Bir aylık tatilden sonra yine bütün hızımızla okuyucularımız için dergiyi hazırlayıp sinemanın gündemini tutmaya devam ediyoruz. Birçok röportaj ve özel dosya ile Eylül ayının konularını masaya yatırdık. Bu sayıda biraz sinemanın terminalojisine bakmak istedim. Bizim yazarlarımızın yazılarını okuduğumuzda da görüyoruz ki hala Türk – Türkiye sineması karmaşası devam ediyor. Bu derginin genel yayın yönetmeni olarak isteyen yazar istediği tanımlamayı kullanabilir ve biz de asla müdahale etmeyiz. Ama kendi adıma bu anlamda fikirlerimi paylaşma ihtiyacı duydum. Bizim kadar kendi kimliğinden uzak duran, entelektüelliği kimliksiz olma algısıyla bir tutan bir millet olamaz. Siz hiç İngiltere sineması veya Fransa sineması diye bir tanımlama duydunuz mu? Peki niye Türkiye sineması söylemini kullanıyoruz. Üniter bir devlette yaşıyoruz. Bunu kabul etmek Kürtleri dışlamak anlamına gelmez. Bu ülkenin sinemasının adı Türk sinemasıdır. Korkmayın, Türk sineması derseniz entelektüel çizginizden birşey kaybetmezsiniz.