Bu ay hayatımın hiçbir döneminde izlemediğim kadar yerli dizi izlemek zorunda kaldım. Haliyle, canım çok sıkkın. Şimdi sıra sizde. Zira bu yazıda bir sorunun cevabını/ cevaplarını arayacağım: Yerli dizileri bu kadar kalitesiz ve kötü yapan ne?

Öncelikle, sakın abarttığımı sanmayın ama bugünkü yerli dizilerde kurgu yok. Bir sonraki bölüm neyi gerektiriyorsa hikaye öyle akıp gidiyor. Ortada kurgulanmış bir hikaye olmadığı çok net. Dolayısıyla, elde düzgün bir senaryo olmayınca, istediğiniz kadar popüler oyuncular oynatın, istediğiniz kadar havalı mekan ve dekorlar kullanın, dizi tutmuyor. Zira eğer doğru tasarlanmış bir hikayeniz yoksa, yapabileceğiniz hiçbir şey yok demektir.

Ikinci önemli konu ise çatışma meselesi. Merak ediyorum, neden teoride bu kadar çok kullanılan bir kavram pratikte hiç kullanılmaz? Bugün hiçbir yerli dizide çatışma yok. Zira dram olduğu iddiasıyla çıkan hiçbir yerli dizi dram örneği değil. Türkiye’deki dizilerde dramın yerini uçsuz bucaksız bir “mağduriyet” almış durumda. Tabii, bu dizileri hayata geçiren zihniyetler, dramı mağduriyetle karıştırınca, haliyle çatışma da yerini başka unsurlara bırakıyor. Ve elbette, çatışmanın olmadığı yerde izleyici ilgisi ve merakı da yaratılamıyor.

Gelelim karakterlere. Bugün dizilerin büyük bir çoğunluğunun tutmamasının arkasında, bu dizilerdeki ana karakterlerin, gerçek hayatta karşılığı olmayan karton karakterler olmasının büyük bir payı olduğunu görmemekte direnmek için sanırım art niyetli olmak gerekiyor. Elbette güçlü bir kahraman veya antikahraman yaratmak yetenek ister, ama bunu yapamıyorsanız sıradan bir karakter yaratın böylece en azından işkence bitsin. Yeter ki halihazırdaki gibi, ana kahramanı bir karton karakterden yaratarak bütün bir diziyi onunla kotarmaya çalışmayın çünkü bu başlıbaşına aptallık örneği. Ve sonuç ortada.

Ve dikkatimi çeken bir diğer konu da, bugün tüm yerli dizilerdeki diyalogların birbirinin kopyası olması. Karakterlere göre bir dil yok. Yani A karakteri hangi dili konuşuyorsa B karakteri de aynı dili konuşuyor. Dahası, diyalogların kalitesizliği bir yana, karaktere göre bir dil oluştulmamış olması da seviyeyi iyice aşağıya çekiyor. Büyük büyük cümleler kurmayı iyi diyalog yazmak zanneden kalemlerin elinden çıkan berbat işlerden söz ediyoruz.

Oyuncu, mekan, dekor, müzik seçimini konuşmak şu aşamada lüks gibi görünüyor.

Önümüzdeki ay görüşmek üzere.

MELTEM YILMAZ

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.