Çakallarla Dans filminin asıl çakalı Fatma karakterini çanlandıran Didem Balçın sorularımızı yanıtladı… Jzleyici ilgisi sürdüğü sürece devam filminin geleceği müjdesini verdi…

Murat Şeker’in yönettiği Çakallarla Dans filmi beşince devam filmiyle yolculuğuna devam ediyor. Dört erkek arkadaşın arasında hepsinin haddini bildiren ve filmdeki tek gerçek çakal olan Fatma karakterini canlandıran Didem Balçın bu macerayı anlattı. Sinema’dan diziye kadar yaşadıklarını bizle paylaşan güzel oyuncunun Diriliş Ertuğrul dizisinde canlandırdığı Selcan Hatun karakteri içinse, “Hayatımın dönüm noktalarından biri Selcan Hatun” diyerek kariyerindeki önemini belirtti.

Çakallarla Dans’ın beşinci devam filmini çektiniz. Bu 5 filmlik macera size neler kattı?

Aynı karakteri bir seri boyunca aynı performansta değil de üstüne ekleyerek oynamak hem zor hem de keyifliydi. Bana kattıkları saymakla bitmez. Ama şöyle söyleyebilirim. 10 seneye yayılmış bir performans. Bu benim için kafamın üstünde ki elmayı düşürmeden koşmaya çalışmak gibi..

Filmin adı Çakallarla Dans fakat aslında kimse çakal değil sonuçta sadece dört tane arkadaşlar, filmde çakala en yakın kişi Fatma.

Evet Fatma çakalığa en açık karakter. Çakallarla baş etmeye açık ama bir o kadar da her çakallıgı düşünen biri. Evet Çakal olan Fatma.

Çakallarla Dans’ın konusu öyle ki istediğiniz gibi uzatabilirsiniz. Her dönem insanlar çakal olmak isteyip komik duruma düşerler. Peki bundan sonra bir altıncısı gelecek mi? Gelirse buna tepkiniz nasıl olacak?

Bu tamamen seyircinin begenisiyle olacak bir şey. İlk film çekilirken bu bir seri olacak denilmedi. Hepimiz için beklemediğimiz ama hayal ettiğimiz şey gerçekleşti. Sonuç olarak seyirci istediği müddetçe çakallar devam edecek.

Beş sinema filminde aynı isimlerle beraber rol almak farklı bir tecrübe. Bu beraberlik performanslarınızı nasıl etkiliyor?

Oyuncu rahat  olduğu müdettçe daha gerçek oluyor. Komedi doğallığı çok seviyor. Bu yüzden de tanıdığınız bildiğiniz gözünden ne dediğini anladığınız insanlarla çalışmak performansınızın kalitesini arttırıyor daha keyifli oluyor.

Murat Şeker’i şahsen tanırız, soyadı gibi şeker bir adamdır ama sette durum nasıl bilemiyorum. Sette yönetmen Murat Şeker nasıl bir adam?

Sette de şeker gibi. Ama bu genetik. Bir anneleri var bal gibi. Ailecek şeker gibiler. Kardeşi Hülya şeker en şekerleri benim biricik dostum senaristimiz Ali de soyadı şeker değil ama ne şanslıyız ki Tanrı onu bu dünyaya getirdi, huzurlarınızda kıymetli senaristimiz ALİ Tanrıverdi..

Komedi türü kendine göre zorlukları olsa da çoğunlukla oyuncuya kişisel bir özgürlükte sağlar. Sizin rolünüzde doğaçlama yaptığınz durumlar oluyor mu?

Senaryoya sadık kalıp o rolü Fatma’nın katkılarıyla yeniden yaratıyorum. Bunu yaparken de  beni anlayan fikir alabildiğim senarist, yönetmen ve partnerimin olması büyük şans oluyor. Denetimli serbestlik bizim en büyük lüksümüz.

Gerçek komedyenler doğaçlama yapmadan sadece ellerindeki metine bağlı kalabilir mi?

Doğaçlama zaten çok ince bir çizgi. Adamı rezilde eder vezirde. Komik olayım derken gülünç olabilirsiniz. Komedyenlerin gerçekliğini doğaçlamaya bağlamayı da doğru bulmuyorum. Metne bağlı kalarak tabii ki komedi yapabilir oyuncular.  Bana göre önemli olan tek şey gerçek olmak, doğal olmak.. Çakallarla Dans ın en sevdiğim tarafı kimse komik olmak için gereksiz eklemelerde bulunmuyor. Herkes filme hizmet ediyor kendine değil.

Hollywood’ta Goldie Hawn, Meg Ryan gibi hem fiziğiyle hem de komedi kabiliyetiyle öne çıkan isimler romantik komedinin önünü açtı. Türk sinemasında sizin performansınız benzeştirilebilir. Hem komik hem güzel kadın Türk sinemasında yeterince işliyor mu?

Ne tatlı bir iltifat.. Teşekkür ederim. Ben güzelliğimi değil rolümü düşünerek oynuyorum her karakteri. O zaman şöyle oluyor; rol yönetmenin, senaristin becerisi;oynayıp güzel gözükmem KDV si..
Türk sinemasında henüz tam  olmasa da romantik komedi filmlerinin ve oyuncularının giderek daha çok yer bulacağını düşünüyorum.

80’lerden 90’ların ikinci yarısına kadar genelde feminizm Türk sinemasında etkisi görülmüştür. Fakat 2000 sonrası bu konuda geri adım atıldığını düşünüyorum. Siz ne düşünüyorsunuz, artık bu bedelleri ödemek daha mı zor sizce?

80’ler ve 90’larda Türk sinemasında kadın, daha fazla odak noktası olmuş ya da değerli bir şekilde işlenmiş olabilir. Ama feminizmin yoğun etkisinin o dönemde Türk sinemasında olduğunu düşünmüyorum!

Türk sineması şu an ikiye ayrılıyor gişe filmleri ve sanat filmleri. Sanatçı kompleksi her ne şekilde olursa olsun sanat filmlerinde yer alıp kendisini tatmin etmek ister. Bu konuda neyi tercih ediyorsunuz. Bu çatışmayı yaşıyor musunuz içinizde.

Yaşamıyorum çünkü o konuda şanslı ve şansını doğru kullanarak avantajlı hale gelmiş bir oyuncuyum. Aynı anda bir festival filmim bir de gişe filmimin vizyona girdiği dönemler yaşadım. Hiç bir işe ödüllük iş , festival işi ya da gişe işi diye bakmadım. Ben oyuncuyum. Ayırt etmeden hepsinde aynı özveriyle oynuyorum. Tek tercihim de aşık olduğum heyecanlandığım senaryoda ki hayat vermek istediğim karakteri oynamak oluyor.

Bir oyuncu için sinemanın değerli olduğunu bilsek de televizyonun gücü bambaşka, bu oyuncu içinde bir çatışma yaratıyor mu? Yani sinemada yer almak mı yoksa televizyon mu?

Sinema bambaşka bir dünya… İyi bir iş çıktıysa yıllarca akıllarda kalır. Dizi daha hızlı tüketime açık. Tiyatro ise seyredende iz bırakacak canlı ve tekrarı asla olmayan bir dal. Hepsi benim için aynı ağacın dalları. Dizide Oynadığım bir rolün filmi de çekilebilir tiyatro sahnesinde de yeri olabilir. Değeri aynı oranda.

Selcan hatun ve bugüne kadar bir çok dizide karakterler canlandırdınız. Özellikle Selcan Hatunu canlandırdıktan sonra toplumdan nasıl bir geri dönüş aldınız?

Hayatımın dönüm noktalarından biri Selcan Hatun. Her sahnesi audition sahnesi gibi olan bir rol. Çalışmadan sete gitmeye imkan vermeyecek güzellikte.. insana iyi ki bu işi yapıyorum dedirten bir rol. Tepkiler de aynı bu güzellikte oldu. Kötüyü oynarken herkes cephe aldı Selcan’a. İyi olduğunda da destek oldu. Herkese nasip olmaz. Şansıma ve mesleğime şükrediyorum

Tanınırlık bir oyuncu için iyi ama özel hayatınızı nasıl etkiliyor?

Adı üstünde özel hayat. Ben müsade ettiğim müddetçe hayatımı etkiler. Bugüne kadar böyle oldu. Umarım bundan sonra da böyle devam eder.

Benim size sormadığım ama sizin izleyiciler için söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Dasdas bu sezon yeni yerinde Ataşehir Metropol Avm de  seyirciyle buluşacak. Geçen yıl kapalı gişe oynayan oyunlar, konserlerle seyirciyle buluştuk. Bu sebepten de daha büyük bir alana geçerek kapasitemizi arttırmak istedik. Dasdas ‘ ta oyun seyretmek , konserlerde sanatçıları dinlemek, yemek yemek bir ayrıcalık oldu. Bu senede bunu yaşatacak Dasdas. Şener şen Zengin mutfağı oyunuyla yıllar sonra Dasdas sahnede. İzleyicilerimize bunları da hatırlatmak isterim…

 

Serdar Akbıyık
1967 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Antropoloji Bölümü'nü bitirdi. Erol Simavi Vakfı Gazetecilik Bursu'nu kazanıp iki yıllık eğitimden sonra Hürriyet Gazetesi'nde istihbarat muhabiri olarak mesleğe başladı. 1992 yılında Hürriyet Yazıişleri'ne geçti. 1993'te Spor Gazetesi'ni kuran grupta yer aldı. 1996'da Hürriyet Yazıişleri'ne döndü. 1999'da Star Gazetesi kuruluşunda bulunmak için Hürriyet'ten ayrıldı. 2000-2001 yıllarında Almanya'da Star Gazetesi'ni çıkaran grupta Yazıişleri Müdürlüğü yaptı. 2002'de Türkiye'ye dönüp Star Grubu'na bağlı olan ve yeniden yayımlanan Hayat Dergisi'nde görev aldı. Hayat Dergisi'nde ve Star Gazetesi'nde sinema eleştirmenliği yaptı. 2004 yılında Star Gazetesi Yazıişleri Koordinatörlüğü görevine getirildi. Halen Star Gazetesi İnternet Yayın Müdürlüğü ve sinema eleştirmenliğini sürdürmektedir. Star Gazetesi, Kral Müzik Dergisi ve internette çıkardığı Cinedergi'de sinema yazıları yayımlanmaktadır. 2007 yılında "Türk Sineması'nı Yönetenler" adlı yönetmenlerle yaptığı röportajları kapsayan bir kitap çıkardı.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.