Mail kutuma düşen bir mail üzerine yaptığım bir röportaj. 15 Yaşındaki Orkun Özcan Sistem Der ki: Harca isimi bir belgesel çektiklerini ve onlara nasıl yardımcı olacağımı soruyordu. Belgeseli izledim gayet derdini anlatan, önemli isimlerden alınan görüşlerle daha da renklenen ve izlenen bir belgesel olmuş. Orkun’a birkaç soru yönelterek destek olmak istedim, gençlere destek olmak güzel ve şart! Yolunuz açık olsun Orkun Özcan ve arkadaşları…

Merhaba Orkun, öncelikle tebrikler biraz kendinden ve filmi çektiğin arkadaşlarından bahseder misini?

Merhabalar, ben Orkun Özcan 15 yaşında bir lise kinci sınıf öğrencisiyim yaklaşık iki yıldır belgesel sinemasında bir ilgi duymaktayım. İnsanları biraz daha gerçeklere yönlendirmek gerektiğini düşündüğüm için bana çok daha yakın geliyor Bu filmi arkadaşlarım Duru Okay, Deniz Aral, Batu Alp Güler ve Ege Güney ile beraber hayata geçirdik. Elbette daha birçok arkadaşımız proje boyunca bizlere yardımcı oldu, destek verdi. Mesela afiş tasarımımızı Doğa Karaalp gerçekleştirdi. Tam bir ekip çalışması örneği aslında.

15 yaşındasın ve harcama kültürü ve alışkanlığı üzerine belgesel çekmek nereden aklınıza geldi?

 

Bundan 5-6 ay önce bu benim  kafamı kurcalayan bir soruydu aslında. Kafamı kaldırıp baktığım zaman çok hızlı bir yaşam sürdüğümüzü, bu süratin bir dayatma olduğunu ve bu dayatmanın bir takım sonuçlar doğurduğunu fark ettim. Bunun bir parçası olarak çok hızlı yaşamanın yanı sıra çok hızlı  tüketiyor, çok hızlı harcıyorduk. Yalnızca parayı değil, zamanımızı ve duygularımızı da harcıyorduk. Filmin adı da buradan geliyor zaten. Bu soru işaretlerimi arkadaşlarım ile paylaştım, bunu insanlara ulaştırmamız gerektiğini düşündük ve bu belgesel için yola koyulduk

Fikir ortaya çıktıktan sonra neler yaptınız, belgeseli çekmek için nasıl bir yol izlediniz?

Fikir Ocak ayı gibi oluştu aklımızda ve Müfit Can Saçıntı ile ilk çekimimizi gerçekleştirene kadar yaklaşık 3 aylık bir araştırma sürecimiz oldu. Kapitalizm, tüketim psikolojisi, ekonomik olarak tüketimin temelleri gibi birçok konuyu araştırdık, aramızda tartıştık, belli bir bilgi seviyesine ulaştığımızı düşündükten sonra bu öğrendiklerimizi film ile buluşturarak kafamızda kaba bir senaryo oluşturduk, bir yol haritası çizdik ve ilk çekimimizi Mart ayında Müfit Can Saçıntı ile gerçekleştirdik. Sonrasında yoğun bir şehir içi ve şehir dışı çekim programına girdik, bu süreçte bankacılar, psikologlar ile tüketimin farklı boyutlarını konuştuk. Mayıs ayında da Yavaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Sekreteri Bülent Köstem’i İstanbul’da ağırladık ve son çekimlerimizi gerçekleştirdik.

İsimleri nasıl belirlediniz ve onlara nasıl ulaştınız?

Aklımıza yavaş yaşam ve tüketim çılgınlığı deyince ilk gelen isim Müfit Can Saçıntı oldu, Mandıra Filozofu ile çokça yer etmişti aklımızda. Çok kıymetli ağabeyim Kıvanç Sezer’e projeyi anlatmam sonucunda kendisi Müfit Can Saçıntı ile iletişim kurmamızı sağladı. Müfit Bey’de bizi kırmadan kabul etti. Sonrasında röportaj gerçekleştirdiğimiz Olkan Senemoğlı, Anıl Yetişen, Güler Dinçel ve Mehmet Sindel gibi isimleri, konu üzerine yapmış oldukları daha önceki araştırmalar, paylaşımlar, makaleler gibi  bize araştırma sürecinde yardımcı olan kaynaklar vasıtasıyla tanıdık ve iletişim kurduk. Onlar da bizleri kırmadan yardımcı olmak için ellerinden geleni yaptılar. Bülent Köstem ise sürecin başından beri Citta Slow Türkiye ayağı ve Yavaş Yaşamı Destekleme Derneği olarak hep bizimleydi zaten. Kendilerine bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum.

 Belgesel için deneyimli isimlerden destek, fikir  aldınız mı?

Evet elbette destek aldık. Coşkun Aral, Müge Aral, Dilek İçinsel gibi usta belgeselciler bizlere çokça destek oldular, takıldığımız noktalarda yol gösterdiler bir kez daha onlara çok teşekkür ediyoruz. Post-prodüksiyon sürecinde de Ayşe Irmak Şen ve Eren Yılan bizlere yardımlarını esirgemediler.

Filmin gösterimini de yapmışsınız sanırım geçtiğimiz günlerde. Herhangi bir hafta, gün ya a etkinlik kapsamında mı gösterdiniz yoksa tamamen belgeseli paylaşma ve tanıtma amaçlı mı?

Evet bir gösterim gerçekleştirdik bu gösterim aracılığı ile hem filmimizde emeği geçenlere teşekkürlerimizi ilettik, hem tanıtımını yapmış olduk. Ama en önemlisi birebir izleyiciler ile temasa geçebildik. Ve bu şekilde eleştirileri ve öneri ilk ağızdan duyduk. Bu da sonraki işlerimiz için bizlere hem motivasyon kaynağı oldu hem de hatalarımızı görmemize yardımcı oldu

Devamı gelecek mi belgesel çekiminin, keyif aldınız mı? Başka konularınız var mı?

Bizim için bir okul gibiydi aslında geride bıraktığımız çekimler. Çokça öğrendik ve kendimizi çok geliştirdiğimize inanıyorum. Elbette bir o kadar da keyifliydi. Gerek çekim günlerimiz, gerek seyahatlerimiz boyunca birbirimiz ile geçirdiğimiz zaman ve pekiştirdiğimiz dostluk kesinlikle unutulmaz anılar haline geldi. Şu anda bu proje üzerine bir takım geliştirme çalışmaları yapıyoruz. Yeteli fonlanmanın sağlanması halinde aynı konu üzerinde bir orta metraj belgesel çalışması gerçekleştirmeyi umut ediyoruz…

 

 

 

Banu Bozdemir
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Sinema yazarlığına Klaket sinema dergisinde başladı. Dört yıl Milliyet Sanat dergisi ve Milliyet gazetesinde sinema yazarı, kültür sanat muhabiri ve şef yardımcısı olarak çalıştı. İki yıl Skytürk Televizyonunda sinema, sanat ve ‘Sevgilim İstanbul’ programlarında yapımcı, yönetmen ve sunucu olarak görev aldı. Antrakt Sinema Gazetesi’nde iki sene editör olarak çalıştı. Tarihi Rejans Rus Lokantasına hazırlanan ‘Rejans Tarihi’ ve ‘Rejans Yemekleri’ kitabının editörlüğünü yaptı. Rejans Rus lokantası başta olmak üzere birçok şirketin basın danışmanlığı görevini üstlendi. Film + sinema dergisine Türk sineması röportajları yaptı. Küçük Sinemacılar, Benim Trafik Kitabım, 'Çevremi Seviyorum' adı altında on iki tane ‘çevreci’, dört tane fantastik çevre temalı yirminin üzerinde çocuk kitabı bulunuyor. Sosyal medyada yolunu kaybeden bir genç kızın maceralarını anlattığı ‘Leylalı Haller’ yazarın ilk romanı. Kaşif Karınca ise beyaz yakalılara çocuk kafasıyla yazdığı ufak bir yaşam manifestosu özelliği taşıyor. TRT’ye çektiği ‘Bakış’ adlı bir kısa filmi bulunuyor. Halen aylık sinema dergisi cinedergi.com'un editörü, beyazperde.com ve öteki sinema yazarı. Kişisel yazılarını paylaştığı banubozdemir.com sitesi de bulunan yazar filmlerde ve festivallerde jüri üyesi olarak görev alıyor, filmlere basın danışmanlığı yapıyor, sinema ve kısa film atölyelerinde ders veriyor. Çocuklarla sinema ve çevre atölyeleri düzenliyor.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.