26 Şubat’ta yapılacak ödül töreniyle sahiplerini bulacak Oscar ödülleri büyük bir sabırsızlıkla bekleniyor. Oscar’a aday olan dokuz filmi sizin için seyrettik işte favoriler…
Sinemanın en önemli ödülleri olan Oscarlar her yıl tartışmalarıyla gündemimizi meşgul eder. Geçen yıl siyahi oyuncuların ve siyahi sinemacıların Oscar’a hak ettikleri kadar katılamadıkları veya akademi üyeleri tarafından ırkçı bir bakış açısıyla değerlendirildikleri yönünde tartışmalar vardı. Aslında Akademi üyelerinin sadece yüzde 11’inin siyahi olması da bu iddiaları güçlendiriyor. Bu sene bünyesine 683 yeni üye katan akademinin yüzde 27’si kadınlardan, yüzde 11’i ise siyahi oyunculardan oluşuyor. Belki bu tartışmalan yüzünden yarışma filmlerine baktığımızda geçen yıllara nazaran siyahi oyuncuların yer aldığı daha fazla filmi adaylar arasında görüyoruz. Oscar habercisi denilen Altın Küre ödüllerinde drama dalında Moonlight filminin en iyi film seçilmesinin sebeplerinden biri de bu olabilir. İşte Oscar’ın arkasında dönen bu politik çekişmeler ödülleri hep etkiledi. Biz sizlere sadece sinemasal bir değerlendirme sunalım dedik. Onun için bütün aday filmleri bir şekilde önceden bulup seyrettik. İşte aday filmler ve bizim favorilerimiz…
EN İYİ FİLM
FAVORİ: Moonlight
Ay Işığı, genç siyahi bir adamın çocukluğundan yetişkinliğe kadar Miami’nin zor bir mahallesinde, hayatta kendine yer edinme savaşını ve büyüme hikayesini anlatıyor. Eşcinsel dürtüleri ve uyuşturucu bağımlısı bir annenin arasında bocalayan Chiron okulda arkadaşlarının kaba şiddetine maruz kalıyor. Filmin dili entelektüel açıdan çok başarılı. Daha önce görmediğimiz bir bakış açısıyla çekilen film seçkinin en iyisi.
La La Land
Altın Küre’de müzikal dalında en iyi film seçilen La La Land büyük ilgi görüyor. Titanik filminden daha fazla adaylık alan film neredeyse herkesin favorisi. Ödülü alsa itirazımız olmaz ama Moonlight gibi sinema sanatı açısından çok başarılı olan bir film ile rakip olması onun şanssızlığı… Sebastian bir caz kulübü açma hayalinde, Mia ise Hollywood’ta oyuncu olma telaşındadır. Bu iki insanın kalpleri birbiri için atmaya başladığında hayat şartları onları yavaş yavaş hayallerinden uzaklaştırmaya başlayacaktır.
Manchester by the Sea
La La Land ve Moonlight’tan sonra şansı en yüksek görülen film Manchester By The Sea. Büyük bir trajedi sonunda iki çocuğunu kaybeden Lee’nin suçlulukla mücadelesi ve yeğenine bakma mecburiyeti arasında kaldığı bir süreyi seyrediyoruz. Filmin çok seveni olsa da bizim gözümüzde En İyi Film ödülünü hak etmiyor.
Fences
Denzel Washington’ın yönettiği ve başrolünü oynadığı film ırkçılıkla mücadele eden bir adamın aile ilişkileri ve sosyal hayatı üzerine odaklanmış. Film Oscarlarda sürpriz yapabilir. En İyi Film’de şansının yüksek olduğunu düşünmesem de özellikle oyunculuklarda ödüle daha yakın.
Lion
5 yaşındaki Hintli bir çocuk ağabeyinin geri dönmesini beklerken bir tren vagonunda uyuyakalır. O uyurken trenin yola çıkması sonucu küçük çocuk uyandığında kendini evinden kilometrelerce uzakta bulur. Artık kayıptır ve eve nasıl döneceğine dair bir fikri yoktur. Avustralyalı bir çift tarafından evlat edinilir ve sevgiyle büyür. Ancak ailesini bulma isteği giderek bir saplantıya dönüşür. Slumdog Millionaire ile 2008 yılında Oscarlar’ın dumanını atmış olan Dev Patel filmin başrolünde. Ama bu sefer aynı başarıyı kazanacağı şüpheli.
Hidden Figures
Üç siyahi kökenli kadın NASA’da büyük işlere imza atmaktalardır. Uzay ve bilimlerinin derinliklerindeki sorunları müthiş zekalarıyla çözmeye çalışan bu kadınlar gelmiş geçmiş en önemli NASA operasyonlarından birinde de büyük rol oynayacaklardır. Bu başarılı kadınların ırkçılıkla mücadelesi ve NASA gibi bir kurumdaki ayrılıkçı tavırlar daha önce filmlere hiç konu edilmemişti. Bu yönüyle ödül almasını çok istediğimiz ama akademi üyelerinin fazlaca önem vermeyeceğini düşündüğümüz bir yapım.
Arrival
Birden çok uzay gemisi dünyaya iniş yapınca dünya adeta sarsılır. Amaçlarının ne olduğu bilinmeyen uzaylılarla iletişim kurmanın yolları aranmaya başlar. Uzaylılarla iletişim kurması için ordu dilbilimcisi Dr. Louise Banks çağrılır. Doktora yardımcı olması için de fizikçi Ian Donnelly seçilir. İkilinin artık en önemli görevi uzaylıların barışçıl mı yoksa istilacı mı olduğunu belirleyebilmektir. 2016’nın en iyi bilimkurgusu olan film bir Avatar değil. Böyle olunca Avatar’ı bile en iyi film seçmeyen akademi üyelerinin Arrival’a ödül vermesini beklemek hayalcilik olur.
Hacksaw Ridge
İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerikan Ordusu’ndan Desmond T. Doss, Okinawa Savaşı’nda görev yaparken insanları öldürmeyi reddeder ve Amerikan tarihinin ilk Onur Madalyası’na layık görülen vicdani retçisi olur. Film, tek bir kurşun sıkmadan 75’e yakın kişiyi kurtaran kahramanın hikayesini ele alıyor. Yönetmen Mel Gibson ve Yahudi lobisinin Mel Gibson’a negatif bakışı belli. Filmin ödül alması çok uzak bir ihtimal.
Hell or High Water
Bankaya borçlanan ve tek varlıkları olan aile çiftliğini ipotekten kurtarmaya çalışan iki erkek kardeşin western hikâyesini anlatıyor. Parayı denkleştirmek için banka soyan Tanner ve Toby, şehirden şehre dolaşarak izlerini kaybettirmeye çalışır fakat peşlerine düşen emektar polis müfettişi o kadar kolay pes etmeyecektir… Belki de seçkinin en zayıf halkası Hell or High Water. Hiç şansı yok.
EN İYİ KADIN OYUNCU
FAVORİ: Emma Stone, La La Land
Altın Küre’de en iyi kadın oyuncu ödülünü alan Emma Stone bizce de Oscar’ın en önemli favorisi. Enerjisiyle zaten dokunaklı bir film olan La La Land’a çok şey katmış. Özellikle seslendirdiği şarkılar oyuncunun Oscar yarışında öne geçmesinin sebebi.
Isabelle Huppert, Elle
Olgun yaşına rağmen Elle filmindeki cüretkar sahneleriyle izleyiciyi kendinden geçiren Isabelle Huppert, Altın Küre’de drama dalında en iyi oyuncu ödülünü alsa da Emma Stone’un karşısında çok da şansı olduğunu düşünmüyorum. Ama performansını ödüle layık bulanlara da karşı çıkmam.
Meryl Streep, Florence Foster Jenkins
Oscar tarihinin en fazla adaylık almış oyuncusu Meryl Streep her zaman favori gösterilebilir. Bu sefer de favoriler arasında ismi öne çıkıyor. Ama filmin komedi olması, rakiplerinin başarılı performansları bu sefer fazla şansı olmadığını düşündürüyor.
Natalie Portman, Jackie
ABD’de suni bir beğeni fırtınası estirilen Jackie filminin oyuncusu Natalie Portman sinema açasından en başarısız performanslarından birini gösteriyor. Bu filmle eğer ödül alırsa Oscar’ın ABD seviciliği kanıtlanmış olur. Hiç şans vermiyorum.
Ruth Negga, Loving
Filmin hikâyesi ırklararası evlilik yapmış bir çifti, Richard ve Mildred Loving’i, konu ediniyor. Loving çifti 1958 yılında evlendikleri için Virginia hapishanesinde mahkûm edilir. Ruth Negga filmde iyi bir performans gösterse de rakiplerine göre daha az bir şansa sahip olduğunu düşünüyorum.
EN İYİ ERKEK OYUNCU
FAVORİ: Denzel Washington, Fences
En iyi erkek oyuncuda benim favorim aslında bir sürpriz. Otoriteler arasında fazla şans tanınmayan Denzel Washington’un olgun yaşlarının en etkileyici performansı olduğunu düşünüyorum. Ödül almasını yürekten isterim.
Casey Affleck, Manchester by the Sea
Otoritelerin Oscar’ı alacağına kesin gözle baktıkları Casey Affleck bu ödülü hak etmediğini düşündüğüm bir isim. Bir başrol için bile yeterli karizmaya sahip olmadığına inandığım Affleck Hollywood’ta ilişkileriyle öne çıkıyor. Nereden geldiği belli olmayan bu beğeni dalgası ile ödülü alırsa da sürpriz olmaz.
Ryan Gosling, La La Land
Altın Küre’de müzikalde ödülü alan Ryan Gosling otoritelerin favori isimlerinden biri. La La Land’ı her ne kadar beğensem de Gossling’in Oscar alacak kadar büyük bir performans gösterdiğini düşünmüyorum. Ama Denzel Washington’a ödül gitmezse Gossling’e gitmesini isterim.
Andrew Garfield, Hacksaw Ridge
1950’lerin Hollywood tarzı savaş filmlerine benzeyen Hacksaw Ridge’in başrolünde oynayan Andrew Garfield ortalama bir performans göstermiş. Film oyuncunun performansından çok canlandırılan karakterin mucizevi öyküsüyle dikkat çekiyor. Garfield’ın ödüle layık olduğuna inanmıyorum.
Viggo Mortensen, Captain Fantastic
Viggo Mortensen’in oyunculuğuna bir şey diyemem. Ama biraz karikatürize bir tipleme olan karakterin ve filmin kapitalist öyküsünün tatsızlığı ödülü almasına sıcak bakmamama sebep oluyor. Otoriteler de fazla şans vermiyorlar Mortensen’e
EN İYİ YARDIMCI KADIN OYUNCU
FAVORİ: Viola Davis, Fences
1950’lerde ailesini geçindirmeye çalışırken bir yandan da ırk ilişkileri ile mücadece etmeye çalışan Afro-Amerikan bir babanın hayatını anlatıyor. Viola Davis performansıyla öyle bir etki yapmış ki filme Denzel Washington’u en iyi erkekte favori görmeme sebep oldu diyebilirim. Keşke kazansa.
Michelle Williams, Manchester by the Sea
Yardımcı kadın veya erkek oyuncu her ne kadar yardımcı diye nitelendirilse de filme büyük derinlik katan öğelerdir. Michelle Williams’ın ise Manchester By The Sea’de neredeyse hiç bir etkisi yok. Hem çok az vakit almış hem de senaryoda çok dışarıda bırakılmış. Zaten filmin en iyi filme uzak olmasının sebeplerinden biri de bu. Kısacası eğer ödül alırsa hiç hak etmediği bir ödül olur.
Naomie Harris, Moonlight
Oyunculuğuna bir şey diyemeyeceğim Naomie Harris’in en büyük şanssızlığı senaryonun önem vermediği bir karakteri canlandırması. Uyuşturucu bağımlısı anne karakteri zaten yeterince karikatürizeyken bir de filmin hikayesinde bu kadar dışarıda kalan bir karakterle ödül alabileceğine inanmıyorum.
Nicole Kidman, Lion
Nicole Kidman adayların en güzeli ama performansının öyle yükseklerde uçtuğunu söylemek yanlış olur. Genel itibariyle diğer adaylardan daha zayıf ödülü kazanma şansı. Sürpriz kategorisine bile gireceğini sanmıyorum.
Octavia Spencer, Hidden Figures
Octavia Spencer’in hem oyunculuğunu hem de filmin hikayesini beğendiğimi söylemeliyim. Eğer bu listede sürpriz yapacak bir isim varsa Spencer, Hidden Figures’teki performansıyla o isimdir.
EN İYİ YARDIMCI ERKEK OYUNCU
FAVORİ: Michael Shannon, Nocturnal Animals
Noctural Animals bu yılın en iyi filmi olduğu halde Oscar’a sadece en iyi yardımcı erkek dalında aday olabildi. Hiç tartışmasız Michael Shannon adaylar arasında ödüle en layık isim. Muhteşem bir dedektif karakteri yaratan Shannon öyküde diğer karakterler arasında sivriliyor.
Dev Patel, Lion
Slumdog Millionaire filmiyle daha önce Oscar’ı alan Dev Patel, Lion filmindeki performansıyla aday gösterildi. Aslında filmde başrol olan karakterin niye yardımcı oyuncu olarak kategorize edildiği bir muamma. Shannon karşısında şansı yok.
Jeff Bridges, Hell or High Water
Çok sevdiğim bir oyuncu olan Jeff Bridges bu sefer hedefi tutturamamış. Özellikle filmde yaşlı şerifi canlandırırken işi biraz abarttığı için ne söylediğini anlamakta zorlandım. Bridges’in çok iyi filmlerini seyrettik bu rolle ödül alması ona yakışmaz.
Lucas Hedges, Manchester by the Sea
Adaylar listesinde Michael Shannon’dan sonra en beğendiğim performans Lucas Hedges’e ait. Hatta Manchester By The Sea’ye bir ödül verileceksi bunu en hak edem Hedges. Onun ödül almasına itiraz edemem.
Mahershala Ali, Moonlight
Moonlight çok iyi bir film ama öykünün baş karakterini canlandıran üç oyuncu var. Ve film bu karaktere odaklanmış. Diğer yardımcı oyunculuklar çok da önemli bir yer kaplamıyorlar. Mashershala Ali iyi bir performans göstermiş ama süresi çok az. Bu noktada filmin hikayesini fazla etkilemiyor. Onun için ödüle fazla yakın bulmuyorum.
EN İYİ YÖNETMEN
FAVORİ: Barry Jenkins, Moonlight
Moonlight çok iyi bir film. Ve özellikle bir yönetmen filmi. Hem oyuncu yönetimi hem de senaryonun da Barry Jenkins’e ait olması büyük bir artı. Moonlight’ın Jenkins’in kariyerinde özel bir film olacağı şüphe götürmez. Niçin bir Oscar ile taçlandırılmasın? Ayrıca en iyi film ile en iyi yönetmenin farklı filmlere gitmesini doğru bulmuyorum. Jenkins bu performansıyla ödülü hak ediyor.
Denis Villeneuve, Arrival
Arrival bu yılın en iyi bilimkurgusu demiştik. Zaten Villeneuve kariyerindeki önemli filmlerle kendini kanıtlamış bir isim. Sürpriz olarak onu ödüle yakın buluyorum ama dediğimiz gibi akademi üyelerinin bilimkurgu türüne yaklaşımına güvenmiyorum. Onun için şansının az olduğunu düşünüyorum.
Mel Gibson, Hacksaw Ridge
Mel Gibson eli yüzü düzgün bir film çekmiş. Her ne kadar başrol oyuncusunda bir kast hatası yapıldığını düşünsem de aday filmler içinde önemli bir yere sahip Hacksaw Ridge. Bir de Yahudi lobisinin Gibson’a negatif bakışı olmasa…
Damien Chazelle, La La Land
Damien Chazelle, La La Land ile otoritelerin en büyük favorisi. Kişisel olarak ben de müzikal severim özellikle söz konusu caz ise gönlümde ayrı bir yeri vardır. Ama filmin ağır konulara hafif bakış açısı Chazelle’nin ödülü tam olarak hak ettiğini bana düşündürmüyor.
Kenneth Lonergan, Manchester by the Sea
Kenneth Lonergan bence en iyi yönetmen adaylarının en zayıf halkası. Çünkü filmde hatalı bulduğu herşey yönetmene bağlanıyor. İyi oyuncular ve iyi hikayeyle iyi bir film ortaya koyamamış Lonergan. Özünde daha çok bir senarist olan ismin yönetmenlik becerisi sınırlı.