The Conjuring 2’nin vizyona girecek olması sebebiyle korku türünün gidişatına yön veren yönetmen James Wan’ın tüm filmografisine bir bakış.
20 Şubat 1977 doğumlu, Malezya asıllı Avustralyalı yönetmen James Wan, 2003’te sadece 1 milyon dolar bütçeye sahip Saw ile adeta milenyum sonrası korku sinemasının gidişatına yön vererek dünya tarafından tanınmaya başladı. Saw, şimdilik 7 filmlik bir seriye dönüşse de Wan bu seride yürütücü yapımcı olarak yer alıp yönetmenlik kariyerine kendi özgün tarzını oluşturacak farklı filmlerle devam etti.
Saw, Insidious ve The Conjuring filmleriyle “korku sinemasının yeni efendisi”ne dönüşen Wan, özellikle türe kendi imzasını atan yönetimiyle, akılda kalıcı kamera hareketleriyle, müzik seçimleriyle, atmosfer yaratımıyla, sürpriz finalleriyle öne çıktı. Bazen Insidious gibi korkunun alt türlerini harmanlayarak türe postmodern açılımlar getirdi, bazen de The Conjuring gibi daha geleneksel bir anlatının izini sürdü ama her daim izleyiciyi korkutmayı başardı.
Geçtiğimiz yıl Hızlı ve Öfkeli serisinin son filmi olan Furious 7’yi yöneterek şaşırtan ama aksiyon türündeki zanaatkarlığını da kanıtlayan Wan, korku türünde bugüne kadar en çok gişe yapan filmi olan The Conjuring’in devam filmiyle tekrar türe dönüş yapıyor. Furious 7’nin dünya çapında 1,5 milyar dolar hasılat elde etmesinden sonra blockbuster arenasında da film yönetmesi istenen Wan, 2018’de vizyona girmesi planlanan DC filmi Aquaman’i de yönetecek.
10 Haziran 2016’da vizyona girecek olan The Conjuring 2’nin ilk film kadar başarılı olup olmayacağını beklerken Wan’ın tüm filmografisine bir göz atalım.
Saw (2004)
James Wan’ın adını tüm dünyaya duyuran meşhur “Testere” serisinin ilk adımı olan Saw, 2000 sonrasında korku türünde iyice yaygınlaşacak olan bulmacalı filmler, istismar filmleri ve sürpriz finalli filmlere bir nevi yön verdi. “Jigsaw” ile sinema tarihine en psikopat karakterlerden birini armağan ederken, “I want to play a game” repliğini unutulmaz kılmayı başardı. 1 milyon dolara kotarılan filmde kurguladığı oyunun yapısına, atmosferine ve özellikle seyirciyi şok edici sürprizine özen gösteren Wan, filmin dünya çapında 104 milyon dolar hasılat elde etmesiyle birlikte korku türünde seri film furyasının iyice patlamasını sağladı. Testere’ye tam 6 devam filmi daha çekildi fakat Wan sadece ilkini yönetti, diğerlerinin hepsinde ise yürütücü yapımcı olarak görev aldı.
Dead Silence (2007)
Saw ile bulmaca usulü ilerleyen istismar filmleri furyasını başlatan Wan, ikinci filmi Dead Silence’da bu alandan uzaklaşarak “oyuncak bebek” üzerine kurulan korkular ve hayalet filmleri yapısı üzerine yoğunlaştı. Saw ile çıtayı oldukça yüksekten başlatan Wan, Dead Silence’la birçok korku hayranını tatmin edemese de tedirgin edici atmosfer kurmaktaki başarısını, hikaye kurgusu üzerindeki oyunbaz yapısını, etkili müzik kullanımını ve çok sevdiği “sürpriz final” fikrini yine devam ettirdi. Dead Silence, örneğin “Chucky” kadar devrimci bir model oluşturamadı, hatta Wan’ın filmografisinin en “fazla bilinmeyen” filmine dönüştü. Saw’ın 20 katı fazla bütçeyle çekilmesine rağmen (20 milyon dolar) dünya çapında anca 22 milyon dolar hasılat elde edebildi.
Death Sentence (2007)
Wan, Dead Silence ile beraber aynı yıl vizyona soktuğu üçüncü filmi Death Sentence ile suç-aksiyon türüne geçiş yapıyor ve 90’ların “intikam filmi” şablonundaki klişe bir hikayeyi kendi stiliyle güncelliyordu. Yer yer oldukça karanlık, kanlı ve sert sahneler barındıran, kimi zaman ise kahkaha atmaya sebebiyet verecek tercihleriyle tuhaf bir senteze sahip olan film, özellikle takip sahnesindeki kamera kullanımıyla, kulaklarımıza kazınan müzikleriyle ve Kevin Bacon’ın adeta bir Max Payne edasındaki karizmasıyla akıllarda kalan, türün eli yüzü düzgün örneklerinden. Dead Silence gibi yine 20 milyon dolara kotarılan film, dünya çapında anca 17 milyon dolar hasılat elde ederek Wan’ın gişedeki beklenmedik düşüşünü sürdürdü.
Insidious (2010)
Dead Silence ve Death Sentence ile gişedeki başarısızlığının ardından Saw’daki formüle geri dönen Wan, sadece 1,5 milyon dolar bütçeli Insidious ile tekrar korku sinemasının günümüzdeki en önemli yönetmenleri arasında anılacağını kanıtlıyordu. Malzemesi bol bir konu olsa da sinemada pek işlenmeyen “astral seyahat”i odağına alarak tür içinde parapsikolojik açılımlar yaratan Wan, perili ev filmleri şablonuyla paralel evren mevzusunu birleştiriyor ve Entity, Poltergeist, Paranormal Activity, The Haunting gibi filmlere göndermeler içeren yapısıyla türe postmodern bir açılım getiriyordu. Dünya çapında 97 milyon dolara hasılata ulaşan film hem Wan’ın geri dönüşü hem de yeni bir serinin doğuşu niteliği taşıyordu.
The Conjuring (2013)
Insidious’un başarısının ardından korku türündeki atılımlarına devam etmeye karar veren Wan, paranormal olaylar ve şeytan çıkarma gibi konular üzerinde uzman evli bir çift olan Ed Warren (Patrick Wilson) ve Lorraine Warren (Vera Farmiga)’ın hikayesine odaklanıyor ve artık ağızlara sakız olan “Gerçek bir hikayeden uyarlanmıştır” cümlesini mümkün olduğunca verilerle destekleyerek filmin lehine kullanıyordu. Wan, bu sefer Insidious gibi korku türüne postmodern bir açılım yapmaktan ziyade geleneksel bir anlatımın izini sürüyor, 70’ler dönemini yansıtmaktaki başarılı atmosferi, dönemin ruhuna uygun müzik kullanımı ve nitelikli yönetimiyle 2000 sonrasına damga vuran en popüler korku filmlerinden birine imza atıyordu. 20 milyon dolar bütçeli film dünya çapında 318 milyon dolar hasılat elde ederek Wan’ın korku filmleri gişesi içinde zirveyi oluşturdu.
Insidious Chapter 2 (2014)
Insidious ve The Conjuring’in hem eleştirmenler hem gişe nezdinde başarısının ardından Wan, sürekli farklı ve özgün filmler çektiği filmografisine ilk defa “devam filmi” eklemeye karar verdi. Insidious’un devam filminde bütçeyi 5 milyon dolara çıkaran Wan, ilk filmde ailenin arkasında saklı kalan sırları açığa çıkarmaya devam etti. Özellikle ikinci yarısıyla beraber gri tonlardaki renk skalası ve Inception katmanlılığındaki paralel evren kurgusuyla öne çıkan film, gerilimi, müzikleri ve yönetimiyle yine Wan’ın yetkinliğini konuşturuyordu. Dünya çapında 161 milyon dolar hasılatla ilk filmi geçmeyi başaran Wan, Insidious’un da Saw gibi bir seriye dönüşmesini sağladı. 2015’te çekilen Insidious 3’ü yönetmeyip yapımcı koltuğunda oturmaya karar veren Wan, 2017’de vizyona girecek olan Insidious 4’te de bu kararını devam ettirecek.
Furious 7 (2015)
Milenyum sonrası korku filmlerinin efendisi olarak bilinen Wan’ın Hızlı ve Öfkeli serisinin 7. filmini yöneteceği söylendiğinde kuşkusuz herkes şaşırmıştı. Kariyerinde sadece Death Sentence ile suç-aksiyon türünde film çeken ve 20 milyon dolarlık bütçenin üzerine hiç çıkmayan Wan, zaten oturmuş ve büyük hayran kitlesi bulunan bir serinin 190 milyon dolar gibi dev bütçesinin cazibesine dayanamayarak zanaatkarlığını konuşturmaya karar verdi. Ortaya çıkan sonuç ise oldukça şaşırtıcı oldu. Fast Five’dan sonra belki de serinin en iyi filmine imza atan Wan, aksiyon sahnelerindeki yetkinliğiyle korkudaki başarısını aksiyon türüne de taşıdı. Seri içerisinde en fazla gişe hasılatı elde eden film 788 milyon dolarla “Fast & Furious 6” iken Wan yönetimindeki Furious 7 onu resmen ikiye katladı ve 1,5 milyar dolar hasılatla büyük bir başarı elde etti.
Halil İbrahim Sağlam