Animal Kingdom ne olursa, nasıl olursa ve içinde ne yaşanırsa yaşansın bireyin ait olma arzu ve ihtiyacını anlatan çok ilginç bir dizi. Tersten çalışan bir melodram içine yerleştirilmiş macera öğeleri ise anlatının hem sürükleyici hem de şok edici olmasını sağlıyor. Çünkü merkezde annesi aşırı doz eroinden ölen Joshua’nın büyükannesinin evine sığınması ve birbirinden deli, tehlikeli ve kötü alışkanlıkları olan dayılarının hikayesi veriliyor. Böylece bir çatı altında beraber yaşayan aile bireylerinin melodramları erki temsil eden babanın hiyerarşik yönetiminde değil büyükannenin idaresinde gelişiyor. Annesini kaybettiği için kendisine yuva ve aile arayan Joshua denize düşüyor ve yılana sarılmak durumunda kalıyor. Tamamen boşlukta asılı kalmaktansa bir yılana da olsa tutunma, bağlı olma ve aidiyet ihtiyacının acınası insanlık halleri pek çok zaaflar ve temel ihtiyaçlar açısından değerli sorulara yanıt veriyor.

Animal Kingdom

Büyükanne Smurf besleyen, barındıran, seven ve kollayan ‘anne’ rollerinin hepsini tüm bu eylemleri inkar ederek değil bizatihi yaparak zehirliyor. Bir yandan anneye atfedilen yemek pişirme, temizlik, çamaşır yıkama ve her birinin başını okşama gibi tüm sevecen cinsiyet rollerin gereğini fazlasıyla yaptığı halde öte yandan oğullarını hırsızlık yapmaları için piyasa oluşturması, yollaması, uyuşturucu satması, sattırması ve kazandıklarının hepsini getirmelerini zorunlu tutması çelişkili, kirli, karanlık ve tehditkar bir anne modeli oluşturuyor. Smurf bir annenin yapması gereken ve yapmaması gereken her şeyi yaparak kutsala dair ne varsa paramparça ediyor ve yine de dimdik ayakta ve sağlam duruyor, ailesini sağlam tutuyor. Kurumlarını sağlam tutanların örneği olarak karanlık dünyasından nefret ettiriyor ve yine de hayranlık uyandırıyor. Bu haliyle kısmen Oliver Twist’in anaerkil sisteme ve günümüz dizi estetiğine uyarlanmış versiyonu da denilebilir.

Oğullarının etinden, sütünden ve kanından beslenen sevgi dolu vampir anne çocuklarını en güven dolu yerde yani evde aralıksız olarak tüketiyor, sömürüyor ve ölmelerine asla izin vermiyor böylece öte yandan koruyan, kollayan ve sarmalayan kucak olmayı da başarıyor. Birbirinden yakışıklı, sert, psikopat, yalnız ve hatta sahipsiz oğullar bir aile yapısı içinde anne kucağına bağlı yaşama arzusuyla Smurf’ün onayı için yarışıyorlar. Tekinsiz bir annenin himayesi için canlarını tehlikeye atan, öldüren, saldıran, çalan oğullar ordusu aslında aile miti aracılığıyla topluma farklı bir perspektif sunuyor… Belki de Smurf köleye çevirdiği evlatlarına yaptıkları ve yaptırdıklarıyla sistemin ve özellikle de aile, ev ve anne mitlerinin ipliğini pazara çıkarıyor.

Hırsızlık, uyuşturucu ticareti, cinayet, şiddet ve aldatma gibi aksiyonlar ‘ev’de geçtiği için aile mitinin kutsallığını sadece annelikle değil mekanla yani ‘yuva’ olarak değerlendirdiğimiz sığınakla da sınıyor, zorluyor ya da zaten bozuk olan kutsal miti açığa çıkarıyor. Evin temsil ettiği güven, huzur ve mahreme dair ne varsa yerini tehdit, korku ve aksiyona bırakıyor. Aile mitinin kutsanmış bağlarıyla evin dışındaki herkesten çalmak olağanken birbirinden çalmaya asla taviz verilmiyor. Bu arada para hariç her şeyin paylaşılır olması ise gayet olağan karşılanıyor ancak eşcinselliğe asla geçit verilmiyor. Örneğin kardeşlerin birbirinin sevgilisine göz koymaları, hatta ilişkiye girmeleri dahi olağanken eşcinsel birlikteliğe olan korkunç mesafeleri yine sistemin en güçlü ve kutsal birimi olan aile yasalarıyla elbette örtüşüyor. Bu haliyle belki de en başta en kutsal ilan edilenin en acımasız yasakları koyduğu ‘aile’, ‘anne’ ve ‘aile’ kodlarıyla deşifre oluyor.

Tipik bir melodramı tersyüz ederek işleyen Animal Kingdom tüm kutsalları da al aşağı ederek seyirciyi dumura uğratıyor, kırdığı normlar ve klişeler eşliğinde çok zor sorular soruyor. Anne kimdir? Aile nedir? Birbirine hiç benzemeyen fertlerden aile olur mu? Sadece kendi çıkarlarını düşünen ve diğerlerini her türlü çıkmaza, ölüme, felakete sürükleyen bir grup insan birbirini gerçekten sever mi? Yoksa aile denen kutsal mit birbirinin çıkarına hizmet eden bir şirket midir zaten?

En kutsal bildiğimiz kurum olan aile de işler böyle yürütülüyorsa diğer kutsallar ne kadar temiz olabilirler?

ŞENAY TANRIVERMİŞ

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.