İlki 2005 yılında karşımıza çıkan ve Pixar’ın anlı şanlı animasyonlarından biri olan en iyi animasyon Oscar’ını alan The Incredibles 2 / İnanılmaz Aile 2 yine inanılmaz aksiyonel, aile komedisi ve müthiş bir şekilde karşımıza çıkıyorlar. Süper kahraman bir ailenin devlet eliyle kesilen kahramanlıkları ve bu esnada çoluk çocuğa karışma hikayelerinin anlatıldığı ilk bölüm gerçekten de çok başarılıydı. Öyle ki 13 yıl sene sonra gelen ve yine Brad Bird’in elinden çıkan ikinci bölümü izleyince gerçekten de özlemle beklediğimizi düşündüm ve bu beklemenin karşılığını hep beraber aldık… İyi bir aksiyon komedi olan animasyon ikincisinde de aynı yolu izliyor ve aile fertlerinin teker teker psikolojisiyle bizi besliyor, sınıyor ve aile kavramının üzerinden yine keyifli şekilde geçiyor.

Bay İnanılmaz ve Lastik Kız yani Bob ve Helen Parr devlet tarafından normal yaşam sürmeye zorlandıkları için; özellikle de Bay İnanılmaz’ın hayatından yola çıkarak bize anlatım sunuyordu. Ev hayatı, bunalım, iş yaşamı, intikam, kurtarış ve kahramanlarla ilgili olumlu imaj!

İkinci film de aynı yerden, bozulan süper kahraman imajının toparlaması üzerinden gelişen bir hikaye barındırıyor. Bu kez Lastik Kız’ın merkezde olduğu hikayede baba ve çocuklar evin içinde ama daha komik bir hikayenin içinde kalıyorlar. Özellikle de evin en küçüğü, bebek Jack’in gücünü bulması ve bebek sevimliliğiyle, bir nevi Evde Tek Başına karakteri ya da Boss Baby gibi ortalıklarda dolaşması filme yüksek artı katan sahneler oluyor.

Violet’in bir ergen olarak gönlünü kaptırması, Dash’ın süreklilik arz eden meraklılık halleri ve Jack’in başını çektiği komedi Bob’un tekrardan evde oturan süper kahraman kimliğini sorgulamasına neden oluyor. Konu ilk eksenden uzaklaşmıyor zaten, yine süper kahramanlara gereken değerin verilmesi yönünde atılan adımları, aynı zamanda iyi niyetin altından çıkan tuzakları ve tüm süper kahramanların el ele verip bu durumdan kurtulmaya çalışmalarını anlatıyor. Tabii bunları yaparken yine şov yapmayı ihmal etmeyip, keyifli bir seyirliğin içine bizi çekiyorlar! Hikayenin Brad Bird tarafından yazılması, ikinci filmin yıllar sonra gelmesi ve benzer çember etrafında dönmesi bir üçüncü ihtimalini fazlaca sorgulatıyor. Çok eğlenmemize rağmen bir üçüncü hikayenin nasıl olacağını, bastırılmış süper kahramanlığa nasıl ivme kazandırılacağını doğrusu merak ediyorum. Çünkü filmde hikayeden çok aksiyon esaslı bir şekilde yer ediniyor. Lastik Kız ve bebeğin kazanımlarıyla ortaya çıkan bu bölüm, daha çok karakter ağırlıklı gidileceği hissini uyandırıyor. İtirazımız var mı? Yok elbette!

Hem çocukları hem büyükleri hedefleyen İnanılmaz Aile 2 iki saat boyunca iyi ve zekice yapılmış espriler ve hamlelerle yetenekli insanların dünyasına sokuyor bizi. Çocuklar için süper yetenekler olmasa da var olan içsel yeteneklerin üzerine gidilmesi, çabalanması ve birlikte yapılan işlerin sağladığı hazın paylaşımı açısından değerli bir hazine niteliğinde bu tarz filmler. Önemli olan hazinenin kapağını nasıl açacağını ve etrafa yayılan ışığı nereye yansıtacağını bilmek sanırım. O halde İnanılmaz Aile’ye devam…

 

Banu Bozdemir
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Sinema yazarlığına Klaket sinema dergisinde başladı. Dört yıl Milliyet Sanat dergisi ve Milliyet gazetesinde sinema yazarı, kültür sanat muhabiri ve şef yardımcısı olarak çalıştı. İki yıl Skytürk Televizyonunda sinema, sanat ve ‘Sevgilim İstanbul’ programlarında yapımcı, yönetmen ve sunucu olarak görev aldı. Antrakt Sinema Gazetesi’nde iki sene editör olarak çalıştı. Tarihi Rejans Rus Lokantasına hazırlanan ‘Rejans Tarihi’ ve ‘Rejans Yemekleri’ kitabının editörlüğünü yaptı. Rejans Rus lokantası başta olmak üzere birçok şirketin basın danışmanlığı görevini üstlendi. Film + sinema dergisine Türk sineması röportajları yaptı. Küçük Sinemacılar, Benim Trafik Kitabım, 'Çevremi Seviyorum' adı altında on iki tane ‘çevreci’, dört tane fantastik çevre temalı yirminin üzerinde çocuk kitabı bulunuyor. Sosyal medyada yolunu kaybeden bir genç kızın maceralarını anlattığı ‘Leylalı Haller’ yazarın ilk romanı. Kaşif Karınca ise beyaz yakalılara çocuk kafasıyla yazdığı ufak bir yaşam manifestosu özelliği taşıyor. TRT’ye çektiği ‘Bakış’ adlı bir kısa filmi bulunuyor. Halen aylık sinema dergisi cinedergi.com'un editörü, beyazperde.com ve öteki sinema yazarı. Kişisel yazılarını paylaştığı banubozdemir.com sitesi de bulunan yazar filmlerde ve festivallerde jüri üyesi olarak görev alıyor, filmlere basın danışmanlığı yapıyor, sinema ve kısa film atölyelerinde ders veriyor. Çocuklarla sinema ve çevre atölyeleri düzenliyor.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.