Hayal gücünün tavan yapıp, beynimizin duvarlarını hafiften tırmalamaya başladığı hikayelerden biri diyebiliriz Goosebumps: Canavarlar Firarda için. Goosebumps yazar R.L. Stine’ın çok satan ve çokça olan kitap serisi. Canavarlar Firarda ise kitaplarındaki karakterlerin bir araya getirildiği, gayet aksiyonel, gayet Hollywood kokan filmi. Ama buna rağmen kitapların sayfalarından taşan hayal gücüne hayran kalmamak mümkün değil. Film R.L. Stine’ın da senaryosuna göz gezdirdiği ‘güvenli korkutucu’ imajı üzerinden gidiyor yani yetişkinlerin de izlesin ama çocuklar izlerken daha çok korkunun değil, korkulu hayal gücünün etkisinde kalsın demeye getiriyor. Sonuçta serinin seri olmasında bir ‘korku’ durumu var.
Serinin menşei 1992 ama birçok çocuk yarı korku yarı komedi bu fantastik seriyle büyüdü ve büyümeye devam ediyor diyebiliriz. Kitap dediğim gibi her şeyi harmanlayarak, Stine’ı da kitaplarını saklayarak insanları koruyan gizemli yazar haline getiriyor. Kitapların büyülü yani kilit altında olmaları, sayfaları açıldığı anda karakterlerin gerçek dünyaya sızmaları ve insanları tehdit etmeleri. O yüzden bir hayli gizemli başlayan film karakterler gerçek hayata saçıldıktan sonra onları tekrar kitaplarına geri sokma fantezisine dönüşüyor. Yani biraz ivme kaybı var. Stine’ın da fazla bir esprisi kalmıyor ama yine de her kitaptan ortalığa saçılan kahramanlar hikayenin biraz daha devamını sağlıyor. Onları kitaba tekrar sokup, gerçek hayattan uzaklaştırma fikri biraz burucu olsa da yazma fikrinin ön planda olması biraz teselli edici!
Filmin en kayda değer yanlarından biri de baş kötü kukla Slappy. Tamamen elle kontrol edilen ve pek çok açıdan Jack Black’e benzeyen bu kukla aslında Stine’in kötü yüzü gibi. Kukla yazarla onun kötü yüzü olarak bir özdeşlik kurduğuna inanıyor, bu da filme güzel bir çekişme katıyor.
Aslında roman uyarlamalarına baktığımızda hepsinin kitaplardan taşan karakterler olduğunu düşünebiliriz. Yani kitaplar filmler sayesinde kilitleri kırıp bir nevi üç boyutlu gerçek dünyaya taşınıyor ama Goosebumps bunu ayan beyan yapıyor ve seriyi takip edenlerin ilgisini çekecek bir hikaye koyduğunu ortaya düşünüyorum. Karakterleriyle gerçek dünyada uğraşan bir yazar fikri hiç fena değil, hatta onları tekrar tekrar yazarak dizginleme fikri de gayet zekice.
O yüzden serinin kahramanlarının toplu bir şekilde yer aldığı film kitabın fanlarını tatmin eder gibi görünüyor. Filmde Köpekbalığı Hikayesi ile Canavarlar yaratıklara Karşı filmlerine imza atan Rob Letterman imzası var. Letterman 2010 yılında Gulliver’in Gezileri filminde Jack Black ile çalışmıştı, Black’ı bu kez Stine’ın koltuğuna oturtmak da sakınca görmemiş. Yarı komik yarı ciddi Black gizemli yazar postunu bir güzel kuşanarak filmi çekip çeviriyor. Tabii film sonunda cama görünmez çocuğun el izini bırakarak serinin devamının geleceğini de muştuluyor. Bakalım Goosebumps serisi bundan sonra renkli, çeşitli ve ürkütücü kahramanlarıyla nasıl maceralar yaşatacaklar bize! Kahramanları kitaplardan çıkarıp, sonra onları tekrar kitap sayfalarına hapsetme fikrine çok katılmasam da filmin ilgi çekeceği aşikar!
Yıldız: 2.5
twitter.com/BanuBozdemir