Bodrum Masalı dizisi görücüye çıktı. Dizinin İpek’i Tülin Yazkan ile yeni projesini, sinemayı ve oyunculuğu konuştuk. Reyting listelerine iddialı bir giriş yapan dizi genç oyuncuya göre de ekibi sayesinde bir “şans”a dönüşüyor. Deneyimli ve genç oyuncuları bir arada bulunduran diziye başarılar dilerken Tülin’e kulak veriyor, onun masalını dinliyoruz.
Bodrum Masalı bize nasıl bir masal anlatacak?

Lüks içinde yaşayan bir ailenin iflas edip Bodrum’a taşınmalarıyla başlıyor masalımız. Orada da geçmişten kalan hikayeler, değişen dengeler, bütün ilişki dinamiklerini etkiliyor tabi ki..
İpek’i neden tercih ettiniz? Sizi heyecanlandıran ne oldu?
İpek’in yaşamak için verdiği savaş, tutkusu beni etkiledi. Hasta birini oynamak fiziksel ve ruhsal baştan yapılanmayı gerektiriyor ciddi anlamda. Grip olduğunuzda bile bütün fiziksel aksiyonlarımız bundan etkileniyor. İpek’in hastalığını düşündüğümde bunun ben de başka farkındalıklar yarattığını hissettim. Hissetmeye ve keşfetmeye de devam ediyorum.
Tecrübeli ve genç oyuncuların bir arada olduğu bir sette eğlenmemek, eğlenirken öğrenmemek mümkün değil. Nasıl geçiyor çekimler?
Biz gerçekten çok şanslıyız. Mehmet Ada Öztekin gibi harika bir yönetmenle Timuçin Esen, Şevval Sam gibi değerli oyuncularla çalışıyoruz ve enerjilerimiz öyle güzel uyuştu ki çok keyifli geçiyor çekimler. Samimi bir ekibiz ve bu çok değerli.
DİZİLERİN TUTACAĞININ GARANTİSİ YOK
Sinema dergilerini sıklıkla takip eden, kitapları seven, okuyan bir oyuncu olduğunuzu anladım sosyal medya hesaplarınızı incelediğimde. Sizce şu an bir oyuncunun bu sektördeki en büyük sorunu nedir?
O kadar çok başlayıp birkaç bölüm sonra biten dizi var ki… Oyuncu büyük motivasyonlarla bir işe başlıyor, karaktere hazırlanıyor ama kısa sürede final haberi geliyor. Maalesef garantisi yok.
Çıkar yol ne sizce, bu soruna nasıl bir çare bulunabilir?
Oyuncu bir ayağını hep tiyatroda bulundurursa ve sanatın farklı dallarında da kendini sürekli geliştirirse bu sorunların yıkım olmaktan çıkıp üretime dönüşeceğini düşünüyorum.
BİPOLAR BİR KADINI OYNAMAK İSTERİM
Biraz sinema konuşalım, Şener Şen ve Kemal Sunal ile oynamak istediğinizi okudum. Komediye teşne misiniz? Yanlış bir çıkarım mı yaptım?
Aslında izlediğim bir filmde de güldüğüm anlar çok nadirdir. Şener Şen ve Kemal Sunal çok kıymetli insanlardı. Bazen oyuncu kendinden vererek oynar, yüreğini bırakır öyle gider kulisine bu bambaşka bir durum. Çıplak kalır o an esasında; savunmasız, cenin gibi. Onlar da öyle oyuncular bence Eşkıya, Gülen Adam, Gönül Yarası bunları izledikten sonra buharı kalıyor bana mutlu oluyorum.
Yönetmen sineması takip edenlerden misiniz? Favori yönetmeniniz kimdir?
Sinemayla bayağı haşır neşiriz favori yönetmenim çok fazla o yüzden bu zor bir soru benim için. (Gülüyor) İlk aklıma gelenler Jim Jarmusch, Asghar Farhadi, Stanley Kubrick, François Truffaut… Bu uzar gider en iyisi susmak (Gülüyor)
Haydi varsayım yapalım. İmkan olsa gelmiş geçmiş veya günümüzden kimin, hangi yönetmenin filminde rol almak isterdiniz?
Krzysztof Kieslowski- Trois Couleurs; Bleu
Beni burada yakaladınız… (Gülüyor) Çok severim. Peki başucu filminiz nedir?
Les Quatre Cent Coups.
Hayalinizde nasıl bir rol var?
Bipolar bozukluğu olan bir kadını oynamak isterim. Psikolojiye merakımdan sanıyorum seviyorum böyle karakterleri. Mon Roi’de bipolar iki insanın aşkı anlatılıyor Emmanuelle Bercot ve Vincent Cassel’in oyunculukları çok iyiydi. Böyle aşırı uçlarda renkleri olan karakterleri seviyorum.
Daha önce “hayatta beslendiğim şeyler sürekli değişiyor” demişsiniz. Şu sıralar nelerden besleniyorsunuz?
Şu sıralar dinginlikten besleniyorum. Genelde de çocuklardan çok besleniyorum. Çocuklarla oynamayı, gözlem yapmayı çok seviyorum sürekli keşif halindeler tüm tepkileri doğal, oyunculukta bunlar çok işime yarıyor.
UYUMADAN ÖNCE MASAL OKUYORUM
Dizinin şimdiden fanları oluşmaya başladı. Peki siz masallara inanır mısınız?
Evet, var olsunlar masalımıza ortak oldular. Ben çoğu geceler uyumadan önce masal okurum hala (Gülüyor)
Masal gibi aşklar yalnız filmler de mi oluyor günümüzde ne dersiniz? Masal gibi bir aşk yaşadınız mı hiç?
Masal gibi aşklar hala var ama günümüzde her şeyi çabuk tüketmeye meyilliyiz sanırım. ‘Şu an masalda mıyım ben?’ dediğim an’lar oldu elbette.
Aşk size kendiniz hakkında ne öğretti?
Her şeyi uç noktada yaşadığımı fark ettim. Daha dengeli olabilirim belki ileride (Gülüyor)

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.