Uzun bir aradan sonra geçen yıl yaratıcısı George Lucas’ın herhangi bir dokunuşu olmadan vizyona giren Star Wars’un 7. bölümü “Güç Uyanıyor” destanın köklerine inmesi sebebi ile pek çok hayranını mest etmişti.

Bir yıl aradan sonra bu sefer yine bir Star Wars filmi sevenleri ile buluşuyor. Bu sefer 1977 yapımı serinin ilk (aslında dördüncü) filmi Yeni bir Umut’un (A New Hope) öncesini anlatacak olan “Bir Star Wars Hikayesi: Rogue One” beyazperdede görücüye çıkmaya hazırlanıyor. Biz de bu buluşma öncesinde serinin eski filmlerine, yeni filmden beklentilere ve Disney’in Star Wars ile ilgili gelecekteki projelerine bir göz atalım.

1977 yılında George Lucas tarafından yaratılan Star Wars efsanesi yalnızca kendi alanında bir kült olmadı, dönemim kısır Hollywood gidişatına da yön verdi. Bilim kurgu ve fantastik öğeler ile yeni bir yol haritası çizen Star Wars’un ilk filmin başarısı üzerine iki de devam filmi çekildi. İlk filmler serinin 4-5-6. Bölümleri olarak geçiyordu. Uygun teknik donanımın ve efektlerin o dönemde yeterli olmaması sebebi ile genç senarist ve yönetmen George Lucas seriye dördüncü filmden başlamıştı. Yapımı oldukça uğraş veren maketler, maskeler ve kostümler ile Star Wars yıllarca adından söz ettirecekti. O kadarla da kalmadı elbette. Oyuncak sektöründe de hayranların ilgisi ile karşılaştı. Hikayesi, ikonik karakterleri ve kostümleri ile Star Wars bir dönemim değil, nesiller boyu sürecek bir akışın, hayranlığın parçası olacaktı.

90’ları sonuna gelindiğinde ise ilk üç filmi çekememenin uktesini içinde taşıyan Lucas kolları sıvayarak bölüm 1-2-3’ü çekmeye karar verdi. Artık teknik imkanlar da CGI bilgisayar efektleri de emrine amadeydi. 1999 yılında çıkan, serinin birinci filmi olan ve İmpratorluk döneminin öncesini anlatan zincirin ilk halkası The Phantom Manace, pek çok hayranın hışmına uğradı. Sebebi ise 70-80’lerin efsane serisine oranla daha renkli, daha çocuksu bir tonda olmasaydı. Yine de oyunculardan tutun da ışın kılıcı sekanslarına kadar akıllarda yer etmişti. Eleştirilere kulak asmayan Lucas serinin ikinci filmi Attack Of The Clones ile seyircinin gönlünü bir nebze almıştı ancak yine de tam bir tatmin olmaktan uzaktı. Bunda kötülerin kötüsü ikonik karakter Darth Vader’ın gençliğini canlandıran dönemin genç yıldızı Hayden Christensen’in çoğu kesime göre yetersiz performansının etkisi büyüktü.

Nihayet 2005 yılında üçüncü film Revenge Of The Sith vizyona girmiş ve seri tamamlanmıştı. Luke Skywalker’ın babası genç Anakin Skywalker’ın Sith lordu Darth Vader olarak karanlığa giden yolculuğu tamamlanmıştı. Ancak serinin yaratıcısı George Lucas’a olan öfke dinmek bilmiyordu. Bunca ağır eleştirinden sonra Star Wars efsanesinden elini kolunu çeken Lucas haklarını da Disney’e devredince yeni arayışlar başladı. Bu yeni arayışlar serinin hayranlarını heyecanlandırmıştı çünkü yeni bir serinin dedikoduları almış başını gitmişti. 1983 yılında çekilen Return of the Jedi’dan sonrasını anlatacak yeni film The Force Awakens projesi hayata geçmişti. Eski serinin efsane oyuncuları bir yana dönemin genç yeteneklerini de içinde barınacak film için çok titiz çalışmalar yapıldı. George Lucas’ın yeni üçlemesini adeta unutturulmak istendi. Bunun için de elbette 80’lerde çekilen filmin tonuna uygun bir senaryo ve karakter oluşumuna gidildi. Seriye Mark Hamill, Harrison Ford ve Carrie Fisher gibi serinin ikonik olmazsa olmaz karakterleri geri döndü. Film vizyonda fırtına gibi esti. Yönetmen koltuğunda bir diğer kült yapım Star Trek’in yeni dönem filmlerine başarılı bir şekilde imza atmış J.J. Abrams vardı. Bu filmde kimlerle tanışmadık ki? Sithlerin tükenmediğini bize gösteren Andy Serkis’in canlandırdığı Supreme Leader Snoke mu dersiniz yoksa Leia ve Han Solo’nun karanlık tarafa meyilli, Darth Vader’ın torunu son dönemin başarılı genç oyuncusu Adam Driver’ın canlandırdığı Kylo Ren mi dersiniz yoksa aydınlık tarafın gizemli yeni kahramanı sevimli mi sevimli Daisy Ridley’ın canlandırdığı Rey mi dersiniz? Yeni, genç ve dinamik oyuncu kadrosu ile eski topraklara güç veren bu ekip çoğunluk bir kesimden geçer not almışlardı. Merak uyandıran sonu ile hayranların 8. filmi iple çekmesine neden olan olan The Force Awakens sonrası ise Disney boş durmadı. Bu bekleme sürecinde 1977 yapımı A New Hope’un öncesini anlatan bir film ile hayranlarına yeni bir heyecan armağan etti. Rogue One : A Star Wars Story…

1977 yapımı ilk Star Wars filminde ünlü Death Star’ın planlarının Princess Leia tarafından iki androide yüklenip kaçırıldığını çoğunuz hatırlarsınız. Peki Death Star denen ölüm makinesinin planları nasıl çalındı? İşte yeni filmimiz bu süreçte geçen olayları odak noktasına alıyor. Filmin kahramanı Felicity Jones’un hayat verdiği Jyn Erso. Jyn ve beraberindeki ekip imparatorluk planlarını çalmak için kolları sıvarlar. Ancak bu elbette kolay bir yolculuk olmayacaktır. Ekibin karşısında acımasız Director Orson Krennic vardır. Asi ekibini bulmaya ve bu operasyonu engellemeye niyetli olan yeni kötümüz Orson Krennic’i başarılı televizyon serisi Bloodline ile 2016 yılında Altın Küre’de En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu adaylığı alan Ben Mendelsohn. Canlandırıyor. Fragmanlarda gayet sert ve karizmatik mizacı ile Star Wars evreninin en karizmatik kötülerinden biri olacağının da sinyallerini veriyor.

Kadroda başka kimler yok ki? Jagten (The Hunt) filmindeki performansı ile akıllara kazınan 2012 yılında Cannes Film Festivalinden En İyi Erkek Oyuncu ödülü ile dönen, Hannibal serisi ile gönüllere taht kuran, James Bond’un azılı düşmanı Mads Mikkelsen, Ip Man serisi ile rüştünü ispatlamış Donnie Yen, Oscar ödüllü usta siyahi aktör Forest Whitaker, Milk, Terminal ve Elysium gibi kaliteli yapımlardan hatırlayacağımız yetenekli aktör Diego Luna, 2000’lerdeki ikinci seride yine Leia’nın babası senatör Bail Organa’yı canlandırmış olan Jimmy Smits ve elbette Darth Vader’a karizmatik sesi ile hayat veren Star Wars’un olmazsa olmazı James Earl Jones…

Star Wars’un yeni halkası 8. bölümü beklerken hayranlarını boş bırakmayan Disney’in sürprizler Rogue One ile de sınırlı değil. Yakın zamanda hayata geçirilmesi planlanan, Harrison Ford’un canlandırdığı Han Solo karakterinin gençliğine odaklanacak orijin bir filmde listede. Genç Han Solo için rolü Alden Ehrenreich kapmış durumda. Aynı zamanda Han Solo’nun en yakın arkadaşı olarak bildiğimiz Lando’nun gençliğini ise yine aynı filmde Donald Glover canlandıracak. Geçtiğimiz günlerde ise ekibe Game of Thrones dizi ile hayatımıza giren Emilia Clarke’ın da dahil olduğunu öğrendik. Filmin senaryosu ise The Force Awakens’ta olduğu gibi orijinal serinin en sevilen filmi Empire Strikes Back ve Return of The Jedi’a da imza atmış Lawrence Kasdan’a emanet. Bu da hayranların içini rahatlatan önemli bir detay. George Lucas’ı olabildiği kadar işin dışında tutan yapım şirketi her ne kadar yaratıcısının kalbini kırmış olsa da bunu Lucas’ın serisinden dert yanan hayranların isteklerini ön planda tutmak için yaptığı izlenimini yaratıyor. Eh bu durumda açık olan bir şey var ki o da Disney’in köklü Star Wars hayranlarını bu sefer küstürmemeye niyetli olduğu. İlk adım olan The Force Awakens’ta büyük oranda bunu başardığı gerçek. Bu başarı şayet 14 Aralık’ta seyirci ile buluşacak Rogue One ve serinin 8. filmi ile de devam ederse, Disney’in hayranlarına daha pek çok başarılı Star Wars spin-off filmi vereceği aşikar. İyi seyirler, güç sizinle olsun!

 

 

Egemen Tokatlıoğlu
1981 İzmit doğumlu. Filmlere olan ilgisi 80’lerde eve video girmesi ile başladı. 80-90’ların akla kazınan kült filmlerini repliklerine kadar ezberledi. Korku, bilim kurgu ve fantastik türüne ayrı bir ilgisi vardı. 8 yaşında beyazperde ile ilk tanışmasından sonra sinema vazgeçilmez tutkusu oldu. Aynı zamanda bilgisayar, atari oyunları ve çizgi romanlarla içli dışlıydı. Commodore 64’ü ile sabahlara kadar oyunlar oynadı.Taşınmalar nedeniyle İzmit, Ankara ve Isparta’da farklı okullarda ilköğretim ve liseyi tamamladı. Üniversitede Turist Rehberliği bölümünü bitirdikten sonra çok istediği Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünde yüksek lisans yaptı. Korku sinemasına olan düşkünlüğü nedeniyle yüksek lisans tezini “1960-1990 Yılları Arasında Amerikan Korku Sinemasındaki Muhafazakârlık” üzerine yazdı. Amerikan korku sinemasının dönemin toplumunun psikolojik,ahlâki ve siyasi yapısına nasıl ayna tuttuğunu inceledi. Pek çok kurumsal firma, haber sitesi, dergide içerik yazarlığı ve editörlük yaptı. Şu anda hala metin yazarlığı ve editörlük yaparken aynı zamanda bazı online platformlarda, basılı dergilerde sinema yazıları, eleştiriler yazıyor, özel dosyalar hazırlıyor.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.