Adana’da bir festivalin daha sonuna geldik. 25. kez seyirciyle buluşan ve Türkiye için ayrı öneme sahip olduğunu düşündüğüm festivalde birbirinden güzel filmle karşılaşmamızı sağlayan organizasyona teşekkür etmeli. Festival yönetmeni İsmail Dikilitaş, konaklama ve ulaşım konusunda Mehmet Sarıca ve Nurcihan Temur, festivalin tanıtım ve her türlü videosunu hazırlayan Tufan Şimşekcan ve Ozan Sihay, basınla ilişkiler görevini üstlenen Sayım Çınar başta olmak üzere tüm festival emekçilerini tebrik ediyorum. Ama özel bir teşekkürü sinema yazarı arkadaşımız Kerem Akça hak ediyor ki, kendisi yurtdışında takip ettiği festivallerle olan bağlantısını çok iyi kullanarak 2 yıldır Adana’da kıymetli ve güncel yapımlar izlememizi sağlıyor. Yeri gelmişken Gaspar Noe’nin “Climax” gibi bir başyapıtı için bile bu festivali alkışlamalı. Muazzam bir filmdi. Kerem’in ileriki yıllarda da festivale büyük katkıları olacağını öngörüyorum.

Festival her yıl olduğu gibi bu yıl da Adana seyircisinin yoğun ilgisine maruz kaldı. Adana izleyicisi birçok festival izleyicisinden farklıdır. Bolca soru sorar. Beğenesini ya da hoşnutsuzluğunu çatır çatır yüzüne vurur film ekiplerinin. Bu sene iki filmin moderasyonunu gerçekleştirirken Adana seyircisinin bu yönünü çok sevdiğimi yeniden hissettim. Bazen moderatörlerin bile sormaya cesaret edemediği sorular yöneltildi filmin sahiplerine. Bilinçli bir seyirci kitlesi ile film izlemenin tadı başka kesinlikle. Festivalde daha rahat film izlememizi sağlayan cep telefonlarımıza yüklediğimiz uygulama da çok akıllıcaydı. Film takibi, rezervasyon yapmak…vs. biz basın mensuplarının işini oldukça kolaylaştırdı.

Gelelim festivalin en önemli tarafı olan ulusal yarışmaya. Bu yıl jüri üyeleri gerçekten çok iyiydi. Alanında başarılı ve deneyimli isimlerden oluşan jüri 15 filmden oluşan seçkiyi değerlendirmek durumunda kaldı. Bu noktada hemen belirtmem gerekir ki, ulusal yarışma için 15 film gerçekten fazla. Zira filmlerin neredeyse yarısı çöptü. Bu tarz yarışmalar için film sayısının 10’u aşmaması gerekiyor. Ağırlıklı olarak son dönem Türk sinemasının gerçekçi izler yansıtan filmlerini izledik. Aklımda kalan ve iyi filmler olarak gördüklerim “Anons”, “Güvercin Hırsızları”, “Arada” ve “İçeridekiler”di. “Sibel” filminde Damla Sönmez’in en iyi kadın oyuncu ödülü, “Güvercin Hırsızları”nda ise Seyit Nizam Yılmaz’ın  umut vaat eden genç oyuncu ödülü alacağını öngörebilmişim. En iyi film “Anons”a gider diye konuşuyordu herkes ama çoğu insanın eksik bulduğu, beğenmediği “Sibel” ödülü kaptı. İstanbul Türkçesiyle konuşan bir Karadeniz ailesi tasviri filme girmemi engelledi açıkçası. Ama Damla Sönmez’i ayakta alkışlarım. Birçok festivalden ödülle dönen ve açıkçası artık bayatladığı için Adana’ya seçilmesini  çok da onaylamadığım “Kelebekler” filminin özellikle genç yönetmenlerin hevesini kursağında bıraktığını görmek üzdü. Farklı yapısı, absürt mizahı ve temkinli oyunculuklarıyla bir hayli başarılı bulduğum “Anons”a Yılmaz Güney ödülü vermek de her jürinin harcı değildir. Yanlış bir tercihti kanımca. En iyi filmi almalıydı…

Festivalin olumsuz yanlarına bakacak olursak… Festival yönetiminin bunları yapıcı eleştiriler olarak görmesini umut ederek birkaç noktaya değinmek istiyorum. Festivalde şimdiye dek hiç görmediğimiz sözüm ona sektörel katılımcılara rastladık. Çağırılan konukların (buna basın mensupları da dahil) neredeyse %10 – %20’sinin festivale hiçbir şey katmayan isimlerden oluştuğunu düşünüyorum. Bu durum yer sıkıntısı dolayısıyla festivale davet edilemeyen kişilerin önünü tıkamış oluyor maalesef. Önümüzdeki yıllarda buna daha çok dikkat etmeli festival yönetimi. Özel gece, yemek organizasyonu ve kokteyl gibi etkinliklerde festival konuklarının çoğu mağdur durumda kaldı. Özellikle de gala yemeği ve özel kokteyllerin yapıldığı otelin çalışanlarının kendilerine çeki düzen vermeleri şart. Hizmet sektöründe çalışıyor olmalarına rağmen festival konuklarına nasıl davranacaklarını gerçekten bilmiyorlar. Festivalde geçen sene daha çok seans değişimi gerçekleşmişti. İnsanlar bundan fazlasıyla rahatsız olmuştu. Bu yıl seans değişimleri ya da gösterim iptalleri daha az oldu ancak yine de istenmeyen bir durum. Çok iyi planlamalar yapmak gerek. Festivalin kataloğu basılamadı. Bu gerçekten çok acı bir durum. Umarım katalog basılınca herkese gönderirler. Çünkü kütüphanemiz için festival kataloglarının önemi büyük. Cinemaximum’un ulusal yarışma filmlerinin gösterildiği salonda perde çok kötüydü. Çoğu film ekibi görüntüde kayıplar olduğunu bu durumun perde ve projektörden kaynaklandığını söylediler. Son olarak ödül töreninden bahsedeceğim. Ortalama 2003 yılından beri film festivallerine katılıyorum. Upuzun ödül törenlerini sevmiyoruz. Boş konuşmalar, gereksiz soğuk espriler, yanlış video gösterimleri tadımızı kaçırıyor. Ancak bu kez tören öylesine hızlı oldu ki, hiçbir şey anlamadık. Sanki biraz oldu bittiye geldi gibi hissettik. Sanırım bu NTV’nin canlı yayınından kaynaklandı.

Aklıma gelenler bunlar. Ama genel olarak güzel bir festival geçirdiğimizi, memnun ayrıldığımızı söylemeliyim. Daha nice Adana Film Festivali’ne…

Fırat Sayıcı
1979, İstanbul doğumlu. 2001 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Malzeme Mühendisliği’nden yüksek lisansla mezun olmasına rağmen, üniversite yıllarında yaptığı sinema kulübü başkanlığı sayesinde, geleceğini ve mesleğini sinema-tv üzerine kurmaya karar verdi. Çeşitli kısa film, belgesel çalışmalarıyla işe koyulan ve Yıldız Kısa Film Festivali'nin kurucularından olan Fırat Sayıcı, yurt çapında çeşitli kısa film festivallerinde de jüri üyeliği yaptı, kısa film üzerine workshoplar düzenledi. 2008’de Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler bölümünden mezun olan Fırat Sayıcı, Selçuk Üniversitesi Radyo-Televizyon-Sinema Bölümünde yüksek lisans ve doktora öğrenimini tamamladı. SİYAD üyesidir. TRT'de metin yazarı olarak başladığı televizyon macerasında birçok kanalda çeşitli programlarda görev aldı, sinema programları yaptı. Kurduğu Mad Informatics Ajansı’yla sinema-tv ve eğlence sektörüne PR ve sosyal medya hizmeti vermeye başlamıştır. "Türk Sinemasında Gerçekçilik" ve "Yeni Başlamayanlar İçin Sinema" adında iki sinema kitabı yayınlanmıştır. Esenyurt Üniversitesi Radyo Tv. ve Sinema bölümünde Dr. Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.