FI CI PI / AY YAPIM 2017 / ID ILETISIM / FOTOGRAF MUHSIN AKGUN

Fi dizisi kısa sürede edindiği “tıklanma” oranlarının yanı sıra, sosyal medya etkileşimleri ile de gündem oldu. Serenay Sarıkaya, Mehmet Günsur, Ozan Güven, Berrak Tüzünataç gibi isimleri buluşturan proje geçtiğimiz yılların en çok satan serilerinden Fi, Pi ve Çi’den uyarlanarak Doğuş grubunun online platformu Puhutv.com’da gösterilmeye başlandı. Ay Yapım tarafından projelendirilen dizi, senarist Nükhet Bıçakçı’nın kaleminden, yönetmek Mert Baykal’ın gözünden izleyicilerle buluşmaya başladı.

Fi’nin Farkı Ne?

Tahminimce orta ve orta üst sınıf izleyicinin ilgisine mahir olan Fi hakkında konuşulanlara özellikle kulak kesilerek, izleyicilerini, hedef kitlesini soru yağmuruna tutarak dizinin izleyiciye ne verdiğini, izleyicinin ne bulduğunu düşünüyorum uzun zamandır. Fark ettiklerimi de notlar halinde sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle internetin özgür dünyasından kaynaklanan “sansürsüzlük” Fi’nin cezbedici temel noktasını oluşturuyor. O sansürsüzlüğün bile otosansür içinde gerçekleştiği dizinin göreceli cesaretinden belli oluyor o ayrı. Dizinin henüz ilk bölüm, ilk sahnesinde sigara içerek kadraja giren Can Manay son yıllarda bastırılan, meşru görülmeyen alışkanlıkların, yaşam tarzlarının izleyiciye vadedildiğinin sinyallerini veriyor. Ekran önce sevişmenin, ardından öpüşmenin, şimdilerde neredeyse el ele tutuşmanın yasaklandığı bir mecra haline gelirken, Fi’yi “aranan kan bulundu” çığlıklarının karşılığı olarak görüyorum. Sevişerek üreyen insan oğlunun dizilerde neredeyse mitoz bölünmeyi keşfetmesi istenirken şehirli, orta sınıf, beyaz yaka izleyiciye iyi bir alternatif sunan dizi, “umut” vaadiyle rakiplerinden ayrılıyor.

Fi İlk İnternet Dizisi Değil Ama…

Amatör ve yarı profesyonel çalışmaları bir kenara koysak bile, online platformların profesyonel yatırımla ekrana sürdüğü ilk iş Fi değildi. “Masum” her ne kadar ilgi uyandırsa da Fi kadar popülerleşmemiş, magazinleşmemişti. Elbette hikayenin aşk temasının etkisi bu popülerleşmede birincil önem taşıyor ancak bence önemli bir nokta daha var. Fi ne zamandır yerli dizilerde aidiyet arayan bir kesime çatı sundu. Özgürce ilişki yaşayan, alkol içen, sigara kullanan, çalışma hayatına entegre kesimin aidiyet bulacağı ve en önemlisi “yargılanmadığı” bir hikaye olan Fi bu nedenle diğer TV ve internet projelerinden çok daha popüler olarak fark yarattı.

Sadece Belgesel İzleyen “O” İzleyici, Fi İle Yerli Dizilerle Barıştı

Şehirli insanların ilişkilerindeki en büyük sorun malumunuz bağlanma problemi, tek gecelik birliktelikler, ilişkiye dönmeyen seksler veya seksin unutulduğu ilişkiler. Aldatmak, aldatılmak herkesin hayatının gündemi, ölümsüz aşk masalları tarih oldu, daha iyiyi bulabilir miyim sorusu tüm ilişkilerin azraili. Hal böyleyken hala unutulmaz aşk hikayelerinin ekranda pazarlanıyor oluşu konjonktür gereği, muhafazakar nüanslarla sunulan aşk soslu dramalar sektörün el mahkumiyeti. Uzayan sürelerden, değişen reyting ölçümlerinden, panelin özelliklerinden bahsetmiyorum bile. Tüm bu sebeplerle ekrana küsen ve “ben Türk dizisi asla izlemem yalnızca belgesel” diyen bir kesim online dizilerle beraber yerli TV yapımları ile barış imzaladı. İzleyicinin önüne getirileni izlemediği, seçim yaptığı ve edilgen konumdan daha etken konuma evrildiği bu yeni izleme alışkanlığı bir yandan da “öteki yerli dizi izleyicileri” ile ayrışmanın sembolü oldu. Türk dizisi izlediğini söylemeye “utanan” pek çok kişi, Fi izlediğini gururla haykırıyor. Sebebi bence tam olarak yeni statü sembolleri arayışları. “Fi’den başka yerli dizi izlemiyorum” demek aslında dizinin vadettiği o şehirli yaşam tarzına ait olduğunun da ifşası oluyor. Ötekileştirilen “sigara içenler”, arkadaşlarıyla birer kadeh içtiği zaman genel algıda “sarhoş” muamelesi görenler, seks hayatına dair seçimler nedeniyle “orospu” olarak yaftalananlar, ilişkisini evlilikle meşrulaştırmaya gerek görmeyenler işte bu popüler seçimleri ile de kendilerini tanımlıyorlar. Bu yüzden Fi, Masum’dan ayrılıyor. Çok ayrı türlerde işler olmalarının yanı sıra Fi’nin baskılanan yaşam tarzını ekrana getirmesi bu nedenle diğer internet işlerinden farklılaşmasının sebebi oluyor.

Instagram’da Araba Anahtarı Paylaşmak Out, Can Manay In!

Can Manay TV tarihinin en özel karakteri değil, Duru ve Deniz aşkı yeni bir fenomen doğurmuyor tam aksine hayatımızın içinde olan gelgitli aşkları, sorunlu erkek ve kadınları resmediyor. Cinsiyet rollerini yeniden üreten, cinsel yönelimdeki çeşitliliği görmezden gelen, aşkı idealize edip masallaştıran aslında “gerçekdışı” olan dizilerin yanında Fi, bizlere, şehirli insanlara baskılanan yaşam tarzımızı aynalıyor. Başarı da işte bu yalınlıktan ve gerçeklikten geliyor. Dizinin başarısını tartışırken çatışmasından, oyunculuklardan, yönetmenlik veya casttan önce vadettiği yaşam tarzına bakmanın daha doğru olduğuna inanıyorum. Yalnız bu hayatı yaşayanlar için değil yaşamak isteyenler için de cazibe sunan Fi, insanlara kendini “o sınıftan, yaşam tarzından” hissetmek için bir ev almak, ünlü olmak veya yakışıklı bir sevgili bulmaktan çok daha basit bir yol sunuyor. Artık instagramda araba anahtarıyla poz vermek out, #CanManaygibisuiçmek etiketine su içerken selfie koydun mu ondan haber ver sayın izleyici?

 

Gizem Kaboğlu

Gizem Merve Kaboğlu
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldum. atv haber merkezi’nde ve Radyo Marmara’da yaptığım stajlarla deneyim kazandım. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nda “Eleştirel haber okuryazarlığı” eğitimi, İstanbul Film Akademi’de Filmlerle Psikoloji Sinematerapi Atölyesi ve Gümüşlük Akademi’de Ümit Ünal’la Senaryo Bakışı atölyelerine katıldım. One Dergi’de başlayan yazın kariyerime Televizyon Gazetesi.com’da ve Dipnot.tv’de muhabir, yazar ve editör olarak devam ettim. 2008 yılından bu yana televizyon üzerine yazılar yazıyor ve röportajlar gerçekleştiriyorum. Süre zarfında 2. ve 3. Antalya Televizyon Ödülleri’nde “önjüri üyesi” sıfatıyla görev üstlendim. 4 yıl boyunca Dipnot Tablet Dergi’de okurla buluştum, şimdilerde Cine Dergi’de yazı ve röportajlarımla yer almaya devam ediyorum. Kariyerimin bir diğer ayağı olan e-ticaret alanında sektörün lider şirketlerinden birinde 3 seneyi aşkın süre Editör ve Pazarlama İletişim Uzmanı olarak çalıştım. 2016 yılında atv ekranlarına gelen Kaçın Kurası adlı dizinin senaryo ekibinde yer aldım, dizi ve film senaryoları yazmaya devam ediyorum. Gizem Kaboğlu yazıları www.gizemkaboglu.com adresinde arşivlenmektedir.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.