Bağımsız Sinema Merkezi tarafından yapılan Yolculuk, son zamanlarda dillendirdiğim politik film isteğime az da olsa cevap gibi geldi. Ülkemizde yaşanan politik eksenli olayların yansımasına ilişkin sinemamızda yaşanan yavaşlık Yolculuk filmiyle az da olsa kırılmış gibi duruyor.
Film cihatçı örgütlerin nasıl masum insanların beynine girip, onları bir ölüm makinesi, bir canlı bomba dönüştürmeye çalışma hikayesini anlatıyor. Filmin ekseninde aile ve mahalle ekseninde sıkışmış, içine kapanık ve içinde bulunduğu küçük dünyadan nasıl çıkacağını bilemeyen Mehmet var. Kendi eleştirdiği ve onu eleştirenler arasında sürekli bir pinpon topu gidip gelen Mehmet en sonunda kendisini Suriye’ye gitmek üzere genç insanları alıkoyan bir oluşumun içinde buluyor. Filmin amatör yapısıyla Mehmet’in iç dünyası aslında iyi buluşuyor. Film Mehmet’i çevreleyen çevreyi çok da devlet bağlantılarını ortaya saçmadan anlatma yolunu seçiyor. Ama yapılan konuşmalardan, alınan talimatlardan sürekli yukarılarda bir yerlerde masum çocukların üzerinden oynanan kirli oyunun doneleri ortaya saçılıyor.
Filmin handikapı politik film algısına fazlaca sığınıp amatör bir yol tuttuturmasından kaynaklı. Yani konu olarak cesur teknik olarak da doyurucu olmasını istemekten daha doğal bir şey gelmiyor aklıma. Ama tek amacını fikre yaslanma olarak belirleyen filmlerin bu eksikliği rahatsız edici. Yoksa gençlerin yalnızlaşan iç dünyalarını başka insanları öldürmek yönünde kurgulayan her sistem kendi karanlığında boğulmalı ve gerekirse patlatılmalı! Çok kolektif bir çalışma yapan arkadaşları bu anlamda tebrik ediyorum. Hatta filmin naif anlatımına dair çok bomba bir son yapmışlar. Ama koyunu kesmelerine anlam veremedim, hatta anlamsız budum. Çünkü yaşamı savunan bir film yaparken öldürmek olmamalıydı!
Bu kolektif oluşumun bundan sonra yapması gereken, naif, nitelikli ve aynı zamanda yanlış giden politikaları eleştiren filmler yapmaları. Ama maddi destek bulamadıkları ve filmin bazı noktalarının buna kurban gittiği de belli oluyor. Ama iyi ve kararlı bir adım. Yanıbaşımızda, içimizde patlayan ve hepilmizi derin umutsuzluklara hapseden karanlığa doğru atılmış kararlı bir adım olarak görüyorum. Daha önce canlı bomba psikolojisi üzerine fazlaca filmler izledik. Yolculuk’un farkı kafalama süreciyle ilgili. İslamı (ya da şiddeti) yaymayı genç ve korunmasız gençlerin yıkanmaya calışılan beyinleri üzerinden yapmaya çalışan her oluşum hükümsüzdür. Öncelik yaşam hakkı olmalı ve bunu savunmalı, hele de masum insanları korumak bu yolda atılması gereken en önemli adımlardan olmalı.
Yolculuk önemli şeyler söylüyor, gençlerin üzerinde oynanan oyunların kimseye fayda sağlamayacağının altını çiziyor. Bize de bir sonraki fimlerde daha tatmin edici sinema dili beklemekten başka bir şey kalmıyor.