Hababam sınıfı, sinemada yöntemlerin ve dönemin beğenilerinin hızla değişmesine rağmen farklı kuşaklar tarafından ortak bir keyifle izlenen filmlerdendi. Fazla eski olması nedeniyle günümüz şartlarına adapte olamayan çoğu Yeşilçam filminin aksine Hababam Sınıfı filmleri, yeni jenerasyonu da etkisi altına alarak sağlam bir ekol oluşturdu. Bu sebeplerden ötürü, ilk filmi 1975 yılında vizyona giren Hababam Sınıfı, zaman içinde farklı sinemacılar tarafından pek çok kez beyaz perdeye uyarlandı. Bu bilgiler ışığında, yeni dönem Hababam Sınıfı filmlerinden aynı tadı alıp almadığımızı sorgulamalı ve eğer cevap hayırsa bunun altında yatan nedenleri araştırmalıyız.
Rıfat Ilgaz’ın yazıp, Erten Eğilmez’in yönettiği Hababam Sınıfı filmleri, en başta bahsettiğimiz birbirinden bağımsız kitleleri sevindirebilme konusunda güçlü bir etkiye sahipti. Bunun en büyük nedeni olarak, Hababam Sınıfı konseptinin, gerçekten de Rıfat Ilgaz’ın öğrencilik döneminde başından geçen olaylardan esinlenilerek ortaya çıkması gösterilebilir. 70’lerin Türkiye’sinde haylaz bir grup öğrenci olarak yaşadıklarını kaleme alan Rıfat Ilgaz, bu sayede aslında tam olarak adlandıramadığımız bir sahicilik oluşturabiliyor. Bu nedenle Hababam Sınıfı filmlerini izleyen herkes kendisini son derece gerçek ve keyifli bir hikâyenin kollarına bırakıyor.
Ertem Eğilmez’in başarılı yönetmenliği ve biraz şans olduğunu kabul etmemiz gereken uyumlu oyuncu kadrosu sayesinde ortaya bugün bile ilk günkü tazeliğinde izlenebilen filmler çıkıyor. Hababam Sınıfı’nın alametifarikalarına değindiğimize göre, yakın zamanda çekilen Hababam Sınıfı devam filmleriyle arasındaki farklara ve Mayıs ayında vizyona girmesi beklenen “Hababam Sınıfı Yeniden” filminin üstlendiği sorumluluklara değineceğiz.
1970’lerde vizyona giren Hababam sınıfı filmleri, hâlihazırda yaşanmış bir anıların beyaz perdeye uyarlanmasıydı. Bu filmlerin ışığında tekrar çekilen Hababam Filmleri ise aynı hikayelerin yeni dönem uyarlaması olduğu için günün sonunda elimizde kalan eser taklidin taklidi olma kaderini yaşıyor. Taklidin taklidi olmak, olayın merkezinde bulunan ana hikâye ne kadar iyi olursa olsun filmi sahicilikten uzaklaştırıyor ve izleyiciye yapay bir atmosfer oluşturuyor.
İlk Hababam Sınıfı filminin üzerinden hatırı sayılır bir zaman geçtiği için dönemin mizah ve eğitim anlayışlarının değiştiğini, pek çok yöntemin ve diyalogun günümüzde etkisini yitirdiğini de unutmamakta fayda var. Bu nedenle o dönem büyük bir heyecanla karşılanan veya şaşırılan birçok olay, bugünün şartlarında aynı heyecanı yaratmıyor. Bunu gözlemlemek için çok detaylı tahliller yapmak da şart değil. Aradan geçen 44 yıl içerisinde lise hayatı değişti, haliyle yeni filmlerde gördüğümüz lise ortamı, gerçek hayatta pek de yansımasını göremediğimiz bir atmosfer.
Tüm bu zorluklar, hem kendi içinde özgün bir tona sahip olan, hem de üzerinden uzun yıllar geçen bir filmin günümüze taşınmasını zorlaştırıyor. Ancak Hababam Sınıfı’nı bu kadar çok sevmemiz ve aynı tadı vermese de benzer şekliyle beyaz perdede görmemiz, eski bir tanıdıkla karşılaşma hissiyatı verdiği için her zaman memnun ediyor. Bu nedenle Mayıs ayında vizyona girecek olan “Hababam Sınıfı Yeniden” filmine dair beklentilerin doğru ayarlanması oldukça önemli. Çok sevdiğim Hababam Sınıfı filmlerinin tadını almak istiyorum diyenler için bir hayal kırıklığı olma ihtimali yüksekken, eski hatıralarım canlansın, tanıdık bir canlandırma göreyim diyenler için keyifli bir deneyim olabilir.
Elif İşleyen