Mart başında vizyona 5th Wave giriyor. 5th Wave, Rick Yancey’nin romanından Susannah Grant, Akiva Goldsman ve Jeff Pinkner tarafından beyazperdeye uyarlandı. Filmin başrollerinde Chloë Grace Moretz, Nick Robinson, Ron Livingston gibi isimler var, yönetmen koltuğunda ise J Blakeson var. Filmde uzaylılar tarafından yapılan saldırıdan kurtulan genç bir kız, kaybolan erkek kardeşini aramaya koyuluyor. Kardeşini arama çalışmalarına bir çocuk yardımcı oluyor ama acaba uzaylı mıdır, insan mıdır? Cassie (Chloë Grace Moretz)’nin bu yabancıya güvenmekten başka çaresi yoktur. Görsel efektler anlamında başarılı görünen filmin, içerik anlamında zayıf kalmış olduğunu duyduk. Ergenlerin okudukları bilim kurgu/fantastik türündeki roman serilerinin beyazperdeye aktarılması formülüne alıştık artık ama son yıllardaki örnekler ne kadar başarılı? Her uyarlama da bir Harry Potter değil ki mübarekler?
Ender’s Game: 2013’te vizyona giren Enders Game 2070’de geçen bir konuya sahip. Orson Scott Card’ın romanından beyazperdeye uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Oscar’lı yönetmen Gavin Hood bulunuyor. Fütüristik filmde dünyaya yapılan bir uzaylı saldırısı sonrasında savaşmaya başlayan insanlık, gezegenlerini ele geçirmeye çalışan yaratıklara karşı büyük bir mücadeleye girişiyorlar. İnsanoğlu, bu yaratıkları yok etmek için özel olarak çalışacak olan IF isimli seçkin bir ordu kuruyor. Hikayenin başkarakteri Ender ise özel yeteneklere sahip bir çocuk ve özel olarak eğitiliyor. Film, romanın hayranları tarafından çok fazla beğenilmemişti ama yine de vasat üstü bir ergen fütüristik filmi diyebiliriz.
Divergent: Veronica Roth’un çok satanlar listesinden inmeyen Divergent (2011) , Insurgent (2012) ve Allegiant (2013) üçleme serisinden uyarlanan film, ilk romanı temel alıyor. Roman serisinin diğer iki kitabı da beyazperdeye uyarlanmakta gecikmedi. Yandaş isimli bölümleri 2016 ve 2017’de izleyeceğiz. Young adult filmleri arasında çok da fena sayılmayan bir uyarlama bu, Twilight’lardan daha içi dolu olduğu kesin, ama yine de Açlık Oyunları kadar başarılı olduğunu söylememiz imkansız. Senaryo hem duyguları sömüren hem de genç kızlara hitap eden bir yapıda.
Twilight: Stephenie Meyer’ın dünya çapında çok satmış romanı Twilight kitabından uyarlanan serinin ilk filmini 2008’de izledik. Yine kitap serisinin hayranı kızlara hitap eden bir sinema serisi oldu bunlar da. Konu malum: Ergen kız Bella Swan, isyankar bir genç. Edward ise, küçük kasabasında yıllardan beri ailesiyle yaşayan gizemli, genç bir adam. Edward, uzun süreden beri vampir kimliklerini saklamış olan bir aileye mensup. Edward’a karşı tuhaf bir çekim hisseden Bella, bir süre sonra Edward’ın vampir olduğunu öğrenmesine rağmen ondan vazgeçemez ve olaylar gelişir.
Maze Runner: Gişe garantili edebiyat uyarlamalarından biri daha. Harry Potter’ın açtığı, Suzanne Colins imzalı Açlık Oyunları uyarlamalarının genişlettiği bu yolda çok fazla film çekilmeye başlandı. Maze Runner ise James Dashner’ın genç okuyuculara yönelik üçlemesinden sinema perdesine geçen Labirent: Ölümcül Kaçış! Benzer bir yapı da olsa, senaryonun akışı daha başarılı bu sefer. Bu arada yazarın referans noktalarından birinin meşhur roman Sineklerin Tanrısı olduğunu da hatırlatalım. Gizemli hikayede Thomas uyandığında kendini bir asansörde buluyor. Asansörün kapıları açılıyor ve karşısında kendi yaşlarında bir grup genç görüyor. Koloni gibi görünen gençler bu onu geniş bir alanda karşılıyor, burada Thomas geçmişine ait hiçbir şey hatırlayamıyor. Gençler ona her sabah labirente gidilen dev bir kapının açıldığını anlatıyorlar ve olaylar gelişiyor diyelim yine.
**Önümüzde güzel olacağını düşündüğüm iki benzer türde film var: Steven Spielberg’in yönetmen koltuğuna oturduğu, bir Roald Dahl kitabı olan The BFG’nin sinema uyarlaması ile yazar Patrick Ness imzalı A Monster Calls adlı romanın Juan Antonio Bayona tarafından filmleştirilmesi. Bunlar bilim kurguya değil fantastik dünyalara daha yakın, masalsı örnekler tabii. Merakla bekliyoruz.
Melis Zararsız