Merakla beklenen Çin Seddi-The Great Wall bu hafta vizyona giriyor. Filmin hikayesine göre insan yiyen doğaüstü canavarlardan korunmak için yapılan Çin Seddi’nin en başarılı savaşçısı ABD’li Matt Damon…
Yaratıcılık gereği gerçek olayların manüpile edilmesine bir itirazım yok. Zaten sinema bu şekilde değer kazanıyor. Ama ucu bize dayandığında elimde olmadan rahatsız oluyorum. Merakla beklediğim Çin Seddi filminin de böyle bir durumu var. MS. 1100 civarında geçen hikayede Çin Seddi’nin yapılmasının asıl amacının kuzey dağlarından gelen vahşi yaratıklar olduğunu görüyoruz. Köpek ile kaplan karışımı bu yaratıkların tek amacı insanları yemek. O kadar aç gözlüler ki hem canlı hem ölü bütün insanları yiyip, Ana Kraliçe’ye sunuyorlar. Böylece Ana Kraliçe de ürüyor. Yani bu döngü içinde insanlar kurban oldukça insanları avlayanların da sayısı artıyor. Gerçek tarihe baktığımızda, genel görüşe göre Çin Seddi kuzeyden akın eden Türk ve Moğol kabilelerini durdurmak için yapılmıştır. MÖ. 200 yılından itibaren parça parça inşa edilen bu dev yapı dünyanın en büyük antik kalıntısı olarak kabul edilir. Aynı zamanda uzaydan görülen tek antik yapı olduğu da iddia edilir. Çinliler’in içindeki bu korkuyu, Türk-Moğol insanını canavara benzetmeleri çok da yaratıcılık gerektiren bir şey değil tabii. Aslında yüzyıllarca Türk ve Moğol akınları sadece Çin’de değil bütün dünyada aynı algıyı yarattı. Romalılar bile Moğollar’ı insan dışı varlık olarak kabul ettiler. Onların düşmanlarını öldürüp yanan şehirlerin etrafında ölü insan dağları oluşturmaları bu korkuları besledi. Ortada böyle bir gerçek varken Çin Seddi-The Big Wall’daki canavar hikayesi çok da yaratıcı bir anlam taşımıyor. Hadi buna takılmadık diyelim. En azından yaratılan canavarların görüntüsü daha başarılı olabilirdi. Gerçekten öyle insanı şaşırtacak veya içini ürpertecek bir görüntüye sahip değiller. Filmin belki de en önemli unsuru yönetmen Zhang Yimou. Raise the Red Lantern, Hero, House of Flying Daggers gibi esane filmleri yönetmiş olan Çinli yönetmenin filmin başında olması bizi heyecanlandırmıştı. O rengarenk görüntüler, kalabalık sahneler, şiir, resim ve birçok güzel sanatın perdeye yedirilmesindeki başarı beklentimizin artmasının sebebiydi. Doğu mistizmini perdeye çok iyi yansıtıyordu Yimou. Muhteşem kalabalıkların içindeki en küçük renkli ayrıntı bile Çinlilerin kültür zenginliğinin ifadesiydi. Bu filmde de Yimou kendini göstermeye çalışıyor. Ama Matt Damon, Willem Dafoe, Pedro Pascal gibi Batının ünlülerinin filmde olması, onların popüler espri ve diyaloglarıyla Doğunun mistizmi hiç uyuşmuyor. Bu yüzden yönetmenin yarattığı antik Çin algısı içi boşaltılmış bir değer olarak karşımızda duruyor. Sanki Batılı bir yönetmen Zhang Yimou filmlerinin kötü bir taklidini yapmış gibi. Bu etkileşim aslında Hollywood’un yıllarca başarısı kanıtlanmış sinema tarzını da bozuyor. İki ayrı kültürün birleştiği film iki tarafın güzelliklerini göstermekten çok birbirini değersizleştiren bir yapıya bürünmüş. Eğer Çin Seddi’nin bizim için ne ifade ettiğini görmezden gelsek, yönetmen Zhang Yimou’nun şiirsel, zerafet dolu sinemasını bilmesek, bütün bu kıstasları göz ardı etsek o zaman elimizde eğlenceli bir film kalır der; belki bu kadar ciddiye almaz “Gidin eğlenin, bilimkurgu soslu iyi bir fantastik” bile diyebilirdik. Ama serde ne yazık ki başka beklentilerimiz var ve film bu beklentileri karşılayamıyor. Hazır elimize böyle bir film geçmişken şu Türk Moğol karmaşasına da kısa bir açıklık getirelim. O coğrafyada tarih sahnesine ilk çıkan millet Türklerdir. Sibirya’daki Yenisey ırmağından aşağıya göç eden Ön Türk kabileleri ilk devlet yapılanmasını oluşturmuşlar ve Çin imparatorluklarını yağmalamışlardır. Fakat kılıçla fethettikleri yerleri Çin kültürü karşısında dönüşüme uğrayarak kaybetmişlerdir. Sınırda bulunan birçok Türk devleti Çinlileşerek kuzeyden gelen Türk akınlarını durdurmuş sonunda da Çinlilerin içinde asimile olmuşlardır. Böyle bir yenilgi Türklerin Batı’ya göç etmesine sebep olmuş, onların boşalttığı yerlerde ise Moğol kabileleri yeni devletler kurmuş ve Çin akınlarına devam etmişlerdir. Kısacası Türkler ile Moğollar çok kısa bir süre içinde birbirini takip eden iki millettir. Bir de buna ilk Türk devletlerinin içinde yer alan bozkır milletleri olarak Moğolları eklersek dünyanın Türk-Moğol imparatorlukları diye kestirip attığı yapıyı anlamamız daha kolay olur. Bu kısa açıklamadan sonra filme dönüp konusunu kısaca anlatırsak, William Garin, İsimsiz Düzen adıyla bilinen seçkin savaşçılardan oluşan gizli bir ordu tarafından esir alınan usta bir okçu ve savaşta yaralanmış bir paralı askerdir. Kale Şehri denilen çok büyük bir askeri ileri karakolda, insanlığı bugüne kadar inşa edilmiş en büyük savunma yapılarından biri olan Çin Seddi’nin üstündeki doğaüstü güçlerden korumak üzere savaşır. Garin, dünyamızın harikalarından bir olan Çin Seddi’nin ardındaki sırrı keşfeder.
FİLMİN KÜNYESİ
Filmin orijinal adı: The Great Wall
Yönetmen: Zhang Yimou
Senarist: Max Brooks
Oyuncular: Matt Damon, Jing Tian, Pedro Pascal, Willem Dafoe
Yapım: 2016, Çin, ABD, 104 Dak.