Öncelikle biraz kendinden bahseder misin
1991 Mardin Kızıltepe ilçesi doğumluyum. Lise eğitimini Kızıltepede tamamladım. 2010 yılında Güneydoğuya gelen dizi ve sinema ekiplerinden etkilenerek, Halil ibrahim çevik ile Velit Ataklı arkadaşlarla sinema sektörüne girdik. Bağımsız film atölyelerde sinema eğitimleri aldım. Bu eğitimler daha çok senaryo ağırlıklı derslerden oluşuyordu. Bir çok kısa film reklam dizi setinde bulundum farklı görevler aldım. 2017 de “Kırık Kanatlar” filmini çektim.
Biraz Kırık Kanatlar’dan ve onu çekme nedenlerinden bahseder misin?
Robin, Onbeş yaşında güvercinlerle vakit geçirmeyi seven biridir. İsmail amca keklik avcılığı yapıyor ve oğlunun güvercinlerle zaman geçirmesine karşıdır. Babanın bu duruma karşı çıkması, baba ve oğul çatışmasına döner. Aynı zamanda Babanın gizlediği şey, oğulda açığa çıkıyor. Film senaryosu 3 ayda tamamlandı. Eski Mardin köhne bir mekanda çekimlere başladık, 4 gün sürdü Hava şartları bizi çok zorladı filmde sıcak renkler var belli olmuyor ama çekim almadan önce kar yağmıştı ve çok soğuktu.Bayan oyuncu bulmak epek zaman almıştı. Hikaye yardımcı yönetmenim Velit Ataklı ya aitti. Küçükken babası keklik avcılığı yapıyordu, onun horozunu kesip ona yedirince kendisinde en çok üzüldüğü anı olarak kalmış. Senaryo gelirştirme süreceni Eser Bozan, Roza Erizin hocamızla sağolsunlar fikir üzerine beraber zaman geçtirdik. Aslında filmde anlatılan keklik ve güvercin metaforik simgedir. Asıl neden aile ilişkilerin ne kadarda uzak ve soyut hale gelmesiydi.
Örnek aldığın, sinemasını sevdiğin, yerli ve yabancı yönetmenler kimler?
Tarkovski, Angelopoulus, Bergman, Ozu, Bresson, Ray’dir. Sinema anlayışını yeni dalga, İtalyan yeni gerçekçilik, devrim sonrası İran Sineması, ile ve özellikle Asgar ferhadi, Abbas Kiarostami ile ilişkilendirmek mümkündür. Yerli sinemacılardan Tolga karaçelik, Emin Alper, Nuri Bilge Ceylan takip edilmesi gereken yönetmenlerdir. Edebiyatçılardan ise Çehov ve Dostoyevski dir
Bazıları film yapar, bazıları ise sinema. Bu kişiler de sinema yapıyor. Ben de sinema yapmayı seviyorum, film değil. Bir film çektiğimde, Fransız da, İspanyol da, Arjantinli de beni anlasın istiyorum. Tabii bunu Kürtçe yapmak istiyorum. Kürtçe benim anadilim ve bende annemin tarafındayım.
Senin için kısa film nedir?
‘Kısa’ filmlerin anlatma biçimi değil, bir duadır. Kendinimizi başkalarına anlatabilmek için en iyi araçtır. Aynı zamanda insanın vücud dilidir. Bütün filmler, bir gerçeklikten yola çıkılarak yapılıyor. Benim bir geçmişim var, ait olduğum bir kültür, bir dili konuşuyorum ve o dilin çerçevelediği bir ülke
Türkiye’deki film festivalleri ve kısa filmcilere yaklaşımları konusunda neler söylemek istersin?
Sıkıntılı bir konu. Fonlar var ama son derece yetersiz kalıyor. Çok kısa filmci de bir şekilde bir yerlerden finasman toplayıp, kendi imkanlarıyla filmini çekiyor. Festivallerde Bir film birinci olur, bir başkası ikinci bir başkası da üçüncü, oysa 10 film vardır orada. Finalist filmlerin tümüne verilecek olan para ödülleri paylaştırılmalı, tekrar bir derecelendirme yapılmalı ya da derecelendirme sistemi olduğu gibi kalır. Festivallerde finalist olan tüm filmlere telif ödenir. Sonuçta kısa film çeken insanlar zor şartlar altında üretim yapıyorlar ve festivaller dışında başka gösterecek kısa film sinemalarımızda yok bu konuyla ilgili yeniden yapılandırmaya ihtiyaç vardır.
Son olarak gelecek planlarından bahsedelim…
Bekleyen bir hikayemiz var. Üzerine çalışıyoruz kısa film senaryoya dönüştürmek için. Sonrasında fonlama başvuruları söz konusu olamaz, çünkü bu filmin içeriği politik kimliğe ihtiyaç vardır. Bu demek ki proje uygun görülmez yada diskalifiye edilir. Yapımcı bulmasak eğer gerekirse kendi imkanlarımızla mutlaka bu filmi çekeceğiz. Umut iyi bir şeydir, Belki de en iyisi ve iyi şeyler asla ölmez “Ne olursa olsun sonu muhteşem olacak”.