Sinemalarda iki biyografi içerikli film birbirine rakip oldu. Müslüm ile Freddy Mercury’nin hayatını anlatan Bohemian Rapsody izleyicinin karşısında birbirine alternatif iki seçenek olarak duruyor. Bizim tercihimiz Müslüm…
Geçen hafta Müslüm vizyona girdiği zaman, filmi de seyrettikten sonra bu filmi mutlaka yazmalıyım dedim. Fakat bu haftanın vizyonunda Bohemian Rapsody’i görünce, ilk kez bu kadar iyi bir Türk filmini kendi türündeki yabancı filmle iç rahatlığıyla karşılaştırabilirim diye düşündüm. Çünkü sinema yazarı olduğumdan beri bu tür karşılaştırmalar yapmak zorunda kaldım. Ama tabii ki hep memleket sinemasını gönlümde ayrı koydum. Onun için de zorlama bir avantaj sağladım Türk sineması örneklerine. Veya eldeki kaynaklarla sınırlı üretime çok yüklenmedim diyelim. Müslüm’ü seyrettiğimde ilk kez en küçük ayrıntısına kadar planlanmış en küçük sahnesi bile konunun bütününe etki eden bir Türk filmiyle karşılaştım. Yani öyle ki Müslüm Gürses’in acılarla dolu hayatı anlatılırken bu büyük acıların yanında güvercin kafesinin açık kalan kapısından sızan açgözlü kedinin bile filme büyük etkisi vardı. Konudan görünüşte uzak bu sahne bile filmin içinde, duygusunda büyük yer kaplıyordu. Ben biraz sulugöz bir adamım, özellikle baba oğul ilişkileri beyazperdede beni çok etkiler. Ama Müslüm’ü seyrederken yıllar evvel Babam ve Oğlum filminde verdiğim tepkiyi bütün salonla birlikte verdim. Bu benim için çok önemli bir saptama. Bütün duygudan uzak teknik eleştiriler ve sinema sanatının gereklerini gözlemlemekten çok daha önemli bir filmi izlerken akıttığım gözyaşları. Sırf o gözyaşlarına bile dayanarak bu film olmuş diyebilirdim. İşte bundan daha fazlasını Bohemian Rapsody’i seyrederek artık size söyleyebilirim. Biri Freddy Mercury’nin hayatını anlatıyor ki Queen grubunun herşeyi olan bu adam benim gençliğimin en unutulmaz sesidir. Beatles, Pink Floyd ve Queen diye giderim. Benim gençlik anılarımın içinde büyük yeri vardır. Mamma mia Mamma mia diye nakaratı ilk kez bir video kasetten seyrettiğimde o siyah beyaz kafalar rüyalarıma girmişti. Yani Bohemian Rapsody’i belki Müslüm filminden çok daha fazla içselleştirebilirdim. Sonuçta Müslüm ile büyüyen veya onun fanatiği bir sosyal sınıftan gelmiyorum. Hatta 1980’lerin sonunda 1990’larda toplumda kendini belli eden ve Ertuğrul Özkök gibi kalemlerin başını çektiği bir avamseverlik rüzgarı yüzünden Müslüm Gürses’ten uzak durduğumu bile söyleyebilirim. Bütün bu duyguları Müslüm filmi sildi attı. Müslüm filmi sayesinde Müslüm Gürses kendini jiletleyen gençlerin garip haykırışları dışında bir yer etti benim için. Bunda filmin senaryosunu yazan Hakan Günday’la, Gürhan Özçiftçi’nin büyük etkisi var. Özellikle iyi bir yazar olan Hakan Günday’ın çalışması sinema için senaryonun ne kadar önemli olduğunu bize bir kere daha gösterdi. Müslüm’ün yönetmeni Can Ulkay çektiği her filmle çizgisini daha da yukarı taşıyor. Ayla, Sarıkamış Çocukları’ndan iyiydi. Müslüm ise hepsinden daha iyi. Müslüm filminin bir diğer yönetmeni Ketche (Hakan Kırkavaç) ise romantik filmlerdeki tecrübesini Müslüm’e taşımış ve filme büyük etki yapmış. Müslüm Gürses’i canlandıran Timuçin Esen’e gelirsek, ben kendisini biraz kaybedilmiş bir değer olarak algılarım hep. Bana biraz kafası karışık gelir, Gönül Yarası, Senin Hikayen gibi filmlerde kalitesini kanıtlamışken, oyunculuk yerine müzik veya dizilerle biraz dağılmış bir isimdir benim için. Ama Müslüm’de bana keşke Hollywood’ta olsaydı da adam gibi bir endüstri içinde dünya yıldızı olsaydı dedirtti. Filmde kendi seslendirdiği şarkıları beğensem de sesinin tonunun Müslüm Babadan daha ince kaldığını söylemeliyim. Ama oyunculuğu 10 numara. Aynı başarıyı Müslüm Gürses’in yeni yetmelik dönemini canlandıran Şahin Kendirci’nin de yakaladığı bir gerçek. Hem fiziği hem de yanık sesiyle rolüne tam oturmuş. O kadar başarılı ki Muhterem Nur ona Bodrum Türk Filmleri Haftasının kapanış töreninde Müslüm Gürses’e ait sazı hediye etmişti. Müslüm Gürses’in hayat arkadaşı bu komplimanı yapıyorsa ben ne desem az kaçar artık onun performansı için. Bohemian Rapsody’e gelirsem filmin yönetmeni Bryan Singer, Hollywood’un ağır topu. Ama bu gibi yönetmenler Amerikan sinemasının kendi teorisi içinde üretirler. Ne bir adım ileri atarlar ne geri. Yani kalitesi bellidir ve hep o çizgiyi korur. Freddy Mercury’i Rami Malek canlandırıyor. Hemen söylemeliyim ki bu rol için Malek zayıf kalıyor. Belki filmi çok da başarılı bulmamamın sebebi Rami Malek’in Fredy Mercury’nin karizmasının çok gerisinde kalmasıdır. Yani ilk kez bir Türk yapımı filmle yabancı filmi karşılaştırdığımda iç huzuruyla Türk filmini önerebilirim. Son söz olarak da Müslüm filmi kesinlikle Türkiye adına Oscar’a gönderilmeli. Ayla filminden çok daha fazla bunu hak ediyor…
FİLMİN KÜNYESİ
Filmin orijinal adı: Müslüm
Yönetmen: Ketche, Can Ulkay
Senarist: David Gordon Green
Oynayanlar: Timuçin Esen, Zerrin Tekindor, Ayça Bingöl, Taner Ölmez
Yapım: 2018, ABD, 106 Dak.