“Ayşe teyze sen çizgifilm sever misin?”, “Ay Beril valla çocuklar sağolsun alıştırdılar beni de.” Güzel! Benden once Ayşe teyzenin bir çizgifilm altyapısı vardı.

Fırsat bu fırsat Wall-e çöpleri toplamaya başlamıştı bile. En çalışkan animasyon karakteri olan Wall-e hemen Ayşe teyzenin gözüne girdi. “Ay Beril Dünya de mi burası? Ne hale getirmişler arkalarınıda bu zavallım topluyor.” “Onun işi o Ayşe teyze, çöpleri toplasın diye yapmışlar onu.” “Neyse ne canım etrafta insan yok hala topluyor, kime topluyor Allah aşkına!” “Ayşe teyze izlesek mi acaba?” Delici bakışlarından anlamıştım, sesi çıkmasada içinden “terbiyesiz” demişti bana. Wall-e’nin rutin hayatını buruk bir keyifle izliyordu. Bir başına kaldığı koca dünyada yıkılmamış bir görev adamıydı Wall-e. Büyük bir uzay gemisinin Dünyaya inmesiyle Ayşe teyze “Ha anladım uzaylılar istila etmiş bir buna bir şey olmamış, hep öyle olmaz mı zaten Beril? en saftirik kalıverir bir başına.” Ayşe teyze hiç bir filmde konuşmadığı kadar çok konuşuyordu. Uzay gemisi Evayı bırakıp gidince bayram ettik. Artık Wall-e tek başına değildi, bir de üzerineaşık olmuştu, değmeyin Ayşe teyzenin keyfine.. Evaya kızdı tabi Wall-e’e yüz vermiyor diye. “yahu kimsecikler yok zaten orada bulmuş böyle çalışkan robotu hala naz yapıyor. Bak bizimkine işi gücü unuttu kıh kıh kıh” Oooo Ayşe teyze baya kaptırdı. Robotların aşık olup evlenebilecekleri ona çok mantıklı geliyordu hatta olması gereken buydu onun için. Tabiki hiç bozmadım. Eva bitkiyi bulup otomatik kapanınca Ayşe teyze için nankör hatta hırsız bir robot olmuştu. “Çocuğun zaten bir hamam böceği bir de bu bitkisi vardı, bitkiyide kız aldı ayıptır Beril. Şu hamam böceği yerine uğur böceği falan olsaymış bari.” Ayşe teyze çok çizgifilm izlemekten mi böyle olmuştu acaba yoksa gerçekten söylediklerinde mantık aramamak mı gerekiyordu. Cevap vermedim ve Wall-e’nin çaresiz aşkını izlemeye devam ettik. Uzay gemisi tekrar gelip Evayı alınca “ bak Vili gidecek hemen arkasından” Vili? İsimlere takılmazsak tahminler doğruydu. Vili ne yaptı etti o uzay gemisinde Evayı yalnız bırakmadı. Gemiye ulaşmamızla beraber yeni insan alemiyle de tanıştık. Robatlardan bile daha az hareket eden, önlerindeki ekran haricinde hiç bir yere bakmayan, fazlaca kilolu bir insanlık beklemiyordu tabi Ayşe teyze. Şaşırmaktan çok hüzünlendi. “Bizim aile yemekleri de artık bunlardan çok farklı değil, çocuklar sussun diye ellerinde ya telefon ya da tablo diyorlar ona ondan.” “Tablet mi?” “Hah o! emzik gibi hepsinin elinde, Beril vallahi böyle giderse bu günleri görmek çok uzak değil.” Ah Ayşe teyzem ah, yine ne kadar doğru söyledin. Ben bile bir an kendimi suçlu hissettim Ayşe teyzeyi ekran karşına oturtup film izletiyorum diye. İşin sırrı çözülmüştü tabi Eva’nın görevi dünyada herhangi bir yaşam olup olmadığını bulmaktı ve Eva dünyada ki tek yaşam belirtisi olan bu minicik bitkiyi bulmuştu artık insanlar dünyaya geri dönebilirdi. Geminin kaptanı Ayşe teyzenin favorisi oldu. “Adam yerinden kalkamıyor ama en azından uyanık, Dünyaya geri dönmek için çırpınıyor ama kolay mı Beril, uzayda yeni bir hayat kurulmuş. Alan memnun saten memnun nasıl dönecekler?” gerçektende tam Ayşe teyzenin dediği gibi ilerledi olaylar. Dünyaya geri dönmemek için kurulmuş bir system vardı karşılarında ve bu sistem insan yaşamını uzayda sürdürmek istiyordu. “Bak Beril bu hayatta sistem kurucuları vardır, hala var hep vardı, biz o insanları tanımayız bilmeyiz ama onlar neyi nasıl uygun görürse biz öyle yaşarız.” Tam göbeğinde hissettim bu sistemi, birileri bizim hayatımızı kurguluyor resmen ve biz topu bir ona bir buna atıyoruz ama asla bir muhattap bulamıyoruz. Wall-e ve Eva’nın azmine bir de kaptanın Dünya sevgisi eklenince ortaya bir kahramanlık hikayesi çıkıverdi. Ne yapıp edip o bitkiyi buldular ve Dünyaya dönmek üzere yola çıkıldı. “insanın evi gibisi yok bak noldu dönüp dolaşıp yine Dünyaya geldiler.” Bu filmi eğleniriz güleriz diye seçmiştim ama şu dönemde izleyince pek bir hüzünlendim. Animasyondu sonuçta mutlu bir sonu olacağı belli peki bizim sonumuzda böyle mutlu olacak mı? “Vili gerçek bir lider, aşık olunca bak nasıl çıktı ortaya, küçücük robot dersin cık cık cık.” Aşık olunca mı ortaya çıkmıştı? Ayşe teyze yine kafamı karıştırdı. “Yani Vili aşık olmasaydı bir lider olamaz mıydı?” “ E zor tabi, aşkın gözü kördür derler ya boşuna değil, aşıksan her şey güzel olsun istersin gözün kör olur ama ruhun aydınlanır. İyi bir lider olabilmek için once aydın olmak gerekir değil mi ama?” saygı duruşuna geçmiştim çoktan, ellerimi birleştirip bir uzak doğulu gibi eğildim önünde Ayşe teyzenin. “ kız napıyorsun deli kıh kıh kıh.” Wall-e yeni dünyada Eva ve insanlarla mutlu hayatına geri dönmüştü hem aşıktı hem de iyi bir lider. “Ayşe teyze sen hiç aşık oldun mu?” hiç bu kadar yavaş hareket etmemişti kafasını o kadar yavaş çevirdiki bana endişelendim. “ Ben lider olmak için doğmuşum.” Dedi gülümseyerek. Daha da güzel anlatamazdı. Ah Ayşe teyze yaptın yine yapacağını evde duran minyatür Viliyi koydum karşıma dertleşiyoruz. Ayşe teyze! Her filmimde varsın!!

Beril Ateşoğlu
1987 Ankara doğumlu. Odtü kolejinde liseyi, Başkent üniversitesi iletişim fakültesinde burslu olarak lisansını tamamladı. 2008 yilinda kamera arkasında reji departmanında çalışmaya başladı. 10 senedir bir çok sinema filminde yardımcı yönetmenlik yaptı. En son yardımcı yönetmenliğini yaptığı sinema filmi "Kelebekler". 2015 den beri Cinedergide "Ayşe Teyze" köşesini yazıyor. Kendisinden 3. Tekil şahış gibi bahsettiği bu biyografisini yazarken çok eğlendi. Yazı yazmayı çok sever. 2 büyük hayali istediği filmi çekebilmek ve bugüne yazdığı şeyleri derleyip okunabilir hale getirmektir. Ailesine düşkündür. Hindistan en sevdiği ve en çok vakit geçirdiği yabancı ülkedir. İyi kızdır, komiktir, balık etlidir.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.