Tipleme komedisi yapmak üzere yola ve erkek komedyenlerin karşısına çıkan Gupse Özay’ın genel anlamda başarıyla ilerlediğini söyleyebiliriz. Ama iş sadece bir tipleme ve fikir oluşturmanın ötesine geçmeli, senaryoda da parlaklıklar olmalı!
Deliha karakteriyle kilo alan, evde kalmış ve hayatının aşkını bekleyen bir nevi Ugly Betty karakteriyle karşımıza çıkan Özay, orada daha parlak bir komediye imza atmıştı. Ama burada senaryo karakterin kötücül komikliğine yetişemiyor. Görümce deyince ensede boza pişiren, çok sevdiği kardeşinin kız arkadaşına kan kusturan ve onun karşısına da gördüğü kötü muameleler yüzünden tırnaklarını çıkarıp görümceyle çatışacak bir gelin karakteri beklerken karşımıza çıka çıka süt dökmüş kedi çıktı. Bu da bir tek karakterin filmde yaşattığı olaylar silsilesi gibi yansıdı ne yazık.
Tabii Gupse Özay kendisini düşünerek yazmış ve kendisinden başka bir karakterin senaryoda kafasını uzatmasına pek fırsat vermek istememiş. Bunu anlıyoruz ama ne Deniz ne de kardeşi Ahmet silik olmaktan öteye geçememiş. Hele Deniz, pozitiflikten ölecek! Bu da filmde sadece Yeliz rüzgarı yaratıyor. Bir de Yeliz karakterinin her alandaki abartısı, kötücüllüğü neden erkekler üzerinde işlemiyor mesela diye sormadım değil! O kadar seksapel, zengin ve bir o kadar zevksiz olan kadının hayatındaki tek erkek kardeşi. Oysa o takıntısını erkeklere de yönlendirebilirdi, böylece hikayeyi daha derinlikli olarak iki taraftan kuşatabilirdi.
Bir de bu ajansta çalışan, aslında hiç de parlak durmayan ama bir fikirle bir anda yaratıcı kafaya geçen kız tiplemesinden de gına gelmedi değil. Deniz’in organik kız arkadaşlarıyla Yeliz’i dönüştürme çabaları takdire şayan tabii ama çoğu şeyin altı dolmuyor. Sinemada yapılan evlilik teklifiyle, çayla kafa bulma ve halüsinasyon görme arasında tam bir zıtlık var. Hikayenin bir tek adım adım doğallığa kayan yanını beğendim diyebilirim, zaten Yeliz gibi naylon karakter karşısında başka şansı da yoktu.
Mesela karakterin gelin adayını kendi kara sularında yani evinde ağırlayıp burnundan getirmesi daha isabet olurdu ama nedense vukular hep Deniz’in evinde hayat buluyor, zira o ev daha fazla malzeme barındırıyor. Yeliz’in evinden zevksizlik akıyor sadece. Neyse sadede gelecek olursak gayet güzel oluşturulmuş bir görümce karakterini yiyip bitirmiş bir hikayeyle karşı karşıyayız! Maalesef gülemedik. Bu hikayeye karşılıklı çatışma iyi giderdi. Ama Gupse Özay yazmaya ve tipleme yaratmaya devam etmeli, gayet iyi bir cevher zira kendisi!
,