Night Manager başarılı sinematografisi, keyif veren kurgusu, seyir zevkini tatmin eden kadrosuyla 6 bölümlük mini bir dizi. Devam edip etmeyeceği henüz netleşmedi ancak bu kadarıyla sezonun ilgi çekici ve temiz işlerinden biri olarak seyircisini mest etti bile. Sinema tadında, titizliğinde ve zaten gayet güzel bağlanarak bitmiş görünüyor aslında.

İçinde gösteri toplumunu memnun edecek her türlü şatafat sentezi, bir tutam kapitalizm ve sistem eleştirisi, Bond filmlerini anımsatan masalsı kahramanlıklar yani gayet karanlık bir dünyayı fantezi boyutlarında apaydınlık eden olaylar zinciri, aksiyon, romans ve polisiye de mevcut. Mayorka, İspanya, Türkiye, İngiltere, İsviçre, Mısır ve birkaç yerde daha geçen anlatının her bir mekanı alabildiğine baş döndürücü zenginlikle büyülüyor ve böylece uzamlarıyla da farklı renk ve dünyalara açılarak genişliyor, göz dolduruyor.

Anlatının kötü adamı Roper, uluslararası kirli işler yapan bir başka deyişle dünyayı karanlık ağlarıyla parmağında oynatan acımasız biridir ve karşısına gizli servise katılıp bu şebekeyi çökertmeye kararlı eski asker yani anlatının kahramanı Jonathan Pine çıkar. Ondan sonra olaylar, entrikalar, planlar, gizli aşklar, kurtarılmayı bekleyen dünya güzeli kadınlar… Bir suç ve casusluk metninde olması arzu edilen tüm öğeler bugünün renk ve estetiğiyle köpürtülerek veriliyor. Yeter mi yetmez tabii! Ve beyaz adamın doğuya bakışına dair yer yer delirten ama çoğunlukla kendine de çomak sokmayı başaran ters açısı anlatıyı zenginleştiriyor. (Ah bir de neredeyse tüm İstanbul sahnelerinin arkasına kesintisiz ezan sesi konmasaymış… Gerçi ah keşke tek oryantalist öğe bu olsaymış! Ah ah yani!)

Tüm trafik Roper’ın Araplar için söylediği ‘sizi kahverengi sıçanlar’ üzerinden ve işbirliğiyle ilerliyor ve dizinin hatta batılının bakış açısı da bu benzetmeyle özetlenebilir. Evet İngiltere/Amerika ortak yapımı bir metnin iyi ve kötü adamları da yine kendileri ve ortalıkta kahverengi pis sıçanlar olarak dolaşan diğerleri ise sadece diğerleri. Artık ‘öteki’ kavramı bazen ötekileştirmeyi gerçekten hiçbir şekilde karşılamıyor hatta anlamda kaymaya ve bozulmaya neden oluyor sanki. Aynen burada olduğu gibi! Kendilerine hizmet eden kendilerinden olmadığı sürece düşman bile olamayacak değersiz, çirkin, gereksiz ve zenciliği anımsatacak kadar kahverengi sıçanlar. İşte bu noktaya kadar oryantalizmle ve çok net ırkçılıkla açıklanabilecek metnin son derece ilginç bir artısı var; dürüstlük! Bunu söyleyen kötü kahramanın sonuna kadar kötü olması metne öyle ya da böyle bir esneklik kazandırıyor. En azından açık kapı bıraktığı için bile kıymetli bir perspektif.

Ruh ve vicdan derinliği olmayan ancak her türlü donanım sahibi batının ve batılının kendi arasındaki imtihanı ve savaşından elbette batının zaferi çıkacaktır, sonuçta dizide de olan budur. Kendinden gayrısı yabani, ilkel, vahşi ve tehlikeliyse batılıya da aşağılamak, yağmalamak ve gerekirse başına bela etmemek için yok etmek düşer. Tamam bunlar da normalleştirilmiş acı klişeler! Tam da bu noktada tekrar dizinin dürüstçe bu söylemi açıktan haykırmasının ve bunu kötü beyaz karaktere yaptırmasının bir değeri var.

Derin ahlâk, derin aşk, derin düşünce ve derin inanç yerini yüzeysel ilişkilere, anlık hazlara ve sonsuz materyalizme bırakalı çok oldu ve uygar insan kişisel gelişim kitaplarıyla ‘daha fazlasına nasıl sahip olurum’ arayışında mutluluk ve var olma mücadelesi veriyor ve haliyle olmuyor tabii. Nefsini terbiye etme öğretisi yerine hepsine sahip olmak için her yolun gelişme ve ilerleme kabul edildiği zamanlarda dizideki ‘Roper’ gibi karakterler doğal bir bitki örtüsü gibi kabul görüyorlarken dizi de hak yerini buluyor. Ve işte bu yüzden metin, sanki kapkaranlık egemen bakışın altından azıcık nefes alınmasına müsaade ediyor gibi… Kesinlikle bu da tartışmaya açık bir aralık!

( Belki de bugünlerde Reza Zarrab’ın yakalanması ve elbet bir gün Ali Ağaoğlu’nun da hak ettiği itibarsızlıkla tanışacağı ümidinin bile katharsis sağlaması gibi Roper’ın acı sonu da seyircinin adalet arayışına ilaç oluyor.)

ŞENAY TANRIVERMİŞ

 

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.