Bu ay konuğum, birçok kısa film yönetmiş Hakan Berber. Memento Mori isimli yaratıcı ve başarılı bir kara film çeken Berber, sorularımızı yanıtladı. İyi okumalar…
Öncelikle biraz kendinden bahseder misin?
1988 Zonguldak doğumluyum. 2007 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Sinema Tv bölümünde eğitim almaya başladım. Aynı yıl reklam ve sinema sektöründe çalışmaya başladım. 2012 yılında Kız Çocuğu isimli bir animasyon filmi ile başlayan festival maratonu, sırasıyla Dört Yapraklı Yonca(kurmaca) Fasülye Dünya(animasyon) Güzellik Yarışması(kurmaca) ve son olarak da Memento Mori (kurmaca) filmi ile devam etti.Bu güne kadar çektiğimiz filmler ile ulusal uluslararası bir çok ödül ve yüzlerce festivalde gösterim hakkı kazandık.
Senin için kısa filmin tanımı nedir?
Kısa film benim için sinemanın şiirsel üslubudur. İstediğin anlatım dilini kullanarak içindeki çığlığı insanlara ticari kaygı olmadan aktarabilmektir..
Biraz “Memento Mori”den ve onu çekme nedenlerinden bahseder misin?
Memento Mori üçlemenin ilk filmidir (2. Film Darağacı Avı’nın çekimleri bitti. Şu an kurgusunu yapıyoruz). Bu film Bekir Yıldız’ın 1969 da yazdığı Davut ile Sedef isimli bir hikayeden esinlenilmiştir. Bu bir kara filmdir. Filmde saf iyi hiç bir karakter yoktur. Toplumsal normlardan uzak bir ortamda, iç güdülerin sınırlarının nerelere varabileceğini, Anadolu’nun kendine has insanlarıyla sorgulama isteğim bu filmi ortaya çıkarttı.
Sence hızla gelişen teknolojinin, kısa filme ne gibi katkıları olabilir? Neler götürür?
Okul hayatımda Yeşilçamın usta isimlerinden eğitim alma şansı buldum. Başta Duygu Sağıroğlu ve Feyzi Tuna olmak üzere çok değerli insanların tecrübelerinden faydalandım onların yaşadıkları zorlukları ve bu zorluklar karşısında buldukları çözümleri birinci ağızdan dinleyebildim. Sinema serüvenim de negatif filmlerle başladı. Piyasada çalışmaya başladığımda filmler ve reklamlar genelde 16mm veya 35 mm negatife kaydediliyordu. Günümüzde bir cep telefonuyla uzun metraj filmler çekilebiliyor. Fakat teknolojinin bu kadar ulaşılabilir olmasıyla iyi projenin hiç bir bağı olduğunu düşünmüyorum. Teknolojinin gelişmiş olması sadece görüntüyü ve sesi besleyebilir mühim olan her zaman hikayedir.
Örnek aldığın, sinemasını sevdiğin, yerli ve yabancı yönetmenler kimler? Hangi oyuncularla çalışmak isterdin?
Robert Bresson, Park Chan Wook, Alfred Hitchcock Akira Korosava ve Metin Erksan sevdiğim yönetmenlerdir. Tuncel Kurtiz ile çalışmayı çok isterdim fakat maalesef fırsatım olmadı. Memento Mori filminde de yer alan Sabahattin Yakut ile bir filmim hariç hepsinde çalıştık. Bundan sonraki projelerimde de onunla çalışmaya devam etmek istiyorum. Beğendiğim birçok oyuncu var fakat yarattığım karaktere en çok uyan kişilerle çalışmak isterim.
Türkiye’deki film festivalleri ve kısa filmcilere yaklaşımları konusunda neler söylemek istersin?
Bu güne kadar ulusal ve uluslararası bir çok festivalde filmlerim gösterildi. Türkiye’deki festivallerin bir çoğunu görme şansım oldu. Hatta geçen sene bir kısa film festivalinin jürisinde yer aldım. Insan içinde olunca daha sağlıklı fikir sahibi olabiliyor.Festivallerde en önemli kısmın ön eleme jurileri olduğunu düşünüyorum. Fakat festivallerde bu jurinin seçimlerine gereken özen gösterilmiyor. Gösterim imkanları,ulaşım,konaklama, saygı gibi sorunlar hepimizin bildiği ve sürekli dillendirdiğimiz konular.
Son olarak gelecek planlarından bahsedelim…
Çekmek istediğim bir kaç kısa film projem daha var. Bunlar bittikten sonra hazırlamış olduğum ilk uzun metraj filmimi çekmek istiyorum.