İki Aile, Çakıl Taşları, Pis Yedili, Babalar ve Evlatları, Kanatsız Kuşlar gibi sevilen projelerle dikkatleri üzerine çeken, Vuslat’ dizisinde Kerem karakteriyle karşımıza çıkan başarılı oyuncu Ümit Kantacılar’la ‘Dert Bende’ filmi için bir araya geldik. Oyunculuğunun yanı sıra ilk kez yapımcı kimliğiyle izleyiciyle buluşan ünlü oyuncu, CineDergi okuyucularına ‘Dert Bende’ filmini anlattı. Günümüz komedi filmlerine dokunan Kantarcılar, komik olmayan durumlarda, komik olmayan hikayelerde, komiklik yapmaya çalışan tiplerin kendi projelerinde asla yer almayacağını belirtti ve ekledi: “Benim sinemaya bakışımda böyle bir şey yok sadece. Çünkü sinema kendinize bıraktığınız büyük bir miras. Bunu kaybedemez yok edemezsiniz” diyor.
Yapımcı kimliğiniz ile sevenlerinizle karşı karşıyasınız… Neler söylemek istersiniz?
Bunu çok fazla kabul etmiyorum aslında. Ben yapımcı değilim. Bir senaryo gördük çok heyecanlandık bunu başkalarına söyleyip ikna etmekle uğraşıp zaman kaybedeceğimize cebimizde ne var ne yok döküp hep beraber yapalım istedik. Buralara kadar geldik.
YAPIMCI OLMAK ZORMUŞ
Hazırlık süresince nasıl geçti sizin için? Heyecanlandınız mı?
Çok heyecanlandım. Fragman mı çıktı, afiş mi basıldı… Her aşaması çok zormuş. Ben yapımcı değilim, oyuncuyum. Bu işe sevdalı olduğumuz için yapıyoruz gerçekten.
İKİNCİSİNİ YAPMAK İSTİYORUM
Dert Bende’nin bütçesi hesaplarınızın üzerinde mi çıktı?
Doğal olarak beklentimizin üzerinde bir maliyet çıktı. Milyoner olmak için değil, ikinci filmi çekmek için bu yola girdik. Memnunum yani…
ACAYİP ACAYİP TİPLER YOK
Senaryoda sizi etkileyen ne oldu?
Türkiye’de belki de çok az yapılmış bir komedi türü: Durum komedisi. Acayip acayip tipler, güldürmeye çalışan değişik karakterlerimiz yok. İnsani tepkilerle durumun ne kadar komik olduğunu seyirciye vererek absürd ya da insanların başına binde bir gelecek olayların, bu karakterlerin başına gelmesi, bunların da gerçekten yaşayan insanlarmış gibi davranmaları, senaryonun ne kadar komik olduğunu ortaya çıkarıyor. Günümüz senaryolarında komik olmayan durumlarda komik olmayan hikayelerde komiklik yapmaya çalışan tipleri görüyoruz. Bizim filmimizde asla böyle bir şey yok.
Günümüzde çekilen komedi filmlerini biraz eleştiriyor musunuz?
Olması gerektiğini düşünüyor, eleştirmiyorum. Sadece her insanın tavrı ve tarzı vardır. Benim sinemaya bakışımda böyle bir şey yok sadece. Çünkü sinema kendinize bıraktığınız büyük bir miras. Bunu kaybedemez yok edemezsiniz.
KENDİ KENDİME ÇOK GÜLERİM
Kendinizi komik buluyor musunuz?
Şunu söyleyebilirim rahatlıkla hatta egoist ya da narsist diyebilirsiniz. Kendi kendime evde çok gülerim. Çünkü ağzım hiç durmuyor bir iş yaparken, oyuncunun üçüncü gözü çok kuvvetli oluyor, devreye giriyor çok gülüyorum.
Dert Bende filminizdeki rolünüzden bahseder misiniz?
Kenan karakterini canlandırıyorum. Bir köpek hırsızı. İnsanların köpekleri çalıp, kayıp ilanı vermelerini bekleyen, bulana ödül verilecek ilanı gördükten sonra köpekleri sahiplerine teslim eden bir tipi canlandırıyorum. Bunu da son derece ulvi bir görevmiş gibi yapıp, parkları kendi ofisi zanneden bir tip. Yakın arkadaşları Mert ve Cem’le birlikte bir gün maceraya sürükleniyorlar, devamını anlatmayayım sürprizlerle dolu bir macera…
Hayvanseverlerden bir tepki gelir mi acaba?
Gelmez, çünkü biz hayvanlara eziyet etmiyoruz. Bir farkındalık yarattığımızı da düşünüyorum. İzleyip değerlendirsinler. Tepki çeken bir şey olursa da oturur hep beraber konuşuruz. Özeleştiri de gerekiyorsa yaparız.
Dert Bende de peşinize bir sürü sorunlar takılıyor. Günlük hayatınızda da böyle midir? Üst üste gelen olumsuzluklar peşinizi bırakmaz mı?
İyi şeyler de kötü şeyler de hiç yalnız gelmezmiş. Üst üste gelirmiş. Bizde kötü şeyler geldin mi üst üste geliyor. Aynen ben de de iyi şeyler de kötü şeylerde tek başına gelmiyor. (Gülüyor)
Kaotik durumdan nasıl kurtuluyorsunuz?
Direnç ve agrasyondur benim anahtarım. Çünkü her gecenin bir gündüzü olduğuna inanıyorum. Zaman, sabır ve agrasyon.
Cast’ı nasıl oluşturdunuz?
Ben bu işe girdiğim zaman en yakın arkadaşlarımla yapmak istedim. Yönetmenimiz Murat Özdağ çok eski arkadaşım. Jessica (May) da arkadaşım mesela normal hayatta daha komik birisidir. İnsanların baktığında enerjik, derdini dert edebileceği, masum insanlar lazımdı. Jessica çok doğru bir isim oldu bunun için. Meselesini mesele haline getiremediğin de seyirci, izleyicinin kalbine dokunamazsın çünkü.
VUSLAT ÇOK ÖZEL BİR İŞ
Gelelim Vuslat dizisine… Performansınız da çok konuşuluyor. Neler söylemek istersiniz?
Çok özel bir iş geçekten. Bugüne kadar yaptığım iş’lerde, her yaptığım şeyin bir derdi vardı. Vuslat’ın da başka bir meselesi var, hikaye olarak. Beğenirsiniz beğenmezsiniz. Ama mesnevi bir tarafı bir tevafuk hikayesi var. Vuslat benim içinde bir dönüm noktası çünkü evimizin çocuğu, bizim oğlan, damat ve jönü oynadım. Burada kötü bir karakteri oynuyorum. İnsanların kötü olması için bir sebepleri olduğunu düşünüyorum. Kerem’in de kötü olması için bir sebebi, hikayesi var. Bunu da çok iyi işledik. İnsanlar bana sokakta Kerem için “Kötü ama yazık çok da haklı” diyorlar.
Vuslat size neler kattı?
İçsel yolculukta insanlara çok şey öğrettiğini düşünüyorum. Oyunculuk olarak da bana da çok şey kattı diyebilirim.