Filinta dizisinin bir çok oyuncusu ve yönetmeninin imza attığı Deliler: Fatih’in Fermanı filmi teknik kalitesi ile Yeşilçam’ın kılıçlı filmler furyasını tekrar başlatma iddiasında…

Bu hafta vizyona giren Deliler: Fatih’in Fermanı filmi bir çok yönden konuşulması gereken bir yapım. Önce filmin konusunu anlatalım, 1458-1460 yılları arasında Romanya Prensi Vlad, Fatih Sultan Mehmet’in gönderdiği Osmanlı elçisini infaz eder. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet, Baba Sultan’a, Vlad’ı öldürtmesi için ferman verir. Baba Sultan yedi kişiden oluşan Deliler Birliği’ni Kuman’la birlikte Edirne’den Targoviçte’ye gönderir. Bu yedi kişi, Gökkurt, Çebi, Suskun, Adsız, Mübariz, Kongar ve Aşgar’dır. Vlad, Osmanlı Devleti’ni yıkmak için Simyacı’ya fareler üzerinde deneyler yaptırır. Bu deneyler veba virüsünü yaymak içindir. Deliler, Alaca Köy yakınlarından geçer. Bu sırada köyde olay olduğunu farkederler ve köye doğru hareket ederler. Vlad’ın çeteleri köyü yağmalar. Köyün demircisi bu zulme karşı çıkmak isterken öldürülür. Kızı Alaca, çetenin arasında kalır. Deliler Alaca’yı, Vlad’ın çetelerinden kurtarır ve yanlarına alırlar. Suskun da bu sırada annesi öldürülmüş bir bebeği yolculukta yanına alır. Deliler, Vlad’ı infaz etmek için Vlad’ın şatosuna giderler. İlk önce filmin içeriği ile başlayalım. Görüldüğü gibi Kazıklı Voyvoda, namı diğer Vlad filmimizin kötü karakteri. Vlad önemli bir karakter, Batı edebiyatını gerçek yaşamındaki barbarlıkla etkilemiş Drakula efsanesinin başlamasına sebep olmuştur. Tek edebiyatta değil Kazıklı Voyvoda’nın bir çok hikayesini de sinemalarda seyrettik. Bu anlamda Deliler aslında yurt dışında da ilgiyle izlenebilecek bir yapım. Filmi seyrettikten sonra makyajlar, karakterler ve sinema dili her ne kadar fantaziye yakın olsa da bu haliyle bile Kazıklı Voyvoda’yı konu edinen birçok yabancı filmden daha fazla gerçeklere bağlı kalmış, tarihe saygı göstermiş bizim Dediler. Gelelim filme ismini veren Deliler’e. Osmanlı’nın Akıncıları bilinir de Deliler’i pek bilinmez. Halbuki Deliler Akıncılar’dan önce de var olan bir yapıdır Türk tarihinde. Kağanın, padişahın veya sultanın emriyle hareket eden, ordudan bağımsız kelle koltukta düşmana veya tek bir hedefe saldıran fedailerdir. Tarihimizde neredeyse unutulmaya yüz tutmuş böyle ilginç olayları sinemamız çok önceden konu edinmeliydi neyse ki Deliler böyle bir yol açtı. Yazılarımı okuyanlar bilir sinema benim için önceliklidir, televizyon dizilerini ise çoğunlukla yok sayarım. Hatta dizi sektörünün sinemamıza büyük zararlar verdiğini de iddia ederim. Ama Deliler bu anlamda bir istisna benim için. Çünkü Deliler’in kadrosu hem oyuncular açısından hem de kamera arkası ekibi olarak televizyon dizilerinde pişmiş isimlerden oluşuyor. Özellikle Filinta dizisinin yönetmeni Osman Kaya, oyuncuları, Cem Uçan, Nur Fettahoğlu, Kamil Güler, Ercan Delirel ve daha birçok isim Deliler’le karşımıza çıkıyorlar. Filinta’nın senaryo açısından birçok hatası olmasına rağmen bu ekibin biraz daha olgun bir işiyle karşı karşıyayız. Deliler’in teknik ayrıntılarına, görsel gücüne diyecek fazla birşeyimiz yok. Son yıllarda vizyona giren Fetih 1453, Karaoğlan gibi filmlerle karşılaştırdığımızda Deliler çok daha iyi bir yapım. Hatta 2014 yapımı Luce Ewans’ın başrolünü oynadığı Amerikan yapımı Dracula Untold gibi bir örnekle karşılaştırsak bile yine daha iyi bir film diyebileceğimiz standartlara sahip teknik olarak Deliler. Tek dert her zamanki gibi senaryonun zayıflığı oyuncu kadrosunun bu tür yapımlardaki tecrübesizliği diyebilirim. Mesela Vlad’ı canlandıran Erkan Petekkaya bu anlamda beyazperdede üstlendiği diğer roller kadar başarılı değildi. Filinta dizisindeki Bıçak Ali karakterini canlandıran Cem Uçan ise filmde Deliler’de Gökkurt olarak karşımıza çıkıyor. O rolüne Petekkaya’dan daha iyi oturmuştu. Zamanında siz de benim gibi Cüneyt Arkın’ın oynadığı Yeşilçam’ın kılıçlı filmlerini zevkle seyrediyorsanız. O filmlerin 2000 sonrası Türk sinemasındaki izdüşümü olarak sayabileceğimiz Deliler’i zevkle seyredebilirsiniz. Gişe sinemasına önem veren bir eleştirmen olarak bu tür filmlerin sinemamızda artmasını canı gönülden diliyorum.

 

FİLMİN KÜNYESİ

Yönetmen: Osman Kaya

Senarist: Mustafa Burak Doğu, İbrahim Ethem Arslan

Oynayanlar: Cem Uçan, Erkan Petekkaya, Nur Fettahoğlu, Yetkin Dikinciler

Yapım: 2018, Türkiye

 

 

Serdar Akbıyık
1967 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Antropoloji Bölümü'nü bitirdi. Erol Simavi Vakfı Gazetecilik Bursu'nu kazanıp iki yıllık eğitimden sonra Hürriyet Gazetesi'nde istihbarat muhabiri olarak mesleğe başladı. 1992 yılında Hürriyet Yazıişleri'ne geçti. 1993'te Spor Gazetesi'ni kuran grupta yer aldı. 1996'da Hürriyet Yazıişleri'ne döndü. 1999'da Star Gazetesi kuruluşunda bulunmak için Hürriyet'ten ayrıldı. 2000-2001 yıllarında Almanya'da Star Gazetesi'ni çıkaran grupta Yazıişleri Müdürlüğü yaptı. 2002'de Türkiye'ye dönüp Star Grubu'na bağlı olan ve yeniden yayımlanan Hayat Dergisi'nde görev aldı. Hayat Dergisi'nde ve Star Gazetesi'nde sinema eleştirmenliği yaptı. 2004 yılında Star Gazetesi Yazıişleri Koordinatörlüğü görevine getirildi. Halen Star Gazetesi İnternet Yayın Müdürlüğü ve sinema eleştirmenliğini sürdürmektedir. Star Gazetesi, Kral Müzik Dergisi ve internette çıkardığı Cinedergi'de sinema yazıları yayımlanmaktadır. 2007 yılında "Türk Sineması'nı Yönetenler" adlı yönetmenlerle yaptığı röportajları kapsayan bir kitap çıkardı.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.