Hukuk öğrencisi genç bir kızın legal ve baskın ahlaki normları bırakıp yaşamını vücudu üzerinden kazanmayı seçmesi üzerine kurulu bir hikaye elbette çok ilginç ve sarsıcı geliyor. Ne de olsa karakterin bu seçiminin arkasında bir dram yok, mecburiyetten değil ve kimse kandırıp kötü yola filan düşürmüşte değil! Dolayısıyla içinden geldiği için vücudunu satmasını anlamaya çalışmak, illa ki bir neden bulmak ve mümkünse içinden neden böylesi bir yaşam biçimi geldiğine dair bir dram yakalamak gibi önyargıları tetikliyor. Ancak metin size en azından ilk sezonunda geçerli bir sebep ve özür sunmuyor.
Hiç başka bir açıklamaya kaymadan bu genç kızın en büyük motivasyonu seks ve kolay para olarak netleşiyor! Yani hem sevdiği işi yapıyor hem de para kazanıyor! Egemen toplumsal normlar ile değerlendirildiğinde böylesi bir karakter kirli, kötü, yanlış, günah ve tehlikeli ne varsa sembolize ediyor. Zaten dizinin işleyişinde de karakterle özdeşleşme sağlayacak türden tanımlamalar yapılmıyor ve tam bir yakınlaşmaya izin verilmiyor. Adeta ‘bu manyak tüm bunları sadece sapık olduğu için yapıyor’ denmesini sağlayacak olaylar zinciri birbirini izliyor. Fakat bir noktadan sonra bu manyaklığın (eğer illa manyaksa ve bu durum manyaklıksa tabii) kime ne zararı var ki dedirtiyor!
İşte bu nokta çok değerli, çünkü baskın ve geçerliliğinden şüphe duyulmayan normların arkasında bir dünya pislik gizleyen ve temizi oynayan günümüz insanının foyasını, boyasını da kendininkiyle beraber çıkartıyor. Evet karakter kendi tercihi olarak seçtiği seks işçiliği sırasında bu işçiliğe efendi olmayı başaran genellikle patron erkek dünyasının ipliğini pazara çıkarıyor. Yani bir seks gündelikçisinin müşteri profilinden çıkan resimde sosyo-ekonomik iktidara sahip erkek dünyanın hastalıklı yapısı şaşırtıyor. Bu durumda başta ana karaktere duyulan mesafeli yakınlaşmanın ötesinde bir uzaklaşma diğer karakterlerin her biri için geçerli kılınıyor. Dolayısıyla mesafeli bir seyir sunan yapı seyircinin kendisini de sadece izlediği için bile kendine yabancılaştıran ve sorgulayan bir noktaya itiyor.
Böylesi bir tatminsizlik neden doğar? Asıl tatminsizler gerçekten kimdir? Para karşılığı seks yapan genç kız mı yüksek profilli müşterileri mi gerçek sapıklardır? Ya da ortada cidden sapıklık söz konusu mudur? Çoğu evli, mutlu, başarılı ve sağlıklı erkek mi yoksa açıktan bu işi yapan genç kız mı ahlaki normlara daha fazla ters düşer? Özetle tüm ahlaki normların güçlüler tarafından menfaatlerine uygun şekilde geliştirildiğini seks üzerinden söyleyen bir karakter söz konusudur.
Dizi metnini bir kez daha ilginç ve ironik kılan ise genç kızın hukuk öğrencisi olup bir hukuk bürosunda staj yapıyor olmasıdır. Asıl adaletsizlik, kitabına uydurulup yürürlüğe sokulan haksız çıkar hesapları ve kuralına göre işleyen hırsızlık ‘hukuk bürosu’nda olunca bir kez daha altı çizilerek kritik ediliyor. Yani kim daha adil, namusuyla çalışıyor, hak ederek kazanıyor ve aldatmıyor soruları çok daha keskinlik, açıklık ve netlik kazandırılarak somutlaştırılıyor.
Ayrıca modernite ve uygar dünya insanlarının acı veren yalnızlığı, hatta kalabalıklardaki büyük ıssızlığı gerçekten dokunmaya ve hissetmeye büyük açlıklar doğurduğundan çıkan her semptom bir o kadar da çarpıcı ve acıklı geliyor. Her biri kendi dairesinde, ofisinde, sosyalleşme alanları sayılacak kafe, bar, restoran veya spor salonlarında yine tamamen yalnızlıkla boğuşan bu insanlar neredeyse çıkışsız görünüyorlar. Birer akvaryum balığı, saksı bitkisi ya da apartman böceği gibi!
Öyle ki kendi ruhuna, bedenine ve aklına ayıracak vakti kalmayan uygar dünya insanları internet üzerinden seks satın almayı tercih ediyorlar. Maksat iş görülsün mantığındaki acınası zavallı yaşamlar! Üstelik böylesi çok daha güvenli ve pratik geliyor zira kimsenin kimseye hem güveni yok hem de tahammülü! Birleşme yaşayamayacak kadar uzak, soğuk, tedirgin, yoğun, yabancı ve yorgundur her biri. Kendilerinden kendilerine zaman kalmaz ve zaten kimselere güven olmaz elbette. Tabii işin tiksinme boyutu da ayrıca çok can sıkıcı sahnelere ulaşıyor. Başkalarına bakarak kendisiyle doyuma ulaşmaya çalışan karakterler tüm insanoğluna inancını yitirmiş ve büyük bir tiksinti içinde sadece kendilerine dokunabilen çok acınası çirkin manzaralara sebep oluyorlar. Dolayısıyla sadece birilerine dokunamamak değil ayna da kendi yüzüne bakamayacak kadar yabancılaşıyorlar.
Sonuçta eskort bir genç kızın bedeni üzerinden izlenmeye değer pornografik bir ağıt yazılıyor. Üstelik son derece minimal dili, yalınlıktan güçlenen estetiği ve usta işi bir gerginlik yaratan kurgusu ile sadece konuya odaklanan bir günce tadında…
Şenay Tanrıvermiş