Kötü çocuk filminin genç yıldızı Afra Saraçoğlu Carpe Diem’i felsefe olarak kabul ettiğini ve mesleğini çok sevdiğini söyledi.

ESLINE AJANS’IN YILBASINDA GERCEKLESTIRDIGI ‘LOLIPOP KIZ’ KATALOG CEKIMININ ARDINDAN, PROJEDE YER ALAN MANKENLERE FILM, REKLAM CEKIMI VE KLIP TEKLIFLERI YAGIYOR.(FOTO:ANTALYA-DHA)

Sinemamız sürekli yeni isimleri önümüze getiriyor. Bu isimlerin çoğu ya dizilerde ünleniyor veya yok olup gidiyor. Bu hafta farklı bir oyuncuyla röportaj yaptık. Genelde genç oyuncuların kariyeri dizi de başlarken Afra Saraçoğlu iki sinema filmi çekerek mesleğe atıldı. Bunun kendisi için bir şans olduğu söyleyen Saraçoğlu çocukluğundan beri oyuncu olmak istediğini onun için kendini çok şanslı hessettiğini belirtti.

Senaryoyu okuduğunuzda sizi etkileyen şey ne oldu?

Orjinal bir senaryo olması, 17-18 yaşlarındaki gençlerin yaşayabilecegi şeylerin olması ve Kayla’nın eğlenceli kişiliği 🙂

Rolünüzden bahsedebilir misiniz?

Kayla enteresan bir karakter. Onu yaşarken çok eğlendim. Kayla’nın enerjisini çok seviyorum. Bir kere çok güçlü bir kız ve çok fazla inişleri çıkışları olan bir kız, dobra bir kız, saf iyi niyetli ve temiz bir kız. Çok sakar. Köpeklerden çok korkuyor. Kayla’nın bu denli köpeklerden korkması benim için garip çünkü ben hayvanları çok severim özellikle kedi ve köpekleri. Heyecanladığı zaman ağzından ne çıktığını bilemiyor ve cümleleri kafasında filtrelemeden çıkartıyor. Bunların yanında Kayla’nın içinde çok derin büyük bir baba yarası var. Belkide bu yüzden girdiği ortamlarda içine kapanık. Herkese güvenemiyor. Sırf babasının nefretini kazanmak için kendinden çok zıt bir karakteri istemesi onu biraz kendi saflığından uzaklaştırıyor. Çok yönlü bir karakter yani Kayla.

19 yaşında genç bir oyuncusunuz ve bu sizin ilk başrolünüz. Biraz gözünüz korktu mu? Yönetmenin de ilk sinema filmi sanıyorum. Bu sizin için bir avantaj oluşturmuş olabilir mi çalışma şartları açısından?

Tabi ki birazcık strese giriyor insan. Size güvenen ve inanan önemli insanlar var ve sizde ister istemez büyük bir sorumluluğun altına giriyorsunuz. Bu kadar insanın beklentilerini karşılayabilecek miyim acaba diye düşünmeden edemiyor insan ve omuzlarınıza büyük bir yük biniyor. Tabiki herkesi memnun etmek mümkün degil. Ama eğer ben bu işi aldıysam elimden gelenin fazlasını yapmalıyım diye düşündüm ve bana güvenen insanların güvenlerini boşa çıkartmamak için sınırlarımı aşmaya çalıştım.

Sinemada en çok hangi türü seversiniz. Türler arasında kendi fiziğinizin melodrama daha çok uygun olduğunu düşünüyor musunuz?

Sinemada fantastik, komedi, aksyion ve gençlik türlerini çok severim. Evet yakıştırıyorum.

Bazı roller vardır onlara hazırlanmak gerekir. Mesela tarihi bir kişiliği oynuyorsanız veya engelli birini canlandıracaksanız araştırma yaparsınız. Bir de oyuncunun kendi tecrübesinden yola çıkarak hazırlandığı roller vardır. Bu film hangisine yakın. Nasıl bir hazırlanma süreci geçirdiniz?

Ben kendi tecrübelerimden yola çıkarak Kayla karakterini çıkartmaya çalıştım. Kayla gayet doğal, içinden nasıl geliyorsa öyle davranan bir kız. Bunun için bir araştırma yapmama gerek kalmadı çünkü bu bemim içimde olan bir şey. Sadece 17 yaşına kadar babasız büyümüş ve baba şevkati görmemiş olan bir kız. Babasız büyüyen bir çocuğuda araştırmama gerek kalmadı çünkü o konuda Kaylayı en iyi anlayanlardan biri de benim. Ama karakteri çıkartmak için tabiki de bir ön hazırlık sürecim oldu. Oyuncu koçum bana 30’a yakın terimler verdi ve bu terimleri benim için ne ifade ediyor onları yazmamı istedi. Ben de sayfalarca yazdım. Sonra aynı terimleri Kaylayı yaşamaya başlayınca Kayla içinde yazmaya başladım. Yaklaşık 15-20 gün bir ön hazırlık sürecim oldu diyebilirim.

 

Bu ikinci sinema filminiz. Günümüzde oyuncular ilk önce diziyle mesleğe atılıyor. Siz de ise bu durum farklı sebebini sorabilir miyim?

İlk teklifler o yönde geldi. Bende kendimi geliştirmek açısından olumlu karşıladım. Sinema filmiyle hazırlanmak istedim oyunculuğa. Çünkü sinema filmi çekmek gerçekten çok keyifli ama bi o kadarda emek isteyen bir iş. İyiki de sinema filmiyle başlamışım.

Sinema setiyle dizi seti farklıdır. Özellikle dizi çekimlerinin zorlu şartlarını biliyoruz. Bu anlamda bir çekinceniz var mı?

Evet ikiside farklı. Dİzi maratonuna daha başlamadım.Zor oldugunu tahmin edebiliyorum. Ama işinizi sevdikten sonra yapamayacağınız şey yoktur.

Perde güzel kadını sever. Ama oyuncu bu güzelliğine hem tecrübe hem de kabiliyetini katmalı. Bu anlamda nasıl bir yapılanma içindesiniz?

Evet daha yolun başındayım. Yavaş yavaş tecrübe kazanıyorum. Benden daha tecrübeli insanlardan destek alıyorum ve sanatın her dalında kendimi geliştirmek istiyorum.

Kadın oyuncularımızın önünde Türkan Şoray kanunları gibi bir örnek de var. Bu kuralları doğru buluyor musunuz?

Türkan Şoray kuralları olmasa da benimde kendi sınırlarım var tabiiki.

Bizim sinemamızın kökleri Yeşilçam’a dayanır. Yeşilçam filmlerini severmisiniz? Sizin oyunculuğunuzda Yeşilçam’ın etkisi var mıdır?

Evet çok severim. onlarla büyüdüm ben de. Hala tv’de denk geldigimde severek izliyorum.

Oyuncu olmayı ne zaman istediniz? Küçüklüğünüzde böyle bir özleminiz var mıydı?

Evet küçüklüğümden beri bir tutkuydu benim için. 10-11 yaşlarımda kendim senaryo yazıp iki farklı kötü ve iyi karakter yazıp onları canladırırdım. Çevremdeki herkesin taklidini yapardım ve şu an hayallerimi yaşıyorum. İnsanın sevdiği mesleği yapması kadar güzel bir şey yokmuş.

Benim size sormadığım ama sizin izleyiciler için söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Başarıya ulaşmak yada hayallerinizi gerçekleştirmek her zaman kolay olmuyor. Hiçbir zaman yılmadan ve ümidinizi kaybetmeden çalışın. Ve tabiki benim mottom olan anınızı yaşayın,gününüzü yaşayın. Carpe Diem.

 

Serdar Akbıyık
1967 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Antropoloji Bölümü'nü bitirdi. Erol Simavi Vakfı Gazetecilik Bursu'nu kazanıp iki yıllık eğitimden sonra Hürriyet Gazetesi'nde istihbarat muhabiri olarak mesleğe başladı. 1992 yılında Hürriyet Yazıişleri'ne geçti. 1993'te Spor Gazetesi'ni kuran grupta yer aldı. 1996'da Hürriyet Yazıişleri'ne döndü. 1999'da Star Gazetesi kuruluşunda bulunmak için Hürriyet'ten ayrıldı. 2000-2001 yıllarında Almanya'da Star Gazetesi'ni çıkaran grupta Yazıişleri Müdürlüğü yaptı. 2002'de Türkiye'ye dönüp Star Grubu'na bağlı olan ve yeniden yayımlanan Hayat Dergisi'nde görev aldı. Hayat Dergisi'nde ve Star Gazetesi'nde sinema eleştirmenliği yaptı. 2004 yılında Star Gazetesi Yazıişleri Koordinatörlüğü görevine getirildi. Halen Star Gazetesi İnternet Yayın Müdürlüğü ve sinema eleştirmenliğini sürdürmektedir. Star Gazetesi, Kral Müzik Dergisi ve internette çıkardığı Cinedergi'de sinema yazıları yayımlanmaktadır. 2007 yılında "Türk Sineması'nı Yönetenler" adlı yönetmenlerle yaptığı röportajları kapsayan bir kitap çıkardı.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.