TRT TV Fimleri Projesi, Ev Sineması Kuşağı dahilinde çekilen Emanet filmi hem yönetmeninin hem de TRT yetkililerini o kadar hoşnut etti ki film sinema olarak vizyon alıyor. Biz de filmin yönetmeni Emre Yalgın ve oyuncusu Elena Viunova ile bütün bu süreci konuştuk.
TRT TV Fimleri Projesi’nin etkisini daha önceki yazılarda konuşmuştuk. Ama karşımıza çıkan örnekler bitmek bilmiyor. Yönetmen, senarist ve yapımcı Emre Yalgın’ın Emanet filmi en güzel örneklerden biri. Yalgın ilk olarak senaryosunu TRT TV Fimleri Projesine götürdüğünde TV filmi olarak çekilmesi planlanan film yönetmenin emeği ve TRT yetkililerinin beğenisi ile sinemalarda vizyon almaya hak kazandı. Biz de bu ilginç süreci ve filmin oyuncularından Elena Viunova’nın Rusya’dan Türkiye’ye uzanan oyunculuk macerasını sizin için konuştuk.
Bu senaryoyu yazmaya iten şey neydi sizi?
Emre Yalgın: Bir gün internette dolaşırken bir güvenlikçi videosu gözüme çarptı. Özel güvenlikçinin başına gelen bir olaydı. Çok etkilendim ve bundan yola çıkarak yazmaya başladım. Sonunda baktım iyi bir aksiyon oluyor. Daha sonra birçok proje gibi kendi sırasını beklemeye başladı. TRT TV Filmleri Projesi ortaya çıktığında bu projeyi gönderdim ve beğenildi. Böylece başladık.
Senaryoyu okuduğunuzda ben bu projede olmalıyım dedirten şey neydi?
Elena Viunova: Herşeyden önce aksiyon olması beni çok heyecanlandırdı. Her projeyi kabul etmem. Bana yeni şeyler katacak bir senaryo olduğundan heyecanla kabul ettim. Aksiyon sahnelerine özel hocalarla çalıştım. Bu da çok heyecan vericiydi.
Daha önceki filmlerinize baktığımızda daha çok içinde bir mesaj kaygısı olan filmler. Emanet ise aksiyon ve bir gişe filmi bu değişikliğin sebebi nedir?
Emre Yalgın: Aslında bir yönetmen sürekli kendini tekrar edemez. Farklı türleri hayata geçirmek kadar doğal bir şey olamaz. Yurt dışında da böyle Kubrik gibi bir yönetmenin hem bilimkurgusu hem gerilim filmi var. Yani zaten mesleğin gereği bu.
Sinemanın endüstri olabilmesi için sanat filmlerinin dışında gişe filmlerinin bir kaliteyi tutturması lazım. Bu film bu çizgiyi tutturuyor mu?
Emre Yalgın: Bence tutturuyor. Bir filmin ister gişe ister sanat filmi olsun olmazsa olmazı izleyicinin karakterle ve öyküyle bir bağ kurabilmesidir. Emanet bu konuda başarılı bir yapım oldu.
Biraz rolünüzden bahsedebilir misiniz?
Elena Viunova: Sveta karakteri güzel bir kadın. İyi bir insan ama içinde başka bir karakter de barındırıyor. Gerektiğinde sinirli olabilecek bir yapısı var. Yani çift karakterli denilebilir ki bu benim projeyi kabul etmemde ki en büyük unsurdu.
Peki rolünüze nasıl nazırlandınız?
Elena Viunova: Öncelikle demin de dediğim gibi özel hocalar tutuldu. Yakın dövüş sporlarına çalıştım. Hatta poligona gidip atış da yaptık. Çok eğlenceliydi. Bu kadar zevk alacağımı düşünmemiştim. Bunun dışında yönetmenimizle de bir çok konuda konuştuk. Karakterimi oturtmam da onunla yaptığımız sohbetler çok işe yaradı.
Bu kadar aksiyona dayalı çekimler sırasında bir kaza yaşadınız mı?
Elena Viunova: Yaşamazmıyım? Bir dövüş sahnesinde beni boynumdan tutup duvara vurdular. O kadar şiddetli duvara çarptım ki bir an boynum kasıldı. Ama sesimi çıkartmadım ve o kavga sahnesi çekilip bitti. Yani numara yapmadık. Gerçekten beni duvara vurdular o sahnede. Daha sonra biraz boynum tutuldu ama geçti.
Peki bir daha aksiyon filmi önerisi gelse ne düşünürsünüz?
Elena Viunova: Kesinlikle kabul ederdim. Hatta böyle bir proje gelsin diye beklerim de artık. Bu bence insanın içine açılan bir pencere, o adrenalin, çok güzel. Bambaşka bir his tattırıyor size.
Emre Yalgın: Ya bu sanırım daha çok, sinemanın eğlence kısmını ayırmak gibi, sanırım sadece izlerken değil çekerken de öyle bir şey var. Çok eğleniyorsun. Yani ben de bir yönetmen olarak çok eğlendim.
Elena ile yollarınız nasıl kesişti? Kastı nasıl hazırladınız?
Emre Yalgın: Açıkçası ajanslar bize oyuncu listeleri sundu. Elena’nın rolü için bir çok isim vardı ve deneme çekimleri de yaptık. Ama Elena ile karşılaştığımızda ve konuştuğumuz da bu rolün onun olduğuna karar verdik. Ajanslar daki Elena’nın rolü için önerilen isimlerin çoğu oyuncu değildi. Böyle bir sıkıntı var. Çoğunlukla modellikten gelme güzel kadın seçkisi oluyor ama Elena kabiliyetiyle bu rolün içini doldurdu. Tayanç Ayaydın da tam aradığımız oyuncuydu. Onun rolü de çok sürprizli bir rol. Tabii filmin gizemini bozmak istemediğim için onun rolünden fazla bahsedemeyeceğim ama gelen izleyiciyi bu anlamda sürpriz bekliyor.
Film aynı zamanda TRT’nin TV Filmleri projesi kapsamında çekilmiş?
Emre Yalgın: Çok doğru. Ben bu projeyi neredeyse üç yıl evvel yazdım ve rafa kaldırdım. Fakat TRT’nin projeyi desteklemesinden sonra hayata geçirdik. İlk görüşmeye gittiğimizde filmin TV filmi olması için konuşmuştuk ama ben o zamanda TRT TV Filmleri Projesi’nin yöneticisi Halit beye bu projenin özel bir proje olduğunu sinema filmi de olabileceğini söyledim. Halit bey de filmi çekelim hem siz hem biz beğenirsek neden olmasın dedi. Ben bütün çekimleri teknolojik olarak da sinema dili olarak da uzun metraj sinema filmi olarak tasarladım ve çektim. Çok şükür ki hem TRT beğendi hem de biz istediğimizi aldık ve vizyona giriyoruz. Tabii filmi seyrettirdiğimiz dağıtım firmalarının da görüşleri burada belirleyici oldu.
Elena Türkiye’de üç filmin ve üç dizin oldu. Biraz oyunculuk macerandan bahsedebilir misin?
Elena Viunova: Kendimi bildim bileli oyuncu olmak istedim. Ama Moskova’da böyle bir tecrübem olmadı. Sekiz yıl evvel tatil için İstanbul’a geldiğimde buraya aşık oldum ve burada yaşamak istedim. O sıralar başvurduğum ajanslar da benimle ilgilenince ve Son dizisinden teklif de gelince istediklerim oldu. Oyuncu olma maceram böyle başladı aslında. Son dizisinde Engin Altan Düzyatan ve Nehir Erdoğan ile beraber rol aldım. Sonra Alev Alev ve Kayıp dizileri geldi. Daha sonra ise Kazım Koyuncu’nun hayatından bir kesit sunan Yağmur Kıyamet Çiçeği filminde rol aldım. 2015’te Geçmiş filmi bu yıl ise Emanet filmiyle devam ediyorum.
2012 yılından beri dizi çekmiyorsun?
Elena Viunova: Açıkçası hep birbirinin benzeri öneriler geliyor. Benim için senaryo önemli. Şansıma da içinde olmak istediğim bir televizyon projesi çıkmadı karşıma. Ama bu yıl birkaç proje için görüşüyoruz. Bakalım.
Peki bir yabancı olarak Türkiye’de yaşıyorsun. Günümüzde buyuk acılar yaşıyoruz canlı bombalar ve katlıamlar. Bunlardan nasıl etkileniyorsun?
Elena Viunova: Bunlardan bir yabancı olarak etkileniyorum ama burada ki insanlar da etkileniyor. Aynı benim gibi Türk olan birçok oyuncu arkadaşımın da ne kadar çok üzüldüğünü ve endişelendiğini görüyorum. Böyle bir durumdan etkilenmek için yabancı olmaya gerek yok zaten.
Peki bütün bu acı olayları dışarda bırakırsak Türkiye’de en çok neyden etkilendin?
Elena Viunova: Moskova çok soğuk bir yer. Gri havada insanı mutsuzluk kaplıyor. Orada yazı yazsam hep Dostoyevski olurum. Ama İstanbul’a geldiğimde o kalabalık, gülen insanlar ruhumu değiştirdi. Buraya gelince kendimi çok iyi hissediyorum. Belki bu karmaşa ve kaos bana sıcak bir enerji verdi. İstanbul’daki her anımda bir sanat şehrinde yaşadığımı hissettim. Evet Benim için İstanbul bir sanat şehri.
TRT’nin TV Filmleri projesinin Türk sinemasına etkisini nasıl görüyorsunuz?
Emre Yalgın: Bu etkiyi işin içinde olanlar çok daha fazla anlıyor. Herşeyden önce benim açımdan TRT TV Filmleri Projesi olmasa Emanet filmi çekilemezdi. Bunun dışında TV Filmleri Projesinin etkisini geçen yıl desteklenen filmler çekilirken daha çok görüyorduk. Endüstri bir ayaklanma yaşadı, hareket vardı. Bu yıl mesela bildiğim kadarıyla senaryo görüşmeleri yapılıyor ve çekimlere daha başlanmadı. Durağanlık hemen hissediliyor. Kısacası çok önemli bir proje.