak kullanmayın. Asıl işiniz tiyatro. Hocamın bu cümlesini çok ciddiye aldım herhâlde (Gülüyor) Son çalıştığım menajerimde “Ev alacaktık, araba alacaktık… Sen reklamda oynuyorsun üzülüyorsun” diyor. (Gülüyor) İyi bir iş aktörün namusu gibidir. Şener Şen mesela kötü bir iş yapar mı? Yıllar sonra dönüp baktığımda kötü bir iş istemem arkamda. Çok mükemmeliyetçi, kendime acımasız bir adamım. Sette herkesten önce kendimi döverim.
HAYAL ETTİĞİM YERDEYİM
Hayalleriniz neler?
Çocukken billboardlarda olayım, gökdelenlerde fotoğraflarım olsun demiyordum. Genco Erkal’ın, Haluk Bilginer’in oyunlarına bilet alıp gidiyordum. Hayal ettiğim yerdeyim.
Üç senedir 1 saat 15 dakika süren ve her oyunda 750 kalori yaktığım tek kişilik ‘Karıncalar’ oyunun yarım saatini mayına bastığı için tek ayaküstünde bir performansla seyirci karşısına çıkıyorum. Bu arada da sinema yapıyorum. Bana diyorlar ki 40 yaşında neden bekarsın? Arkadaşım bu tempoda nasıl olsun değil mi? (Gülüyor) Şaka bir yana kendi yazdığım yönettiğim oynamak istediğim projeler var. İnşallah hayallerim gerçek olur bir gün.
Bugüne kadar yer aldığınız projelerinizde Türkiye’nin en iyi isimleriyle beraber çalıştınız. Aklınızda çalışmak istediğiniz başka isimler var mı?
Tiyatroda Bülent Emin Yarar, Haluk Bilginer, Genco Erkal… genç nesilden Yağızcan Konyalı’yla oynamak, Fikret Kuşkan, Ali sürmeli, Ayda Aksel ve Erdal Özyağcılar’la yeniden bir araya gelmek çok isterim.