The Americans 2013’ten beri her sezon sonrası yeni sezon onayı alan ve çok sıkı bir hayran kitlesine karşın bir o kadar da eleştiriye maruz kalan ilginç bir dizi. Çünkü hikaye Amerikan yakın tarihini iki karşı gözün ekseninde işlerken ‘öteki’ye söz hakkı tanıyarak kendi meselesinin içine girmeyi seçiyor. İşte kıyamette buradan kopuyor zaten; kimileri ‘neden iki Rus ajanın perspektifinden Amerikan tarihini ve kutsallığını gölgeleyen bir iş yapılıyor’ diye kızıyor, kimileri de ‘yine çaktırmadan egemen Hollywood politikasıyla Amerikan güzellemesini Ruslar’ın ağzıyla yaptırıyor’ diye deliriyor. Pekiyi hangisi mi? İki tarafı da haklı ve haksız çıkartacak müthiş bir denge cidden objektif olduklarına inandıracak kadar ustalıklı, mesafe ayarı bilinçli ve mesajlar bilinç değil bilnçaltına empoze etmek üzere sinsi kodlarla dolu… Üstelik anlatı casusluk türüne ait olduğunu hiç unutmadan sürekli yeni komplo teorileri ile hem akla hem de tempolu takip sahneleri ile göze hitap ediyor.
Soğuk Savaş döneminde iki Rus ajanının Amerika’ya sızması üzerinden KGB’ye karşı FBI,
Amerikan yaşam biçimine karşı Rus aile yapısı ve değerleri ve son olarak da bireysel olarak bu ayrışmanın ortasında kalan bireyler üzerindeki yıkıcı etkisindeki benzerlik ve farklılıklar ele alınıyor. Tabii hal böyle olunca Rus veya Amerikan aşırı uçlardaki izleyici için diziyi okuma biçimi hassas milli değerler kanallarından gelişiyor. Subliminal düzeyde Amerikan politikasının onaylandığını ve Rusların yine en acımasız, sinsi ve içimize kadar sızan kurnaz vahşiler olarak gösterildiğini söyleyerek kızanlar az değil. Ancak tam tersine Rusları sempatik ve Amerikan insanından farklı göstermediği için diziye söylemediğini bırakmayan da bir o kadar çok! Neticede Soğuk Savaş döneminde dünyayı ikiye bölen Doğu ve Batı kutuplaşması ve bu kalın kontürlerle tanımlanan insanoğlu önyargısının henüz hafızalardaki yerinin taze olduğu ortaya çıkıyor. Ve yine de diziden vazgeçilemiyor çünkü beğenenler sevdikleri için sevmeyenler ise yine ne zararlı fikirler empoze edildiğini görmek için izlemeye devam ediyorlar. Kaldı ki dizi içerik ve yapı olarak yeterince başarılı olduğu için büyük seyir zevki vererek her iki kesimi de kucaklıyor.
Rus ajanlar iki çocuklu klasik bir Amerikan ailesi görünümüyle ve hem de burnunun dibindeki FBI’da çalışan komşularıyla iç içe aynı sokakta oturuyorlar. Tam da dönemin ülkenin her tarafına dağıldığı düşünülen Rus ajan korkusuna denk düşen bir denklemde seçilen bir mekan söz konusu yani. KGB’li Rus ajan Jennings ailesinin penceresinden FBI’lı Amerikan ajan Beeman’lar görünüyor. Aslında artık iyice paranoyaklaşan Amerikan toplumunun gizli korkularını hortlatarak adeta ‘alarm’ çalıyor. Yüzüne gülümseyen karşı komşun kim biliyor musun, gerçekten tanıyor musun, ya Amerikalı değilse! En fenası oluyor ve Amerikan görünümlü Ruslar içlerine kadar sızıyor ancak daha da fenası oluyor ve Amerikan rüyası ve yaşam biçimi öyle rahat, aydınlık ve refah ki Rusların ruhuna da bu rüyanın ışıltısı sızıyor. Evet Jeenings’ler sadece Beeman’lere değil kendi içlerindeki Amerikanlaşmaya karşı da mücadele etmek zorunda kalıyorlar. E haliyle Amerikan rüyasının içindeyken Rus ideallerini korumak zorlaşıyor. Çünkü oğlunla evinin bahçesinde beyzbol oynamanın keyfi doyumsuz, kızınla alışveriş merkezinde çeşitlerden çeşit beğenmek zenginlik, geniş Amerikan mutfaklı evinde kahvaltı etmek mutluluk veriyor ve tüm bunlara alışmak kolay vazgeçmek ise ölümden zor gelebiliyor. Amacından zaman zaman sapma rotasında bocalayan Rus ajanlar bu küçük ritüellerden oluşan yaşam biçimine teslim olmayı isteyerek, kendini ve çocuklarını korumaya ve daha konforlu bir yaşama geçmeye kimi zaman can atıyorlar. Aslında salt Amerika’da değil bütün dünyada Amerikanlaşan aile yapısına bakınca Jeenings’lere kızmak mümkün görünmüyor. Ne var ki sonunda birinden biri içindeki vahşi, sert ve milliyetçi damardan akan kanla misyonunu hatırlıyor ya da üstleri tarafından hatırlatılıyor. Özetle bu gelgitler üzerinden gelişen ve iki ajan ailesi üzerinden pek çok farklı kanalla Amerikanlaşma meselesini Rus ajanı bir aile ile anlatan dizi gerçekten tam bir seyirlik.
şenay tanrıvermiş