Güzel Sanatlar ve İletişim Fakültelerinin yanı sıra  Meslek Yüksekokullarının da  Radyo-TV- Sinema bölümlerinde  ‘Belgesel Sinema’ dersleri ve atölyeleri her geçen gün artmakta. Belgesel Sinema’nın gösterim olanaklarının azlığı, yapım koşullarının kısıtlılığına rağmen öğrencilerin belgesel sinemaya ilgisi her geçen gün artıyor. Üniversiteler arasında tatlı bir rekabet de söz konusu hatta.  Festivallerde boy gösteren belgesel film sayısı ile övünen aldıkları ödülleri sayan öğrenci ve hocalar… Bir anlamda sevindirici olan bu durum akla pek çok soruyu da beraberinde getiriyor.  İstanbul Üniversitesi Dr. öğretim üyesi aynı zamanda Radyo-TV Sinema Bölümü Başkan Yardımcısı Özlem Arda’ya bu anlamda aklıma takılan soruları sordum.

Belgesel çekmek ve belgesel sinema öğretmek/anlatmak arasında senin için nasıl bir fark var?

Belgesel filmi anlatmak ve belgesel film üretmek arasında, muazzam bir fark var. Bu, teori ve pratiğin birlikteliğinin dengeli bir şekilde kurulumu aslında. Bu kurulum, birbirinden bağımsız ilerlemez reel yaşamda. Ancak sahada öyle durumlar oluşur ki; herhangi bir teorik yaklaşımla açıklamasını sunamayız. İdeal olanı, elbette teorinin uygulamasını yapabilmektir. “Belgesel”in ne olduğunu ve aynı zamanda “ne olmadığını” öğretmek, belgesel filmin temel ilkelerini anlatmak, etik ve estetik değerlerini vurgulamak, geçirdiği evreleri, yaklaşımları aktarmak, hiç şüphesiz, benim için çok keyifli ancak öğrencilerimin, bu arka plan bilgilerini zihinlerinin bir köşesinde tutup ürettiklerini görmek ise paha biçilemez bir duygu benim için.

Öğrencilerinin belgesel film derslerine ilgisi ne?

Fakültemizde hem lisans hem lisansüstü programlarda belgesel film derslerimiz mevcut. Öğrencilerimiz ilgi duyuyor, merak edip bu dersi seçiyor dolayısıyla çok umutlu ve mutluluk verici bir durum. Örneğin; son 3-4 senedir, 200 kadar öğrenci lisans programlarından bu dersi seçiyor ve belirli bir doygunluk düzeyinden sonra üretmek istiyor. Daha ne olsun !

Bunu duymak ne güzel! Bu sayının arttığını görebiliyorum ben de. 1990’lı yıllarda sadece bir iki üniversitede belgesel sinema dersleri varken bugün hemen hepsinde var ve öğrenciler ciddi üretimlere imza atıyor. Belgesel Sinema derslerine katılan öğrencilerinin beklentileri ne yönde?

Öğrencilerimizin çok çeşitli beklentileri var ve en özlü biçimde iki gruba ayırabiliriz. Bir grup öğrencimiz sadece ve sadece bilgi düzeylerini geliştirmek, ‘belgesel’in ne olduğunu anlamak için geliyor; diğer bir grup öğrenci ise, heyecanla bir an önce ‘derdini’ anlatmak, üretmek için geliyor. Bir grup ise “Özlem Hoca iyidir” diyerek geliyor akademik beklentinin ötesinde bir beklentiyle.

“Özlem Hoca iyidir.” Bu çok sık duyduğum bir söz. Böyle bile gelse, belgesele dair bir iki cümle hatırlasa, sormayı sorgulamayı öğrense, iyi bir izleyici olsa bence bu ders yine de amacına ulaşmıştır.Belgesel çekmek öğretilebilir bir şey mi?

Üzgünüm, bu sorunun cevabı bana göre hayır! Belgesel film çekmek; içten gelen sanatsal üretim dürtüsü ve “neden, nasıl” sorularını cevaplama, merak etme, araştırma arzusuyla gerçekleştirilir. Belgesel sinema alanında çalışan bir akademisyen, bu dürtüyü-arzuyu harekete geçirebildiği ölçüde becerikli sayılabilir. “Belgesel”in ne olduğu ya da ne olmadığı, temel ilkeleri, etik ve estetik değerleri, evreleri, yaklaşımları elbette öğretilebilir ancak ürettirmek – üretimin gerçekleşmesini sağlamak, birebir sahaya insangücü-beyingücü göndermekle ilgili.

Senin amacın ne, öğrencilere ne vermek, ne anlatmak?

Her zaman öncelikli hedefim: Öğrencilerin; kendilerini, içinde bulundukları koşulları, çevrelerini, toplumu anlayabilmeleri. Çünkü belgesel film, sanatı ve bilimi aynı potada erittiğiniz bir edim. Bu edim, var olanları daha iyi anlamak ve anlamlandırmak adına yapılan nihayetinde biriciklik içeren bir iş. Aynı zamanda, bir misyonu da içerir; ‘an’ın kaydı, sonrası için çok kıymetlidir. Bir daha o ‘an’a geri dönülemeyeceği için, içine doğulan kültür adına yapılan önemi büyük bir sanatsal üretimdir. Anlatılacak, keşfedilecek, izi sürülecek o kadar çok şey var ki; bunları ‘görebilmek’ için ‘açık gözler’le bakmak ve derinlemesine muhakemesini yapmak gerekiyor. Sadece sinema sanatını bilmek, belgesel film tekniklerini öğrenmek değil mesele; disiplinlerarası bir kafaya sahip olmak gerekir ya da dünyayı o gözlerle görme meselesidir.

Disiplinlerarasılık demişken, belgesel filmde emek denklemi ve disiplinlerarasılık nasıl kurulur?

Senin de yazılarında, söyleşilerinde vurguladığın gibi Semra, belgesel film, ilk anından itibaren sürekli emek gerektiren ve çok katmanlı bir iş. Belgesel anlatınıza ne kadar emek verirseniz o kadar iyi iş çıkarma ihtimali yükselir. Ama sadece yükselir-kesinleşmez. Çünkü bağlantılı birçok ögenin birleşimidir bu çizgi. Belgesel filminize yoğun emek vermek, daha derinlikli iş yapmanızı sağlıyor. Nasıl ki; tek boyutlu insan fevkalade bir keyif vermezse belgesel film de öyledir. Okumalara, yeniden üretimlere, yeni üretimlere kapı açabilecek nitelikte olmalıdır. Bir belgesel filmde çok katmanlılık ancak ilgili disiplinleri bilmek, kavramakla mümkün olabiliyor. Bir belgesel sinemacı; sosyoloji, ekonomi, psikoloji, antropoloji bilmelidir. Olgu ya da olayları bu genişlikte kavrayabilmeli, yorumlayabilmelidir.

Belgeseli de özel kılan yanı bilimle sanatın kesiştiği bu noktada işte. İletişim Fakültelerinin son yıllarda ürettiği belgesel filmler bütün festivallerde boy gösteriyor, ödüller alıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsun? Yani öğrencilerin “ödüllü yönetmen” olması ne ifade ediyor senin için ve bu işe yeni başlayan gençler için ne ifade etmeli?

Elbette, öğrencilerin ya da öğrencilerimizin ürettiği belgesel filmlerin ödül alması, gurur ve mutluluk verici bir durum. Hatta danışmanlığını yaptığım birçok belgesel filmin izleyiciyle buluşma safhasına geldiğimizde teşvik ettiğim de bir durum. Çünkü otoriteler tarafından onaylanmak, ödüllendirilmek büyük bir motivasyon kaynağı. Ben de lisans döneminde öğrenciyken ilk ödülümü aldığımda; hatta Atilla Dorsay’ın elinden övgü dolu cümlelerle emeğimin takdir edildiğini ya da dönemin Kültür Bakanı’ndan kültüre katkı koyduğumun onayını almak tarif edilemez bir duyguydu. Kamerasını benimle paylaşan arkadaşım şu anda çok başarılı bir reklam yönetmeni ve birlikte ürettiğimiz sınıf arkadaşımla maalesef O da kaybettiğimiz yeteneklerden, Amerika’ya yerleşti, yapamayacağımız hiçbir şeyin olamayacağını hissetmiştik. Yalnızca bir süreliğine de olsa hissetmiştik çünkü sonrasında yeni üretimler, yeni araştırmalar için kolları yine sıvadık. Dolayısıyla, ödüller bir sonraki üretimin motivasyonu olmalı yoksa öyle hemen belgesel sinemacı ‘olunmuyor’, belgesel film yönetmeni ‘olunmuyor’. Bir belgesel film ödülü ardından zihnin boşlukları ya da öğrenilecek, keşfedilecek şeyler azalmıyor.

 

Semra Güzel Korver
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV-Sinema mezunu. Aynı alanda, aynı üniversitede Doktora’ya devam ediyor. Profesyonel yaşamı 1992-99 yıları arasında VTR Araştırma Yapım-Yönetim Şirketinde geçer. 1999’dan günümüze TRT İstanbul Televizyonunda prodüktör ve belgesel yönetmeni olarak çalışmaktadır. 1992’den bu yana başta belgesel yapımlar olmak üzere pek çok haber, kültür, reklam ve tanıtım projesine Araştırmacı, Prodüktör, Yönetmen, Editör ve Danışman olarak imza atar. Dönüşüm, Fan-Atik, Şehir İnsanları, Alamnya Alamanya, Multikulti Haberler belgesellerinden bazılarıdır. PRİX Europa, Al Jazeera, Altın Portakal, Malatya, Oscar Türkiye Seçici Jürisi gibi bir birçok ulusal ve uluslararası film festivalinde jüri üyesi olur, ödüller alır. İ.Ü. Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, Radyo-TV Yayıncılığı Bölümünde ders verir (2001-02). Avrupa Konseyinin “ayrımcılığa karşı sesini yükselt” kampanyasında uzman olarak yer alır (2010). Avrupa Konseyi, TRT ve Bahçeşehir Üniversitesi tarafından düzenlenen Avrupa Medya Buluşmasının koordinatörlüğünü yapar (2010). Güneydoğu Avrupa Yayın Birliği (SEE PMS), Ortak Yapımlar Grubunda editör olarak bulunur (2011-2013) Avrupa Yayın Birliği(EBU) Kültürlerarası ve Çeşitlilik Grubunda bir sezon başkanlık yapan Korver (2011-13) 8 yıl oyunca bu grupta prodüktör, yönetmen ve editör olarak çalışır. Bazı kitap ve dergilerde makaleleri, denemeleri ve röportajları yayınlanır. Bir sezon başkanlığını da yaptığı Belgesel Sinemacılar Birliğinin kurucu ve aktif üyelerindendir. Festivallerde ve üniversitelerde Belgesel Sinema Atölyeleri yapmaktadır. Gazeteciler Cemiyeti üyesidir. Neyyse (www.neyyse.com) adlı bloğunda ve Cinedergi'de belgeselci adlı köşesinde (www.cinedergi.com) yazmaktadır.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.