Bu yıl !f İstanbul kitapçığını elime aldığım ilk andan itibaren içimi müthiş bir heyecan kapladı. Her ne kadar festival programında yer alan filmler, çok uzun zamandır bekliyor olmamız sebebiyle ilk etkilerini kaybetmiş olsalar da festival ekibi bu sene ciddi bir emek harcayarak leziz bir program hazırlamayı başarmışlar. Her sene olduğu gibi Gala bölümünde yer alan filmlere ilgi büyük olacaktır ancak size tavsiyem gündüz seanslarında yer alacak Keş!f ve Oyun bölümü filmlerini kaçırmayın!

İyi festivaller…

Anomalisa

Being John Malkovich, Adaptation, Eternal Sunshine of the Spotless Mind gibi pek çok modern klasiğin yazarı Charlie Kaufman’ın Duke Johnson ile birlikte çektiği Anomalisa, Kauffman’ın “Francis Fregoli” mahlası ile kaleme aldığı oyunun beyazperde uyarlaması. Film, varlığının tekdüzeliğini sorgulayan ve aşmaya çalışan bir yaşam koçunu konu alıyor. Ülkemizde ilk kez 15. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nde gösterilecek olan Anomalisa, Şubat ayında düzenlenecek Oscarlarda “En İyi Animasyon” kategorisinde yarışacak.

The Wolfpack

2015 Sundance Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü’nü kazanan belgesel türündeki The Wolfpack, Manhattan’da bütün yaşamlarını bir eve hapsolmuş şekilde geçiren Angulo kardeşlerin inanılmaz hayat hikayelerini konu alıyor. Film, doğduklarından beri evlerinden dışarıya bir yıl içinde en fazla sadece 9 kez dışarı çıkan, bazı yıllarını ise evin dışına adım bile atmadan geçiren bu kardeşlerin şahsına münhasır hikayesini anlatıyor. Oldukça sıra dışı olan kardeşlerin hayat hikayesini beyazperdeye taşıyan The Wolfpack festivalin kaçırılmaması gereken filmleri arasında yer alıyor.

Green Room

Blue Ruin filmiyle haklı övgüleri toplayan Jeremy Saulnier’in yeni filmi Green Room, genç bir punk rock müzik grubunun bir çetenin gerçekleştirdiği şiddet olaylarına şahit olmasını konu alıyor. Bu çetenin arkalarında hiçbir şahit bırakmak istememesi ve tüm şahitleri öldürmek istemesi sebebiyle genç punk rock grubu hayatları pahasına bu çeteyle mücadeleye girişmek zorunda kalacak. Festivalin galalar bölümünde yer alan filmden önce Blue Ruin’i izlemeniz tavsiye edilir.

Innocence of Memories

Dünyaca ünlü Nobel Ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi beyazperdeye uyarlandı. Prömiyerini Venedik Film Festivali’nde yapan film ülkemizde ilk kez !f İstanbul’da gösterilecek. Film, Kemal ve Füsun’un 70’li yıllarda yaşadıkları trajik aşkın ve bu aşka tanıklık eden eşyaların hikâyesini Orhan Pamuk’un eşsiz anlatımıyla izleyiciye sunuyor.

Bağlar

Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinin basketbol takımıyla üç sezon geçirdiğimiz film, basketbol takımının bölgenin en başarılı basketbol takımı olmasını ve sonrasında yaşananları konu alıyor. Onuncu Gezegen (2004) ve Ziyaretçiler (2009) adlı yapımlarıyla yurt içi ve yurt dışında çeşitli ödüller kazanan Melis Birder ile Transit (2004), Bu Ne Güzel Demokrasi! (2008), Beton Park (2009) ve Nahide’nin Türküsü (2009) gibi belgesellere imza atan Berke Baş’ın birlikte yönettiği Bağlar; Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde, kaosla iç içe bir bölgede umudun hâlâ var olduğuna inanmamızı istediği için, karanlığın ortasında hâlâ nefes aldığınızı hissedebilmeniz için festivalin kaçırılmaması gereken filmlerinden biri.

Der Bunker

Kısa filmleri Berlinale dahil birçok festivalde gösterilen Nikias Chyross’un ilk uzun metrajlı filmi Der Bunker / Sığınak festivalin Oyun bölümünde yer alıyor. Amerikan başkanı olmasını hayal ettikleri sekiz yaşındaki oğullarını okula göndermeyen Alman anne-baba, evde eğitim konusunda yaşadıkları sorunları aşmak amacıyla bir süredir kiracıları olan fizik öğrencilerine başvururlar. İlk zamanlarda evde yaşanan garip olaylara şaşıran öğrenci kısa süre sonra bu olaylardan uzaklaşmak yerine kendini olayların içine atarak küçük çocuğa yardım etmek istiyor. Film, prömiyerini Berlin Film Festivali’nde gerçekleştirdi.

Ceset

Katil Kim? (2004) ve Gümüş Kaşıklar (2006) adlı iki kısa filmin yönetmeni Pınar Sinan, Ceset ile ilk uzun metrajına imza atıyor. Kırılmış insanların bu tuhaf dünyadaki tuhaf arayışlarını konu olan film, festivalin görülmesi gereken filmlerinden biri. Fragmanını seyredin ne demek istediğimi anlayacaksınız!

Iris

  1. !f İstanbul’un kitapçığında “Dışarı çıkarken ne giyeceğinize karar vermek için harcadığınız zamana acıyor musunuz? Belki de tadını çıkarmalısınız… “ şeklinde lanse edilen film festivalin dikkat çeken festivallerinden bir tanesi. Geçtiğimiz yıl hayata veda eden efsanevi belgesel yönetmeni Albert Maysles, gözlerinizi alamayacağınız moda ikonu Iris Apfel’i beyazperdeye taşıdı.

    Queen of Earth

    En son ülkemizde 34. İstanbul Film Festivali’nde de gösterilen Listen Up Philip (2014) ile hatırladığımız yönetmen Alex Ross Perry, son filmi Queen of Earth ile yılın çok konuşulan filmlerinden birine imza atıyor. Babasının ölümü sonrası sevgilisinden ayrılmış olan Catherine’in hikayesini konu alan filmin başrollerini Elisabeth Moss ve Katherine Waterston paylaşıyor.

Crumbs

Miguel Llanso’nun ilk uzun metraj kurmacası Crumbs son derece sıra dışı bir konuya ve her sinefili heyecanlandıracak bir atmosfere sahip. Film, !f İstanbul’un kitapçığındaki bilgilere göre büyük etkilere sahip bir savaştan geriye kalan yıkık bir dünyada geçiyor. Sakinlerinin Michael Jordan, Madoona Einstein gibi “eski dünya” mucizlerine tapındığı ve “büyük sanatçı” Carrefour’dan kalan plastik kılıçları salladığı bu dünyada artık geçmiş dünyanın kırıntılarıyla yaşamaktan sıkılan Candy’nin geldiğini inandığı gezegene dönmek için çıktığı yolculuğa eşlik ediyoruz. Alışageldik distopyalardan farklı bir resim çizdiğini tahmin ettiğim film tam keşfetmelik!

Utku Ögetürk

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.