Erdal Beşikçioğlu’nun (Murat) beklenen dizisi “46 Yok Olan”, pazar günleri Star TV ekranlarından izleyiciyle buluşmaya başladı. Dizinin hem kadrosu, hem de Breaking Bad’in Türkiye uyarlaması olacağı çok konuşulmuştu. Yönetmenliğini Serdar Akar’ın yaptığı dizide Beşikçioğlu’na, Yasemin Allen (Selin), Melis Birkan (Ceyla), Saygın Soysal (Doğan), Berkan Şal (Salim), Metin Belgin (Ferit), Ayça Eren (Ezo) ve Selin Uludoğan (Sude) eşlik ediyor. Dizinin yönetmenliğini Serdar Akar, senaristliğini ise Ercan Mehmet Erdem yapıyor.
Bu yazı yazıldığında dizinin hali hazırda beş bölümü yayınlanmıştı. Bu beş bölümde olay örgüsünün ana hatları ve karakterlerin hikâyeleri yavaş yavaş örüldü. Hikâyenin belkemiği moleküler biyoloji ve genetik profesörü Murat Günay’ın çevresinde şekilleniyor. Murat’ın kendisini yıllardır bitkisel hayatta olan kardeşi Ezo’yu kurtarmaya adamış olması ve bunu gerçekleştirecek ilacı arayış serüveni görünüşte ana ekseni oluşturuyor. Murat’ın babası Doktor Reha 15 sene önce Murat ve Ezo’nun gözleri önünde öldürmüş, bu acıya dayanamayan anneleri de kısa bir süre sonra hayatını kaybetmiştir. Babasının katili bulunamadığı için de dava dosyası kapanmıştır. Yaşanan bu sürecin ardından depresyona giren Ezo, aldığı yüksek dozda antidepresanların etkisiyle bitkisel hayata girmiştir. Murat ise, 5 yıldır bitkisel hayatta olan Ezo’yu uyandırmak ve yeniden hayata döndürebilmek üzere çalışmalarını kardeşi hayatı üzerine kurmuş ve kendisini kız kardeşinin tedavisine adamıştır.
Murat, Ezo için hazırladığı ilaçlar için kendisini kobay olarak kullanır. Bu ilaçların etkisiyle kişilik bölünmesi yaşar ve dizinin asıl aksiyonu bu noktada başlar. Murat karışımı vücuduna enjekte ettikten sonra dönüşür ve kendisini kardeşinin uyanmasına adamış bilim adamı kimliği altında bastırdığı bütün her şey gün yüzüne çıkar. Bu yeni kimlikle Murat, daha çılgın, daha flörtöz ve en önemlisi gözünü kırpmadan adam öldürebilen bir adamdır. Uyandığı anda bir süre o aralıkta yaptıklarını hatırlamaz kendisi ve dolayısıyla izleyici parça parça hatırlamaya başlamasıyla o süreçte olanları öğrenir. Bu noktada öncelikle Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek ve Erdal Beşikçioğlu’nun oyunculuğunun önünde eğilmek lazım. Erdal Beşikçioğlu’nun oyunculuğuna diyecek yok. Tadında deli olan, tadında bilim adamı olan, tadında otoriter olan ama hepsini de başarıyla canlandıran bir karakter Beşikçioğlu. Onun bu başarısı karakteri daha inandırıcı ve izlenir kılıyor. Bunun yanı sıra incelikli senaryosu ve hikâyenin kurgusundaki görsel başarı da dizinin artıları arasında yer alıyor. Artılardan bahsetmişken sanırım dizinin ben ve birçok izleyici açısından en büyük artılarından birisi süresinin kısa olması. Süresi tam kıvamında demek daha doğru olur hatta.
Ortaya çıkan yeni Murat yıllar önce gözünün önünde öldürüldüğünde hiç bir şey yapamadığı/ yapmadığı babasının katillerinin peşine düşer. Bu amacın ilk işareti babasının öldürülmeden önce en son ameliyatını yaptığı hastanın kızı psikolog Ceyla’yı işe almış olmasıdır. Ceyla’yı çok yakın zamanda uyanacağını umduğu Ezo için işe almış görünse de amcası, Ceyla’ya aslında Murat’ın kendisine ihtiyacı olduğunu söyler. Babasının Ceyla ve annesi ile ilişkisi iyi değildir ve hatta onların hayatını zorlaştırmaktadır. Ceyla’nın işe başlamasının hemen ardından hazırladığı karşımın ilk denemesini yapan Murat uyumak için kendisini koltuğa bıraktığını düşünse de aslında ortaya çıkan Murat çoktan Ceyla’nın babasının peşine düşmüştür. Her ne kadar otopsi sonucu babanın kalp krizi sonucu öldüğü yönünde olsa da, ölüme Murat’ın enjekte ettiği ilacın neden olmuş olma ihtimali oldukça yüksektir. Adamın ölmeden hemen önce Murat’a babasının ölümüyle ilgili söyledikleri yeni olayların ve hatırlanmayan başka cinayetlerin fişekleyicisi olur.
Murat’ın işlediği cinayetler ve geride kalan izler polislerin özellikle cinayet büronun sırlarıyla gelen yeni ve güzel komiseri Selin’in dikkatini çeker. Bu durum ve devamında ikilinin birlikte yedikleri yemek, şimdilik Selin’e karşı ilgisi olan baş komiser Doğan ve Murat’a ilgisi olan Ceyla’yı düşündüğümüzde diziye ilişkin bir başka tansiyon noktası.
Peki dizide her şey dört dörtlük mü? Tabiî ki değil, henüz oturmayan oyunculuklar, şimdilik kabul edilebilir mantık hataları var. Bunların bir an önce telafi edileceğini düşünerek, 46 Yok Olan, izlenir mi? diye soracak olursak… Bence izlenir… Hem de heyecanla, keyifle izlenir…
Nergiz Karadaş