Netflix platformunun peşi sıra çıkardığı birbirinden ilginç dizilerden bir tanesi de hiç şüphesiz komedi/dram/suç türünü harmanlayan The End Of The F***ing World. İlk sezonu 2017 yılında yayınlanan ve sinematografi dalında bir de Primetime Emmy adaylığı bulunan dizi yayınlandığı ve oldukça ilgi gören ilk sezon sonrası sessizliğe büründü. Keza iptali ya da devamına dair herhangi bir açıklama da gelmemişti. Bu uzun sessizlikten sonra nihayet dizinin ikinci sezon akıbeti de belli oldu. Geçtiğimiz aylarda yeni sezonu ile ekranlara döneceği açıklanan serinin ikinci sezonunun ilk bölümü ise önümüzdeki günlerce seyirci ile buluşacak. Evlerinde çeşitli aile sorunları yaşayan ve bu sebeple evlerinden kaçan iki ergenin bilinmeze olan yolculuklarına tanıklık ettiğimiz dizi ilk sezonda hayli keyif dolu anlar yaşatmıştı.

İlk sezondan kısaca bahsetmek gerekirse, Alyssa sorumsuz annesi ve kendisinden hoşlanmayan, itici üvey babası ile yaşarken James gözleri önünde intihar eden annesinin travması ve ilişki kuramadığı babası ile mutsuz ve bir o kadar umutsuz hayat yaşayan büluğ çağındaki iki gençtir. Kendisini “sorunlu, soğuk kanlı bir katil” olarak tanımlayan James’in bu durumu her ne kadar bizlere sempatik ve komik bir şekilde sunulsa da altında yatan ağır travmanın etkisi gayet açık. Okulda kendisi gibi sorunlu olan Alyssa ile tanışan James ona karşı duygularını ilk etapta anlamlandıramasa da onunla yollara düşecek kadar da “cesur” davranıyor. James’in babasının arabasını çalarak Alyssa’nın hiç görmediği üvey babası Leslie’ye ulaşmak için maceraya atılan bu iki ergen biraz komedi biraz dram sosu ile izleyenlere eğlenceli vakit geçiriyorlar.

Yolda elbette başlarına gelmedik kalmıyor. Benzin istasyonu gaspı, izinsiz eve girme ve cinayete kadar hiç tahmin edemedikleri olaylar silsilesi ile karşılaşıyorlar. Tüm bunlar yaşanırken elbette biraz abartılı da olsa ergenliğin verdiği rahatlıkla hareket ediyorlar. Tüm bu suçları işlerken aralarında keyifli diyalogları izlediğimiz iki iş bitirici kadın dedektif de peşlerine çoktan düşmüştür. Nihayetinde Alyssa annesi ve üvey babasından bulamadığı ilgiyi bulabileceği gerçek babasına ulaşır ancak hiçbir şey ilk göründüğü gibi değildir. İlk etapta hayli sıcak, cana yakın davranan Alyssa’nın babası ufak bir karavanda yaşayan, esrar satarak geçimini sürdüren bir alkoliktir. Üstelik yerini bildirene ödül verileceğini duyduğunda kızı Alyssa’yı anında polislere teslim etmeye de hazırdır. Tüm bu olup bitenler arasında sıkışıp kalan James ve Alyssa sonunda kendilerinden başka kimseye güvenemeyeceklerini acı bir tecrübe ile öğrenmiştir.

James, kendisini acımasız ve bencil biri olarak gösterse de aslında sevdiği kişilere karşı ne kadar merhamet dolu, yardımsever olduğunu kendisi de bu yolculukta keşfetmiştir. Annesinin intiharı ile geçirdiği ağır travmatik süreci kendisine değer verdiğini anladığı Alyssa ile çıktığı bu sonunu bilmediği yolculukta atlatacak ve amaçsızlığının oluşturduğu boşluğu yine kendisi gibi benzer sorunları yaşayan Alyssa ile dolduracaktır. Alyssa ise James ile geçen sürede babasından kaynaklı erkeklere güven sorununu ise her erkeğin aynı olmadığını gördüğü James ile aşacaktır. Peşlerinde iki dedektifin olduğu ve gidecek yerleri olmayan Alyssa ve James’i özellikle sezon finalindeki çarpıcı sahne sonrası neler beklediğini ise kısa bir zaman sonra yine Netflix ekranlarında öğrenme şansına erişeceğiz.

Karşımızda çok zeki bir senaryo ya da öyle sizleri aman aman meraklandıracak bir hikâye yok. Ancak yine de izlediğinizde iki ergenin çıktıkları bu yoldaki pervasız macerasına kayıtsız da kalamıyorsunuz. Hikâyeyi asıl izlenebilir kılanın genç oyuncuların performansları olduğunun da altını çizmek gerekiyor. Keza Alyssa’yı canlandıran Jessica Barden, Anna (2011) ve Lobster (2015) gibi başarılı filmlerde boy göstermekle beraber yine televizyon ekranlarının bir dönem ilgiyle izlenen dizilerinden Penny Dreadful’da da yer almış bir isim.

Kariyerine Benedict Cumberbatch’li Oscarlı film The Imitation Game ile başarılı bir giriş yapan Jamesi’i canlandıran genç yetenek Alex Lawther’ı ise Black Mirror ve Ghost Stories gibi yapımlardan hatırlayabilirsiniz. Oyuncuların uyumu, iddiasız ama eğlenceli hikâyesi, kısa süresi ile The End Of The F***ing World izleyenleri ilgi çekici, komik bir maceraya çıkarıyor. İkinci sezonu önümüzdeki günlerde başlayacak olan dizi, keyifli çerezlik dizi arayanlar için iyi bir alternatif olabilir.

Egemen Tokatlıoğlu
1981 İzmit doğumlu. Filmlere olan ilgisi 80’lerde eve video girmesi ile başladı. 80-90’ların akla kazınan kült filmlerini repliklerine kadar ezberledi. Korku, bilim kurgu ve fantastik türüne ayrı bir ilgisi vardı. 8 yaşında beyazperde ile ilk tanışmasından sonra sinema vazgeçilmez tutkusu oldu. Aynı zamanda bilgisayar, atari oyunları ve çizgi romanlarla içli dışlıydı. Commodore 64’ü ile sabahlara kadar oyunlar oynadı.Taşınmalar nedeniyle İzmit, Ankara ve Isparta’da farklı okullarda ilköğretim ve liseyi tamamladı. Üniversitede Turist Rehberliği bölümünü bitirdikten sonra çok istediği Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünde yüksek lisans yaptı. Korku sinemasına olan düşkünlüğü nedeniyle yüksek lisans tezini “1960-1990 Yılları Arasında Amerikan Korku Sinemasındaki Muhafazakârlık” üzerine yazdı. Amerikan korku sinemasının dönemin toplumunun psikolojik,ahlâki ve siyasi yapısına nasıl ayna tuttuğunu inceledi. Pek çok kurumsal firma, haber sitesi, dergide içerik yazarlığı ve editörlük yaptı. Şu anda hala metin yazarlığı ve editörlük yaparken aynı zamanda bazı online platformlarda, basılı dergilerde sinema yazıları, eleştiriler yazıyor, özel dosyalar hazırlıyor.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.