Sinema sektörüne hızla giriş yapan genç bir arkadaş Galip Aksular. Kısa sürede birbirinden ilginç afiş tasarımları yaparak dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Geleceği oldukça parlak biri olduğunu düşünerek hazırladığımız bu sektörel röportaj, Galip gibi afiş tasarımcısı olmak isteyenlere de bir fikir verecektir elbette…
Öncelikle kendinden biraz bahseder misin? Kimdir Galip Aksular?
28 Mayıs 1990 yılında esnaf bir ailenin çocuğu olarak İstanbul’da doğdum. İlk ve ortaokulu Ortaköy’de okudum. Lisede bilgisayar bölümü okumama rağmen üniversite zamanı geldiğinde ani bir kararla Kadir Has Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü’ne girdim ve bitirdim. Daha sonra GSF İstanbul Aydın Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü’nü bitirerek lisansımı tamamladım.
Bu sektöre nasıl giriş yaptın? Nereden çıktı grafiğe, tasarıma merak?
Küçük yaşta sinema afişlerine ilgim vardı. Bunu hayalden olmayan filmlerin afişlerini yaparak pekiştirdim. Daha sonrasında bu işi gerçekten iyi yapabilmek adına elimden gelen her şeyi yaptım. Fazla okudum, çok fazla sinema afişlerini inceledim, tekniklerine baktım. Ve sonunda kendi tarzımı yakaladım. Grafik tasarım merakım küçük yaşta sağa sola bişeyler çizerek başladı. Daha sonrasında merakımı gideremeyerek tasarım bölümünü seçtim.
Şu an sektörde tercih edilen afişçiler arasındasın. Genç yaşına rağmen hızlı bir yükseliş oldu senin adına diyebiliriz. Tercih edilme sebebin ne sence?
Bir çok iyi tasarımcı var. Bu işi gerçekten aşk ile tutku ile yapmak gerek. Bu bir iş değil, herşeyinizi ortaya koyuyorsunuz yeni bir şeyler tasarlarken. Farklı olması için fazlaca uğrasıyorum, dil döküyorum. Doğru tarafı, yenilikçi tarafı göstermek adına. Ama tercih edilmemin sebebi işimi tutku ve istekle yapmam. Kısaca işime aşık bir adamım.
Bir film ya da tiyatro afişi yaparken nasıl bir yol izliyorsun? Afiş oluşurken hangi aşamalardan geçiyor?
Öncelikle senaryoyu okuyup konuyu anlamaya çalışıyorum. Daha sonra yönetmen ile üzerinden geçiyoruz. Yapımcının da isteği ve kafasındaki fikirler önemli, bunu nasıl görselleştireceğimizi konuşup onlara eskiz çalışmalar gönderiyorum. Araştırma renklerden, oyuncu duruşları, elbiseleri, filmin ya da oyunun tipografisine kadar herşeyi referans görsellerle birlikte sunuyorum. Sonra fotoğraf çekimine geçiyoruz. Sonrasında çalışmalarımı tamamlıyorum. Daha sonra ise onay kısmı geliyor. Seçilen posterlerin “retouch” işlemlerini yapıyorum ve afişi son haline getiriyorum.
İyi bir film afişi nasıl olmalı sence?
Film afişi seyirci için oldukça önemli bir etken. Onları ilk önce afişle tavlarsınız. Görsel dilin kuvvetli olması seyircide o filme gitme isteği uyandırır. Çok büyük görsellerden ya da her yerinden bir şey çıkan afişlerden bahsetmiyorum. Sade ve anlaşılır bir dile sahip, mesajı seyirciye direkt anlatan afişler her zaman kazanıyor! Oyuncuların düzeni, tipografisi ve kullanılan görsel öğeler işin kaderini belirliyor.Ve böylece iyi bir afiş çıkıyor. Afişin en önemli etkisi çok fazla kişi olmaksızın konuyu net seyirciye geçirmek bana gore çok dolu afişler hem akılda kalmıyor, hem de iyi olmuyor.
Türkiye’den ve dünyadan sevdiğin film afişleri/afişçileri hangileri?
Dünya’da sevdiğim film afişleri Green Mile, Kill Bill , The Silence of the Lambs, 127 Hours…vs. Tasarımcı olarak ise Richard Davies, Andreas Englund, Sasha Vinogradova gibi isimleri sayabilirim.
Gelecek planlarından bahseder misin?
Açık konuşmak gerekirse daha fazla afiş yapmak ve daha güzel şeyler ortaya çıkarmak istiyorum. Bunun için de sabah aksam çalışmalara devam ediyorum. Umarım daha iyi şeyler yapmak için fırsatım olur. Anı yaşamak taraftarıyım ben, zamanla güzel şeyler olucaktır.