Bu hayaletli ev gerçek
Bir korku filmine gidip başlıktaki yazıyı görünce tüyleriniz diken diken olur. Bu hafta vizyona giren Winchester Gizemli Ev aynen böyle başlıyor…
Korku filmi deyip geçmemek lazım, tamam bizim korku sinemamız bir cin çıkmazına saplanıp kaldı. Hep kendini tekrarlayan tür, izleyici yönünden albenisini kaybetti. Ama sorun aslında filmlerde sürekli cin temasının kullanılmasında değil. Bunu nasıl çeşitlendirdiğiniz ve izleyiciye nasıl sunduğunuz. Korku sineması dünyada da aynı tema üzerinden döner durur. Exorcist, yani ruh çıkarma ve tabii ki hayaletli ev teması dünya korku sinemasının yüzde seksenini oluşturur neredeyse. Hiç oralarda “Hep aynı konu artık korku sinemasına gitmem” diyen izleyici profili gördünüz mü? Yok öyle birşey. Çünkü adamlar bu temaları hep izleyiciye gerçekle birleştirip ve bir farklılık yaratıp veriyorlar. Bunun en iyi örneklerinden biri bu hafta vizyona giriyor. Winchester Gizemli Ev hem oyuncu kadrosu hem de konu ettiği hikaye ile çok dikkat çekici bir yapım. Konusunu kısaca anlatalım, Winchester tüfekleri servetinin varisi Sarah Winchester, San Francisco’nun 50 mil dışında, izole bir arazi üzerinde malikanesinin yapımına başlar ve on yıllardır, haftanın 7 günü, günün 24 saati boyunca tadilatlar durmaksızın devam eder. Nihayetinde Winchester Malikanesi devasa bir hale gelir. Dışarıdan bakıldığında çıkmaz koridorlar, karmaşık odalar, labirentler ve boş duvarlara açılan kapılarla tamamen bir kadının deliliği olarak algılanmaktadır. Ama Sarah bu devasa kaosu kendisi için kurmamıştır. İnşa ettirdiği bu karmakarışık yapı aslında evin içindeki yüzlerce hayaletin barınması ve katledilmelerinin sorumlusu Winchester tüfeklerinin sahibinin bir günah çıkarma yöntemidir. Sarah bu amacının peşinde koşarken Winchester şirketinin hissedarları da Sarah’ın akli dengesinin yerinde olmadığını kanıtlamaya çalışırlar. Onun için biraz yoldan çıkmış doktor Eric Price’ı tutup Sarah’ın akli anormalliğini raporlamasını isterler. Eric bu garip eve geldiğinde bir takım hayaller görür ama uyuşturucu bağımlısı olduğu için bu hayalleri gördüğünü zanneder. Evin sahibesi Sarah’ın ise Eric hakkında başka planları vardır. Son dönemde diğer ruhlara benzemeyen ve çok daha kötücül bir hayaletin tehdidini hissetmektedir. Yeğeni ve yardımcısı Marion Marriott ile oğlunun bu hayaletin hedefi olduğunu görmek onu daha da paranoyak yapmıştır. Bir şekilde kendisine deli raporu verilmesi için tutulan bu uyuşturucu bağımlısı doktorla işbirliği yapmak ve bu hayaletin tehdidini ortadan kaldırmak zorundadır. Doktor Eric ise yakın zamanda kaybettiği eşinin ve bu olayın verdiği suçluluğun altında ezilmekte, uyuşturucuya da onun için sığınmaktadır. Bu iki insan kaderlerinin karşılarına çıkardığı zorlukları beraber aşmak durumundadırlar. Filmin hikayesi bu yönüyle klasik bir hayaletli ev öyküsü. Ama gerçekten böyle bir evin var olması hatta binlerce turistin ABD’deki bu eve akın etmesi işi ilginç kılıyor. Sarah Winchester gerçekten yaşamış bir karakter. Winchester tüfeklerini üreten kocasının ölümü, tek çocuğunun daha bebekken ölmesi onu medyumlara yöneltmiş; bu seanslardan birinde Winchester tüfekleriyle katledilen kızılderili ruhlarının hem ölmüş kocasının ruhuna işkence ettiğini hem de bu tüfeğin sağladığı zenginlikten yararlanan bütün mirasçıların aynı tehditle karşı karşıya olduğunu duyunca bu evi yapmaya karar vermiş. Evi ilk satın aldığında 8 odalı normal bir meskenken Sarah’ın hayalgücünden çıkan çizimlerle 160 odalı, 10 bin pencereli, 2000 kapısı olan, 13 banyoya sahip, 47 şöminesi ve 40 merdiveni bulunan dev bir yapı haline gelmiş. Şu an hala bu ev California da görülebiliyor.